Hukukçuların TCK görüşü nasıl?
Abone olTürk Ceza Kanunu ve zina tartışmalarını hukukçular tartışıyor. Hukukçular zina tartışmalarının tasarıyı gölgelediğini savunarak şu görüşlerde bulundular:
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Timur Demirtaş, Türk Ceza Kanunu (TCK) Tasarısı'nın hep ''belden
aşağı'' konularla gündeme geldiğini belirterek, ''Oysa esasa
ilişkin tartışılacak çok nokta var'' dedi. Türkiye Barolar Birliği
(TBB) Başkanı Özdemir Özok, Prof. Dr. Timur Demirtaş ve İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Selami
Mahmutoğlu ile birlikte Best Otel'de, TCK Tasarısı ile ilgili basın
toplantısı düzenledi. Özok, TBB olarak ceza kanunu çalışmalarına
her aşamada katkı sunduklarını ve Türkiye'nin çağdaş bir ceza
kanununa kavuşturulmasına uğraşına destek verdiklerini söyledi. Çok
önemli temel bir yasa olan ceza yasası tasarısının ''kusursuz ya da
en az eksik ve kusurla'' yasalaşmasına katkı sunma amacında
olduklarını anlatan Özok, şöyle devam etti: ''Tüm uğraşların, tüm
çalışmaların onca araştırma ve incelemelerin tek hedefi, tek amacı
adil yargılanma koşullarının sağlanmasıdır. Yargılama hizmeti,
devlet yapısı içindeki örgütler ve kişiler tarafından yerine
getirilen ve devletin tekelinde olan bir kamu hizmeti ve gücüdür.
Bir toplumun çağdaşlık düzeyi ceza yargılamasında uyguladığı ceza
usulü ve ceza hukuku hükümlerine göre ölçülmekte, insan haklarını
hiçe sayan ilkel ceza normlarını uygulayan toplumlar, ne denli
zengin ve ekonomik yönden güçlü olursa olsun çağdışılık suçlamasına
hedef olmaktadır.'' ''ÖRNEK BİR CEZA KANUNU İSTEMEK LÜKS DEĞİL''
Hukuk devletinde yasama ve yürütmeyi hukuka ve hukukun üstünlüğüne
bağlı kılan gücün bağımsız yargı olduğunu vurgulayan Özok, ''2004
Türkiyesi'nde insan hakları alanındaki sözleşme ve metinlerde
gösterilen hedefleri yakalayan ve çağın gereklerini yansıtma
yanında, gelecek nesillere de bırakılabilecek örnek bir ceza kanunu
istemek lüks olmasa gerek'' dedi. ''Mevcut tasarı bu beklentilere
yanıt verecek nitelikte midir? sorusuna doğrusu 'evet' yanıtını
vermek mümkün olamamaktadır'' diyen Özok, ceza hukuku alanında çok
önemli isimlerin oluşturduğu büyük bir kesimin bu tasarıyı
''kanunlaşmaması gereken bir tasarı'' olarak değerlendirdiğini
kaydetti. Özok, şu görüşleri dile getirdi: ''Oysa, AB'nin dayatması
sonucu TBMM gündemine alınan tasarı, Meclis'in olağanüstü
toplantısında görüşülerek büyük olasılıkla bundan önceki çok önemli
yasalarda olduğu gibi, iktidar çoğunluğunun kendi sosyal, siyasal
ve toplumsal görüş ve beklentileri doğrultusunda yasalaşacaktır.
Kuşkusuz biçimsel yollar izlendikten sonra 'yasa buyruğu' olacak bu
hükümlerin, gelişen, değişen, çağdaş ve aydınlık Türk toplumunun
gereksinmelerine yanıt verebileceği yönünde ciddi endişeler
vardır.'' Anayasa Mahkemesi'nin TBMM İçtüzüğü'nün 91. maddesini
iptal ettiğini anımsatan Özok, ''Bu durum karşısında tasarının
temel yasa olarak kabul edilerek, görüşme ve oylama yapılarak
yasalaşması halinde iptal edilmiş bir kural uygulanacağından
usulsüzlük yapılmış olacaktır'' diye konuştu. ''ADALET İYİCE
GÜVENSİZ DURUMA GELECEK'' Prof. Dr. Timur Demirtaş, TCK
Tasarısı'nın hep ''belden aşağı'' konularla gündeme geldiğini ifade
ederek, tasarının esasa ilişkin çok önemli eleştirilecek konuları
bulunduğunu söyledi. TBMM Alt Komisyonu'nun 4-5 aylık bir çalışma
sonrasında yeni bir tasarı hazırladığını, böyle bir temel kanun
tasarısının bu kadar kısa sürede hazırlanmasının mümkün olmadığını
anlatan Demirtaş, ''Dönmezer tasarısı, 1987 yılından itibaren
hazırlandı, en azından içinde bir tutarlılığı vardı'' diye konuştu.
