HSYK'da flaş istifa SON DAKİKA
Abone olHSYK 1. Daire üyesi Teoman Gökçe istifa etti.
Gökçe'nin yerine ise Ankara Cumhuriyet
Başsavcıvekili Harun Kodalak getirildi.
Kodalak'ın ismi, Deniz Feneri soruşturmasında 'örgüt yok' kararı verdiğinde kamuoyunun gündemine gelmişti. Harun Kodalak ayrıca Almanya'daki Deniz Feneri e.V davası kapsamında bazı isimleri sorgulamak üzere Türkiye'ye gelmek isteyen Alman savcılara izin vermemişti.
Gökçe'nin istifasıyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şöyle:
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylaması neticesinde,
Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi normları ile Venedik Komisyonu
kriterlerine uygun olarak, doğrudan milletin iradesi ile
oluşturulmuş olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda, yaklaşık
3,5 yıldır Birinci Daire Üyesi olarak görev yapmaktayım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; milletimiz Anayasa
referandumunda daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok
hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı için yapılan Anayasa
değişikliğine onay vermiştir. Kurulumuz da, yakın tarihe kadar bu
bilinçle hareket etmiş ve milletimizin beklentisini boşa çıkarmamak
için elinden gelen tüm gayreti sarf etmiştir.
Ancak; 17 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından başlatılmış olan yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmaları sonrasında yapılan yasal değişiklikler ve akabinde
yargıda yaşanan hukuka aykırı uygulamalar neticesinde, kuvvetler
ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, hâkimlik-savcılık
teminatı, masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı ile kanun
önünde eşitlik ilkeleri ciddi boyutlarda zarar görmüştür.
15 Ocak 2014 tarihli HSYK Genel Kurulu toplantısında
Adalet Bakanı’nın teklifi üzerine, Birinci Daire’de yapılan üye
değişikliğinden hemen sonra başlayan süreçte; kararname dönemi
olmamasına rağmen, gerek Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında
Uygulanacak Atama-Nakil Yönetmeliği’ne, gerek mevcut gerekse önceki
HSYK’nın yerleşik uygulamalarına ve prensip kararlarına çok açık
bir şekilde aykırılıklar içeren dört ayrı kararname çıkarılarak,
yargı bağımsızlığını ve hakimlik-savcılık teminatını ortadan
kaldıracak şekilde atamalar gerçekleştirilmiştir.
Bu kararnamelerle, haklarında o yerdeki görevlerini yapmaya engel
olacak herhangi bir soruşturma veya disiplin cezası olmamasına ve
bu yönde bir talepleri bulunmamasına rağmen, ağırlıklı olarak
İstanbul, İzmir ve Adana’da yürütülen yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmalarında görev alan hâkim ve savcılar ilebu
soruşturmalarla hiçbir ilgisi olmayan hâkim ve savcılarsöz konusu
soruşturmalar bahane edilerek başka şehirlere atanmışlardır.
Ayrıca, çıkarılan bu dört kararname Birinci Daire tarafındanyeterli
görülmeyerek, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 77.
maddesi ile açıkça Kurul’un İkinci Dairesi’ne verilen yetki gasp
edilip, kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılan bir kısım
soruşturmaları yürüten Cumhuriyet savcılarının görev yerleri
değiştirilmiştir.
Yapılan bu hukuka aykırı uygulamalarile,yargı mensuplarının,
korunaksız,güvencesiz ve yarınlarından endişeli bir hale
gelmelerine neden olunurken, diğer yandan meslektaşlarımız
yapacakları yargısal faaliyetlerinde hukuku değil, hukuk dışı kaygı
ve kriterlerigözetmek zorunda kalacakları bir ortama
sürüklenmişlerdir.
Büyük bir özveriyle çalışan meslektaşlarımız, ortaya çıkan bu vahim
tablo karşısında, artık yarın neyle karşılaşacaklarını ve nasıl bir
muameleye tabi tutulacaklarını bilememenin tedirginliğini
yaşamaktadırlar.
