HSYK'dan çok tartışılacak bir karar
Abone ol7 öğrencinin katledildiği 16 Mart davasını zaman aşımına uğrattığı tespit edilen hakim ve savcılar hakkında HSYK kararını verdi.
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bir yandan referandum
süreciyle diğer yandan geciken yaz kararnamesi nedeniyle gündemin
üst sıralarındaki yerini koruyor.
Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın isminin bulunduğu
iddianame hazırladığı için Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı
meslekten atan, 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren’i yargılamak
istediği için Savcı Sacit Kayasu’yu cezalandıran HSYK'nın çok
tartışılacak yeni bir karara daha imza attığı ortaya çıktı.
HSYK Adalet Bakanlığı'nca yapılan soruşturmada ihmalleri
tespit edilen 16 Mart katliamı davasının zaman aşımına uğramasına
neden olan hakimleri suçsuz buldu.
16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde
atılan bomba sonucu yedi öğrencinin yaşamını kaybettiği katliam
sonrasında açılan kamu davasını zamanaşımına uğratan savcılar ve
hâkimler hakkında Adalet eski Bakanı Mehmet Ali Şahin döneminde
soruşturma açılmıştı. Soruşturma sonucunda davanın zamanaşımına
uğramasında kusurlu bulunan hâkim ve savcılar disiplin yönünden
gereğinin yapılması için HSYK'ya sevk edildi.
İşte bu sevkin sonucunu bugün Star gazetesi yazarı Mehmet Altan
"Bu bir HSYK hikayesidir" başlıklı yazısında
açıkladı.
"7 öğrencinin katledildiği 16 Mart davası 2008’de
zamanaşımı nedeniyle düştü. Müfettişler ‘ihmal var’ dedi. Ancak
HSYK, davayı zaman aşımına uğratmakla suçlanan yargıçları ‘suçsuz’
buldu."
KATİLLER Mİ HUKUK MU DAHA GÜÇLÜ
Altan'ın yazısında bu kararı şöyle yorumladı:
"16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi’nden çıkarken
üzerlerine devlet himayesindeki kişiler tarafından bomba
atılıp öldürülenler, yaralananlar sizin çocuklarınız
olabilirdi...
Bir el yargı süresince katilleri
korusaydı...
Ve sonunda da dava zaman aşımına uğrasaydı...
Davayı zaman aşımına uğratan yargıçları da, aleyhlerine
Adalet Bakanlığı müfettişleri raporuna rağmen HSYK aklasaydı, bu
devlete, adalete ve HSYK’ya nasıl bakar, ne
düşünürdünüz?
Yaz kararnamesi konusunda HSYK’ya yönelik dedikodular maalesef
durduk yerde çıkmıyor...
Emekli Koramiral Atilla Kıyat geçenlerde 1993 ila 1995 yılları
arasındaki “faili meçhullerin” devlet politikası olduğunu
söylemişti.
Gerçek bir yargı ve hukuksal vicdan cinayete ortak olabilir
mi? Ya da cinayet devlet politikası haline gelebilir mi?
Atilla Kıyat açıklamaları ertesinde hep sorduğum soruyu yeniden
soruyorum:
“Katiller mi güçlü, hukuk mu?”
Ve maalesef hep aynı cevabı veriyorum:
“Devlet himayeli katillik” daha güçlü..."