Hukuk Sistemi Namuslu Vatandaşı Koruyamamaktadır

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Ümraniye'de polis memuru Şeyda Yılmaz'ı (27) şehit eden Yunus Emre Geçit ‘in poliste 26 suç kaydı olduğu ortaya çıktı.

Olay, saat 22.55 sıralarında Ümraniye’de meydana geldi.

26 adet suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçit (19) Ihlamurkuyu Mahallesi'nde ekipler tarafından yakalandı.

Yaşanan arbedede polisin silahını alan saldırgan, polislere ve çevredeki vatandaşlara ateş açtı. Açtığı ateş sonucu polis memuru Şeyda Yılmaz şehit oldu. Polis memuru ve şüphelinin anneside yaralandı.

19 yaşındaki Yunus Emre Geçit ‘in;

Kasten yaralama

Gasp

Cinsel Taciz

Yağma

Mala zarar verme gibi suçlardan poliste 26 kaydı var.

Olayla ilgili kamera görüntülerine bakıldığında polisimiz gayet çevik ve hızlı bir şekilde hareket ediyor, silahını çekip ateşliyor. Katil yaralanıyor. Polisimizin şehit olmasında en büyük etken; eğer ki polisimiz zanlıyı öldürseydi mağdurun kendisi olacağını bilmesi bundan dolayı peş peşe tetiğe basmaması onu canından etti. Polisimizin, güvenlik güçlerimizin böyle bir olay karşısında silah kullanmak, tetiğe peş peşe basmak konusunda yetkisi arttırılmalıdır.

19 yaşında 26 suç kaydı bulunan ve adeta suç makinasına dönüşen birinin polis memurumuzu şehit etmesi hukuk sisteminin namuslu vatandaşı koruyamadığının bir kanıtıdır.

Aile, sokak, toplum, toplum sosyolojisi, göç ve eğitim sisteminin top yekûn ele alınması artık zaruriyettir.

Suçluyu hak ettiği şekilde cezalandıracak, suça götürecek yolları kapatacak bir sistemin kurulması devletin namuslu vatandaşlara olan borcudur.

Bu arada DEM’in Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu katilin siyah çöp poşeti giydirilerek hayvan taşıma aracıyla adliyeye sevk edilmesine itiraz ediyor.

“Polisi öldüren katile lanet olsun, onu hayvan koruma arabasıyla çöp poşetine koyup götüren polise bu emri veren amire de yazıklar olsun!!!

Diyor

Evet evet bende itiraz ediyorum çünkü hayvanlara hakarettir.

Haklısısınız siyah poşet olmamalıydı, sarı poşet olmalıydı.

Cezayı vermenin polise ait olmadığını bu toplum ne zaman anlayacak, ayırt edecek yahu.!?

Diyor

Esas sizler bu toplumun polisine, askerine, güvenlik güçlerine saygılı olmayı ne zaman öğreneksiniz?

Kamu Vicdanı Artık Sükût Bulmalı

Narin 21 Ağustos’ta Kayboldu!

Narin cinayetinde Nevzat Bahtiyar itirafçı kabul edilemez.

Çünkü Bahtiyar adalete, hukuka teslim olmadı.

Oğluna ait evde gizlenirken yakalandı, kamera kayıtları Nevzatı deşifre etti.

Narin cinayetinde ağırlaştırılmış müebbet hapsi gerektiren adli durumdan sıyrılmak için,

Cinayet suçlamasından kurtulmak için,

Narin’in cesedini ortadan kaldırmak diye açıklamalarda bulundu.

Nevzat gerçekleri anlatmadı, kendini kurtaran senaryoyu sesli okudu.

Nevzat; 9 Eylül’de Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı’nda,

10 Eylül ve 21 Eylül’de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 3 ayrı ifade verdi.

Nevzat verdiği ifadelerde kamuoyunun nabzını ölçtü.

İfadelerini güncelledi.

