Hukukçular'dan MİT'e tepki!
Abone olMİT'in tüm vatandaşların bütün iletişimini izlemesine olanak sağlayan mahkeme kararı aldırmasına büyük tepki geldi. Tepkilere Devlet Bakan M.Ali Şahin'e katıldı.
MİT'in başvurusu üzerine Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen kararla ilgili değerlendirmeler şöyle:
Sezgin Tanrıkulu (Diyarbakır Barosu Başkanı): Kararın genel şekilde verilmesi iletişimin ve özel yaşamın gizliliğinin açık bir şekilde ihlalidir. Tek yapılacak şey, hangi kayıtların elde edildiğinin açıklanarak bunun imha edilmesi, kamuoyuna duyurulmasıdır. Bu hukukdışılık nedeniyle herkes potansiyel muhatap ve mağdurdur, herkes suç duyurusunda bulunabilir. O vatandaşı dinlemediğini devlet ispatlamalıdır. Her vatandaş, AİHM'ye başvurup 8. maddeyle korunan hakların ihlali nedeniyle tazminat isteyebilir. Biz de kurumsal olarak suç duyurusu yapabiliriz. TBMM dinlemede yargıcın takdir hakkı sınırlarının ne olduğunu yeniden belirlemelidir. Temel hak ve özgürlüklerde yargıya takdir hakkı bırakmamak lazım çünkü kötüye kullanıyor. Bu karar, tüm insanlar için ileriye dönük de bir tehdit aracıdır.
Doç. Dr. Vahit Bıçak (Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı): Haberleşme gizliliği ülkemizde anayasal güvence altında olan konu.
Ona müdahalenin sıkı şartları var. Öncelikle kanuni olacak. 4422'de vardı. Ancak yasada sayılan suçlarla ilgili yapılabilir. Ekstra şartlar vardır; kişinin suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe olacak basit şüphe yetmez. Bu tedbir belli kişilere karşı uygulanabilir. Dinleme ikincil tedbirdir, diğer yol yöntemlerle delil elde etme mümkün değilse başvurulabilir. Ve hâkim kararı lazım. Yasa sakat. Ancak en önemlisi işlem bittikten sonra telefonları dinlenenlere bilgi verilmesi lazım. Koşullara sadık kalınmış mı, şartlara uyulmamış mı diye. Bildirim yapılmadığında olay gizli kalıyor ve denetlenemiyor. Bildirim yükümlülüğü bizde maalesef yok. Çok önemli eksik. AİHM'nin içtihat kararı var; 'Telefon dinlenmesi sonradan kişiye bildirilmemişse ihlal olur' diyor. Bildirim şartı bizde olmadığı için yapılan her dinleme, diğer şartlar olsa bile bildirim yapılmadığı zaman hak ve özgürlükler ihlal edilmiş olur. Dinleme kendisine bildirilmeyen herkes AİHM'ye dava açma hakkına sahip, kazanma şansı da yüksektir.
Özdemir Özok (TBB Başkanı): Tabii ki hepimiz, güvenli yaşamak istiyoruz. Ama bunu sağlamak için kendisini yetkili hissedenlerin tüm hukuku bir kenara bırakırcasına kararlar almasını kabul edemeyiz. Biz hukukun gücünü egemen kılmak zorundayız, gücün hukukunun değil.
Akıl almaz biçimde herkesin telefonunu izleyip özel yaşamına girilmesi Hitler dönemindekinden daha fazla toplumdan kuşkulanıldığını gösteriyor. Türkiye ayağa kalkmalı, kim niye yapmış, niçin yapmış? Nazi Almanyası'nda görülmeyecek uygulama çelişkisinden Türkiye kurtarılmalıdır. Bazen hukuka uygun olmayan kararlar vardır. Dünyanın hiçbir yerinde yargılama, gafil avlama değildir, insanı kendi iradesi dışında yakalamak sonuçlar elde etmek değildir.