Üzülerek ifade etmeliyim ki; 11 Haziran Çarşamba günü görüşmeleri
tamamlanan Türk yargı tarihine “Kıyım Kararnamesi” olarak geçecek
2014 yılı yaz kararnamesi ile 16 Ocak’tan sonra çıkarılan
kararnamelere benzer fakat onlara göre, daha hukuksuz, daha ilkesiz
ve daha tutarsız atamalar gerçekleştirilmiştir.
Bu kararname ile;
a) 200’den fazla Cumhuriyet Başsavcısı ve mahkeme başkanı ile
Cumhuriyet savcısı ve hâkimin; haklarında görev yerlerinin
değiştirilmesini gerektirecek hiçbir soruşturma ve disiplin cezası
bulunmamasına, görev yerlerindeki meslektaşları tarafından büyük
bir sevgi, saygı ve takdirle anılmalarına, yine Birinci Daire
tarafından oybirliğiyle daha birkaç yıl öncesinde bu unvanlara
atanmış olmalarına rağmen, talepleri olmaksızın, bu görevlerinden
alınarak,yargı bağımsızlığı, hâkimlik-savcılık teminatı ilkeleri
ile atama-nakil yönetmeliği, prensip kararları ve Kurul’un yerleşik
uygulamaları hiçe sayılarak başka yerlere atanmışlardır.
b) Atama ve Nakil Yönetmeliği’nin “Atama Esasları” başlıklı 4.
maddesine aykırı olarak, mazeret ve disiplin halleri dışında hiçbir
şekilde 2 yıldan önce atama yapılması mümkün değil iken,
bulundukları yerlerdeiki yılını doldurmayan 150’ye yakın hâkim ve
Cumhuriyet savcısının görev yerleri değiştirilmiştir.
c) Daha üç ay önce bir yerden başka bir yere atanan meslektaşlardan
bazıları ise, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, kişisel ve mesleki
onurları çiğnenerek, örneği görülmemiş bir şekilde ve Yönetmeliğe
açıkça aykırı olarak, sadece üç ay sonra yeniden atamaya tabi
tutulmuşlardır.
d) İlgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri, yıllardır uygulanan
Prensip Kararları, kısaca yazılı normlar tamamen hiçe sayılarak,
“Birinci Daire olarak istediğim kararı, istediğim gibi ve istediğim
zaman verebilirim” denilmek suretiyle, hâkim ve savcılara adeta
gözdağı verilmiş ve yargı camiası keyfi muamelelere maruz
bırakılmıştır.
Belirttiğim bu vicdan yaralayıcı uygulamalar nedeniyle yaptığım
açıklamadan ötürü, aslı astarı olmayan dedikodu, hakaret ve
iftiralara maruz kalmayı göze alarak ifade etmeliyim ki;
Tüm tasarruflarında hukukun evrensel ilkeleri olan; kuvvetler
ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı,
hâkimlik-savcılık teminatı ve masumiyet karinesini öncelikle
gözetmesi gereken HSYK Birinci Dairesi, 17 Aralık 2013 tarihinden
sonraki süreçte maalesef bu ilkelerden uzak ve siyasi mülahazalarla
hareket eden bir rotaya oturmuştur.
Bünyesinde çalışmaktan büyük bir onur duyduğum Birinci Daire’nin,
belirttiğim bu mülahazalardan kurtulacağı yönündeki en büyük
ümidim2014 yılı yaz kararnamesi idi. Ancak, kararname
görüşmelerinin sonrasında ortaya çıkan tablo mevcut ümidimi de yok
etmiştir.
Tüm bu nedenlerden dolayı, Birinci Daire’de görev yapmaya devam
etmemin hukuki, meslekî ve vicdanî değer yargılarıma zarar vereceği
düşüncesiyle,
HSYK Birinci Dairesi Üyeliğinden istifa ettiğimi,
Kamuoyuna saygıyla duyururum.”