AB'nin yeni bir TCK istemediğini, ifade özgürlüğünü sınırlayan
düzenlemelerin değiştirilmesini, kaldırılmasını istediğini ifade
eden Demirtaş, bu konuda ilgili maddelerde değişiklikler
yapıldığını söyledi. Tasarının yasalaşması halinde bir yıl içinde
yürürlüğe girmesinin öngörüldüğünü belirten Demirtaş, ''Yine de
mahkemeler ne yapacağını bilemeyecek, uygulamada boşluklar olacak.
Adalet iyice güvensiz duruma gelecek'' dedi. Anayasa'da yer alan
bazı hükümlerin yasada da bulunmasının doğru olmadığını dile
getiren Demirtaş, komisyondaki bazı kişilerin doktora tezlerinin
tasarıya aktarıldığını kaydetti. Demirtaş, tasarının, olası kast
durumunda cezanın indirilmesini öngördüğünü, eksik-tam teşebbüs
ayrımına son verilerek, mahkemelere geniş yetki tanındığını
belirterek, bunların kabul edilemeyeceğini söyledi. Tasarı üzerinde
sürekli fikir değiştirildiğini ifade eden Demirtaş, ''Bu kadar
fikir değiştirilirse, ne kadar hata olduğunu siz düşünün'' dedi.
Tasarıda, gözden kaçan önemli noktalar bulunduğunu belirten
Demirtaş, uzlaşmak için tasarının aceleye getirilemeyeceğini
kaydetti. Demirtaş, tasarının, yeni bir komisyon kurularak yeniden
tartışılması gerektiğini söyledi. Demirtaş, tasarının yasalaşması
durumunda, lehe hükümlerin yeniden değerlendirilmesi gerekeceğini
belirterek, ''Cezaevlerinde binlerce insan var, bunların hepsi lehe
hükümlerin yeniden değerlendirilmesini isterse, mahkemeler bu yükün
altından nasıl kalkacak?'' diye sordu. CİNSEL SALDIRI SUÇLARI
Demirtaş, tasarının 105. maddesinde ''cinsel saldırı'' suçunun
düzenlendiğini anımsatarak, şöyle devam etti: ''Tasarının, 'fiilin
vücuda organ veya sair bir cisim sokulmak suretiyle işlenmesi
durumunda...' diye devam eden bir fıkrası var. Erkeğin parmağını
kadının kulağına, burnuna sokması cinsel saldırı suçu oluşturacak.
Bu durumun kabul edilmesi mümkün değil. Kastettikleri şey cop ve
buna benzer şeyler aslında, ama açık açık anlatılmamış.'' ''HERKESİ
MEMNUN ETMEK MÜMKÜN DEĞİL'' Doç. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu da
''Yapacağımız iş, geleceğimiz, çocuklarımızı, onların çocuklarını
ilgilendiriyor'' dedi. Demirtaş'a bazı konularda katıldığını, bazı
konularda da katılmadığını belirten Mahmutoğlu, genel esaslar
bakımından mutlak uzlaşma sağlamanın, herkesi memnun etmenin mümkün
olmadığını söyledi. Mahmutoğlu, ''Çünkü farklı görüşleri
taşıyoruz'' dedi. Doktora tezinin konusunun ''Kabahatlerin suç
olmaktan çıkarılması'' olduğunu belirten Mahmutoğlu, tasarının da
bu yönde olmasından memnuniyet duyduğunu söyledi. ''Bu
tartışmaların sonu gelmez'' diyen Mahmutoğlu, ''Türkiye önemli bir
süreçten geçiyor. Türkiye'de maalesef ciddi bir yasa enflasyonu
var. Temel yasalarda bu problemi çözemezsek, yeni yan ceza
kanunları çıkar'' dedi. ZİNA Timur Demirtaş, bir soru üzerine, zina
konusunu şöyle değerlendirdi: ''Zina 1996 ve 1998 yıllarında
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarıyla suç olmaktan çıktı. O
tarihten sonra, zina suç olmaktan çıktı diye, zinalar artmadı.
Bence yeni bir düzenleme getirmek şu aşamada gerekli değil. Bu
tartışmaların suni bir gündem maddesi olduğunu düşünüyorum. Diğer
konuları göz ardı etmek için. Sanıyorum, tasarıya da
koymayacaklar.'' Mahmutoğlu, aynı yöndeki soruyu yanıtlarken,
tartışmaları zamanlama açısından yadırgadığını söyledi. Zina
eyleminin ceza hukuku ile yaptırım altına alınmasının AB
ülkelerinde olmadığını belirten Mahmutoğlu, şunları kaydetti:
''Aileyi korumak adına yapılacağı söyleniyor. Düşünün, bu eylem
nedeniyle eşlerden birinin mahkum olduğunu, cezasını çektikten
sonra evine döndüğünü, elinde zinadan mahkum olduğuna dair bir
kararla ve çocuklarını... Ceza hukukunun bizim ahlaki
eğilimlerimizi göz önüne almak zorunda değil. Bir hırsızın, sırf
hırsızlık suç olduğu için hırsızlık yapmaması ne kadar ahlaki...
Devletin bu bireysel alana müdahalesini doğru bulmuyorum.''