Devlet, senin geleceğini karartacak sonuç çıkaramaz. Genelleme yaparak bütün insanları telefonları dinlerken neye hizmet ediliyor? Bu ne kuşkudur, ne korkaklıktır?
Reyhan Yalçındağ (İHD Genel Başkan Yardımcısı): Bu hukuk dışı karar bireyi ve toplumu hiçe sayan, salt güvenliği gerekçe göstererek tüm yurttaşlarımızın 24 saatini zapturapt altına almayı hedefleyen bir mantaliteyi açığa çıkarmıştır.
M.Ali Şahin: Konuyu yakından takip edeceğiz...
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, MİT'le ilgili 'izleme' iddialarının Bakanlar Kurulu'nun gündemine geleceğini söyledi. Şahin, basının soruları üzerine şu yorumu yaptı:
"Haberleşmenin gizliliği esastır. Biz bu konuyla ilgili iyileştirmeler yaptık. Bu yaptıklarımızın bir kıymeti yoktur, anlamına gelecek uygulamaları asla tasvip etmiyorum. Bu imkânın çok geniş tutularak, dinlenmediği halde 'Ben de mi dinleniyorum' diye vatandaşlarımızda kuşku verecek uygulamalar bir an önce son bulmalı. Bu Bakanlar Kurulu gündemine hemen gelecek bir konudur. Bu konuyu yakinen takip edeceğimizi ifade etmek isteriz."
MİT, Diyarbakır mahkemesinden 'geniş kapsamlı' izin almış
MİT'in 8 Nisan'da Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nden Telekom, uzun mesafe telefon hizmeti veren lisanslı şirketlerin ve üç GSM şirketinin abonelerini ve interneti iki ay boyunca izlemek amacıyla izin aldığı ortaya çıktı. İznin 'geniş kapsamlı' olması tartışma yaratırken MİT yetkilileri, operasyon amaçlı bir izleme olduğunu ve 'bütün Türkiye'yi' kapsamadığını söyledi. MİT'in bu izinle bölgede PKK'nın dış bağlantılarına ve silah transferlerine ilişkin çalışma yaptığı öğrenildi.
Vatan gazetesinde Kemal Göktaş imzasıyla yayımlanan habere göre, MİT 8 Nisan'da Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nden 'tüm Türkiye'de telekom ve lisanslı uzun mesafe telefon hizmeti veren şirketler ile üç GSM şirketinin verdiği telefon, kısa mesaj, internet hizmetlerini izleme' izni aldı. İki aylık izin dinlemeyi yasaklayan yeni Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1 Haziran'dan iki gün önce 30 Mayıs'ta sona erdi.
İzin, MİT'e 4422 sayılı yasa kapsamında 'yurtdışı bağlantılı illegal silahlı terör örgütlerinin yasadışı faaliyetlerine yönelik olarak faillerin belirlenmesi, ele geçirilmesi ve suç delillerinin elde edilmesi ve eylem planlamalarının önceden öğrenilmek suretiyle engellenmesi başka yollarla mümkün olmadığından yurtdışı çıkışlar ve girişler dahil olmak üzere' verildi. İzinde, kamu memur ve amirlerinin kullandığı haberleşme araçlarının izlenmesinde sorumluluk MİT'e bırakıldı.
MİT yetkilileri, iznin PKK'nın yurtdışı bağlantıları ve silah hareketlerini takip amacıyla yürütülen bir çalışma çerçevesinde alındığını ve hem zaman hem kapsam açısından 'sınırlı' olduğunu belirtti. İzin kapsamında herhangi bir dinleme olmadığını, izleme amaçlı kayıtların istendiğini belirten yetkililer, "Türkiye genelinde bir izin söz konusu değildir. Yapılan tamamen kanunlara uygundur" dedi. MİT'in aldığı iznin PKK'da ciddi bir hareketliliğin yaşandığı, C-4 patlayıcıların yurda sokulmaya çalışıldığı döneme denk gelmesi dikkat çekti.
Haber: Adnan Keskin
Kaynak: