Hukuk devletinde polis şiddeti durmuyor!
Abone olVatandaş ya 'ehliyetini göstermek istemedi' ya da 'durmadı kaçtı' diye dayak yemekten kurtulamıyor.
İzmir'de eczane çalışanı Ahmet Çıngıl, alkollü olarak trafik ekiplerine yakalanıp kan tahlili isteyince, götürüldüğü karakoldaki polisler tarafından dövüldüğünü ileri sürerek, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Polisin savunması ise hep bir öncekiyle aynıydı: Kafasını yere vurdu!
10 gündür hastanede yatan Çıngıl, "Sapasağlam girdiğim karakoldan, imzalatmak istedikleri tutanağa itiraz edince dayak yiyerek çıktım. Görevli polislerin hepsi, gözleri dönmüş şekilde üzerime saldırdı" dedi.
Türkiye kamuoyu hergün benzer haberlerle karşılaşıyor. Vatandaş ya alkollü olduğu için 'ehliyetini göstermek istemediği' ya da 'durmayarak kaçtığı' için dayak yemekten kurtulamıyor. Neyseki dayak yiyenler şanslı, durmadığı için vurulanlarda var... Polis ise yakalayıp mahkemeye sevketmek yerine, hukuk devletini hiçe sayarak cezasını kendisi kesiyor.
Yetkililer, Çıngıl'ın alkollü olarak kaçmak isteyince yakalandığını, kelepçe vurularak karakola götürüldüğünü, burada alkolün etkisiyle trafik polis memurlarına yumruk attığını, etkisiz hale getirilirken de kafasını yere vurduğunu öne sürdü.
Bir çocuk babası 32 yaşındaki Ahmet Çıngıl'ın avukatı Veysel Gültaş İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, Balçova Salih İşgören Polis Karakolu'nda görevli polisler hakkında 'zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması' ve 'görevi kötüye kullanma' iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Avukat Gültaş, suç duyurusu dilekçesinde şöyle dedi:
"Müvekkilim Ahmet Çıngıl, eczane kalfası olarak çalışmaktadır. 11 Ağustos günü trafik ekiplerince durdurulmuş, alkol testi yerine kan tahlili yapılmasını istemiştir. Trafik polisleri tarafından, biber gazı sıkılarak karakola götürülen Çıngıl'a, karakoldaki polisler tarafından bir tutanak imzalatılmak istenmiştir. Müvekkil, gözlerine sıkılan biber gazı nedeniyle yazıları okuyamadığını, bu nedenle imzalamayacağını söylemiştir. Aynı sırada, müvekkilimin kardeşi karakola çağrılmıştır.
Bu sırada görevli polis memurları, küfürler ederek Çıngıl'ın üzerine çullanmışlardır. Tekme- tokat dövülen, gözüne yumruk atılan müvekkilim, kelepçe vurularak nezarethaneye atılmıştır. Müvekkilin, kısa bir süre sonra ağzından köpükler gelmesi üzerine 112 ambulansı karakola istenmiştir. Karakoldan sedyeyle çıkarılırken görüntüleri de kardeşi tarafından çekilmiştir. Ayrıca polis memurlarının, müvekkilimin annesine ve kardeşine yönelik de saldırıları olmuştur."
"GÖRME KAYBI VAR"
Avukat Gültaş dilekçesinde, müvekkilinin götürüldüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde tedaviye alındığını belirterek şöyle devam etti:
"Burada görme bozukluğu ve elmacık kemiğinin kırıldığı saptanmıştır. Omurgalarında eziklik meydana gelmiş, tekme ve yumruk vurmaya bağlı olarak ekimoz ile morluklar oluşmuştur."
KUSMAYA BAŞLAYINCA İNSAFA GELDİLER...
Halen Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Göz Kliniği'nde tedavisine devam edilen Ahmet Çıngıl ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Sapasağlam girdiğim karakoldan, imzalatmak istedikleri tutanağa itiraz edince dayak yiyerek çıktım. Görevli polislerin hepsi, gözleri dönmüş şekilde üzerime saldırdı. Nezarethanede kusmaya başlayınca ambulans çağırdılar. Karakola gelen ambulansla beni hastaneye götürdüler. Gözümü hastanede açtım. İtiraz da etsem böyle mi davranmaları gerekirdi. Hani insan hakları vardı. Hepsinden şikayetçiyim."
POLİSTEN YİNE AYNI TAKTİK: KARŞI RAPOR
Ahmet Çıngıl'ın dayak yediği iddiasını emniyet yetkilileri yalanladı. Yetkililer, Çıngıl'ın alkollü olarak kaçmak isteyince yakalandığını, kelepçe vurularak karakola götürüldüğünü, burada alkolün etkisiyle trafik polis memurlarına yumruk attığını, etkisiz hale getirilirken de kafasını yere vurduğunu öne sürdü.
Çıngıl'ın yumruk vurduğu iki trafik polisinin 3'er gün rapor aldığı, karşı şikayette bulunduğu da belirtildi. Ayrıca, karakoldaki güvenlik kameralarından da olayın incelendiğini, polis memurları hakkında soruşturma açmayı gerektirecek olumsuz bir davranışın olmadığı kaydedildi.