HSYK’dan açıklama
Abone olHakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Didem Yayla’nın özel hayatı nedeniyle mesleğe kabul edilmediği iddiaları gerçeği yansıtmadığını b...
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Didem Yayla’nın özel
hayatı nedeniyle mesleğe kabul edilmediği iddiaları gerçeği
yansıtmadığını bildirdi.
HSYK’dan yapılan açıklamada, bazı basın yayın organlarında, Didem
Yaylalı’nın ölüm olayı ile ilgili çıkan ve HSYK ile
ilişkilendirilen haberlere ilişkin olarak doğru bilgilendirmede
bulunmak amacıyla açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu
belirtildi.
“Didem Yaylalı’ya Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor
ve yaşanan acı olayın derin üzüntüsünü paylaştığımızı belirtmek
istiyoruz” denilen açıklamada, Didem Yaylalı’nın 5 Mayıs 2010
tarihinde Ankara adli yargı hâkim adayı olarak göreve başladığı
kaydedildi. Açıklama şöyle devam etti:
“2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile, Adli Yargı Hâkim ve
Savcı Adayları ile İdari Yargı Hâkim Adaylarının Meslek Öncesi
Eğitimlerinin Yaptırılmasının Esas ve Usullülerine İlişkin
Yönetmelik uyarınca son eğitim dönemi stajını yapan Didem
Yaylalı’nın, mazeretsiz olarak görevine gelmemesi ve usulsüz belge
sunarak görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve
yanlış beyanda bulunduğu gerekçeleri ile disiplin soruşturması
yapılmış ve Türkiye Adalet Akademisi’nce 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 125/C maddesinin (b) ve (d) fıkraları uyarınca
“aylıktan kesme cezası” verilmiştir.”
Didem Yaylalı’nın verilen bu disiplin cezasına ilişkin karara
itiraz etmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Bakanlık Disiplin Kurulu
Başkanlığınca, verilen disiplin cezasının yerinde olduğu gerekçesi
ile talebinin reddine karar verildiği ve karar kesinleştiği
vurgulanan açıklamada şöyle denildi:
“Didem Yaylalı, kesinleşen disiplin kararının hukuka aykırı olduğu
gerekçesi ile “iptal” istemi ile İdare Mahkemesine dava açmış olup,
… İdare Mahkemesince de, “… davacı tarafından usulüne uygun olarak
düzenlenmemiş, hukuken geçerliliği olmayan bir belge davalı idareye
sunularak yanlış ve yanıltıcı bir beyanda bulunulmak suretiyle
hukuken kabul edilebilir bir mazereti bulunmaksızın derslere
katılmadığı anlaşıldığından, bu fiiller nedeniyle davacıya verilen
dava konusu disiplin cezasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır”
gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 13 ve 6087 Sayılı
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 9. maddesinin 3.
fıkrası uyarınca “Hâkim ve Savcı adaylarını mesleğe kabul etme”
görev ve yetkisi olan HSYK 3. Dairesince, aday Didem Yaylalı’nın
özlük dosyası incelenmiş ve 23.07.2012 tarih, 2012/330 karar
numarası ile, yukarıda yer alan açıklamalar gözetilerek ilgili
adayın, hâkimlik ve savcılık mesleğine atanabilmesi için 2802
sayılı kanunda ve HSYK’ca da kabul edilen Bangolar Yargı Etiği
İlkeleri’nde yer alan koşulları taşımadığı gerekçesi ile, bir
üyenin muhalefetine karşın oy çokluğu ile mesleğe kabul
edilmemesine karar verilmiştir. Didem Yaylalı’nın verilen kararın
yeniden incelenmesini talep etmesi üzerine de, aynı şekilde
talebinin reddine karar verilmiştir.
Didem Yaylalı’nın, verilen karara karşı HSYK Genel Kurulu’na yapmış
olduğu itiraz üzerine, HSYK Genel Kurulunca, 22.05.2013 tarih ve
2013/451 karar numarası ile, 3 üyenin muhalefetine karşın 15 üyenin
oyu ile HSYK 3. Dairesi’nin vermiş olduğu karar yerinde görülerek
mesleğe kabul edilmemesine karar verilmiş ve karar
kesinleşmiştir.
12 Eylül 2010 tarihli referandum öncesi dönemde de HSYK’ca mesleğe
kabul edilmeyenler olduğu gibi, yeni anayasal yapısı ile göreve
başlayan HSYK’ca da şu ana kadar mesleğe kabul edilen 2879 hâkim ve
savcı adayından toplam 3 kişinin mesleğe kabul edilmemesine karar
verilmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bazı basın
yayın organlarında yer alan ve Didem Yaylalı’nın özel hayatı
nedeniyle mesleğe kabul edilmediği iddiaları gerçeği
yansıtmamaktadır. “
(İHA)