İfade değişikliği Nevzat’ı, Narin’i gömen değil aynı zamanda öldürende olduğu kuşkusunu arttırdı.

Nevzat; 9 Eylül’de cesedi yok etmesi için Salim Güran’ın kendisine teklifini ya da tehdidini anlattığında: “Evden aracımla çıktım. Arkamdan Salim Güran geldi. Tavşantepe’ye çıkan yolda korna ve selektör yaptı. Aracından inerek, aracıma geldi. Ön koltuğunda bulunan battaniyeye sarılı şeyi göstererek, ‘Bunu yok edeceksin’ dedi. ‘Ailen var, iyi düşün, 200 bin TL para veririm’ dedi.”

Nevzat, ilk ifadesinde ceseti yok etmeyi 200 bin TL için kabul ettiğini iddia ederken, 10 Eylül’de, ölüm tehdidi yüzünden kabul ettiğini ileri sürdü.

10 Eylül’deki ifadesi:

“Arif Güran’a ait ikametin bahçesinden Salim Güran seslendi. Benimle işinin olduğunu, hazırlanmam gerektiğini söyledi. Birkaç dakika sonra geldi. ‘Arabana bin ve beni takip et’ dedi. Mezarlığa giden yolda durduk. Güran’ın sağ ön camını açması üzerine ön koltukta, çocuğun sarılı olduğu battaniyeyi gördüm. Battaniyeyi göstererek, ‘Arif’in kızını öldürdüm’ dedi. Eğertutmaz Deresi'ni göstererek, ‘Cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm’ diye tehdit etti.”

21 Eylül’de iki ifadesini tamamen değiştirdi.

Salim Güran’ın, kendisini kardeşi Arif’in evine çağırdığını

“Salim ile Arif’in evine girdik. Bir oda hariç odaların kapıları kapalıydı. Evin içinde Enes, Yüksel, Eren ve Muhammet Güran’ı ya da başka kimseyi görmedim. Salim, beni solda bulunan odalardan birine götürdüğünde Narin’in yerde hareketsiz ve yatar vaziyette olduğunu gördüm. Ağzında köpük şeklinde sıvı vardı. Salim, bana ‘Yüksel ile birlikte olduğumuzu gördüğü için kızı öldürdüm. Artık suç ortağımsın. Bu olaya tanık oldun, bunu yok edeceksin. Yoksa oğlunu futbol okulundan aldırır ve kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonra 200 bin TL veririm’ dedi.”

9 Eylül’de Nevzat’a Salim Güran’ın yasak ilişkisinin olup olmadığı sorulduğunda

“Eşi haricinde bir gönül ilişkisine şahitlik ettiniz mi?”

Nevzat, “Şahitlik etmedim” diyor.

10 Eylül’de hem Narin’in annesi Yüksel ile hem de amcasının eşi Maşallah ile cinsel ilişkisinin olduğunu ileri sürüyor.

“Salim, bana ‘Yüksel ile birlikte olduğumuzu gördüğü için kızı öldürdüm’ diye konuştu.”

Diyor

Olayda 12 tutuklu var, ama tek bir katil yok

Emniyet ve adalet teşkilatında onca ileri düzey donanımlı yetişmiş insan kaynağı, gücü varken bu cinayetin pandoranın kutusu gibi olması sistemsel bir hatanın yanında kim ya da kimlerin korunmasını ön planda tutmaktadır ki!

İçişleri Bakanımız Sayın Yerlikaya ve Adalet Bakanımız Sayın Tunç’a bu ülkenin bir vatandaşı olarak ricada bulunuyorum Narin’ler, Leyla’lar, Asiyeler artık ölmesin. Böyle suça karışanlar için, vatan hainleri için, bölücüler için “özel ağır cezalar” çıkarılmalıdır ve en ağır şekilde uygulanmalıdır. Katil ya da katiller yargı önüne çıkarılmalıdır vicdanların huzur bulması için.