HSYK seçimlerinde büyük raund bugün

Bugün gerçekleşecek HSYK seçimlerinde yargının atama, terfi, soruşturma, inceleme kararlarını alan Hakim Savcılar Yüksek Kurulu'na 7'si adli ve 3'ü idari yargıdan olmak üzere 10 üye seçilecek.

Hükümet-Cemaat kavgası gölgesinde girilen seçimde hükümet en az 5 üye seçtirmek istiyor.

22 üyelik kurulun 4 üyesini ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan atayacak. 3 üye Yargıtay'dan, 2 üye Danıştay'dan seçildi. 1 üye ise Adalet Akademisi'nden gelecek. Doğal üye olan Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı ile birlikte 22 kişilik kurul oluşmuş olacak. Kurul 15 kişiyle toplanıp, 12 kişiyle karar alabilecek.

DÖNÜM NOKTASI 17 ARALIK

Hükümet, bazı bakanlar ve çocukları hakkında gözaltı ve arama kararlarının çıkartıldığı 17 Aralık soruşturması sonrası HSYK'nın bildiri yayınlaması üzerine kuruldaki Cemaat etkisini fark etti. Ardından HSYK yapısını değiştirmek için düğmeye bastı. Gelinen süreçte değişiklik yapılsa da Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanı'na geniş yetkiler veren değişikliği iptal etti.

17 ve 25 Aralık sonrasında hükümet değişik mecralarda HSYK'nın yapısından şikayet etti. HSYK'nın 3. Dairesi'nin, hükümeti eleştiren ve 17-25 Aralık operasyonlarında görev yapan savcılarla ilgili soruşturma izni vermemesi hükümet kanadında büyük eleştirilere neden oldu.

3 Ağustos 2014 tarihinde A Haber'e konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Pekçok iddialar üzerine incelemeler var. Ama HSYK’da maalesef 3. Daire bu incelemeler konusunda büyük bir blokaj da uyguluyor şu anda. Oradan bir himaye de görüyorlar" ifadesini kullandı.

Hükümet - Cemaat kavgasının yeni arenası olan HSYK seçimlerinde hükümet, Adalet Bakanlığı bürokratları ve hakim savcıların arasında bulunduğu Yargıda Birlik Platformu adıyla kurulan oluşuma destek verdi. Cemaat'in ise daha çok bağımsız adaylar ile seçimlere girse de yargıdaki meslek örgütleri olan YARSAV'ın listesindeki bazı adayları destekleyeceği iddia edildi.

İLK SEÇİM YARGITAY'DAYDI

23 Eylül'de gerçekleşen ilk seçim olan Yargıtay’da 13 aday arasında seçim yapıldı. Seçimde en çok oyu alan Yakup Ata, Mustafa Kemal Özçelik ve Kerim Tosun doğrudan HSYK üyesi oldu. Hükümete yakınlığıyla bilinen üyeler ise seçilemedi.

İKİNCİ RAUND DANIŞTAY

29 Eylül Danıştay'da yapılan seçimlerde ise YARSAV destekli Taci Bayhan ve Cemaat'in desteklediği Şaban Işık en çok oyu alan iki isim oldu. Yargıda Birlik Platformu'nun desteklediği Emin Sınmaz ile bağımsız aday Hasan Turgut ise yedek üyeliğe seçildi.

KRİTİK GÜN BUGÜN

HSYK'nın 2018 yılına kadar görev yapacak 22 üyelik kurulun 10 üyesi 12 Ekim Pazar günü, Türkiye çapında 13 bin 994 hakim ve savcının oylarıyla belirlenecek. Daha önce Yargıtay ve Danıştay'daki seçimlerde seçilen 5 üye arasında hükümetin direkt desteklediği adaylar yer alamadı. 12 Ekim’de gerçekleşecek seçimde kurula 10 üye seçecek olan hakim ve savcıların tercihi hükümet açısından belirleyici olacak.

22 üye içinde hükümetin desteklediği isimler olarak kurulun doğal üyesi olan Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukat ve hukukçu akademisyenlerden atayacağı 4 isimle birlikte sayı 6’yı buluyor. Yargı çevreleri Adalet Akademisi’nin HSYK’ya göndereceği 1 üyenin de hükümet hanesine yazılabileceğini belirtiyor. Bununla birlikte 22 üyeli kurulda hükümetin desteklediği aday sayısı 7’ye çıkıyor.

HÜKÜMETİN HEDEFİ 5 ÜYE

HSYK için en kritik seçim ise seçimlere Yargıda Birlik Platformu listesi olarak giren hükümet, toplantı yeter sayısı için daha fazla olsa da karar eşiğini aşmak için en az 5 üye seçtirmek zorunda. Böylelikle HSYK’da toplantı yeter sayısı olan 15’i bulamasa da karar yeter sayısı olan 12’yi bulmuş olacak. Peki seçimlerden hükümetin istediği sonuç çıkmazsa ne olacak?

VİCDAN ÇAĞRISI

9 Ekim 2014 tarihinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüşme sonrası açıklama yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, HSYK seçimleri öncesi yargıya çağrıda bulundu. Yargıya güvenin yeniden inşa edilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, seçimlerde yargı mensuplarının vicdanlarıyla hareket etmesini istedi:

"HSYK ve yargı bir güç mücadelesinin alanı değildir, bir vicdan alanıdır. Güç alanı haline getirildiği zaman ve 'Ben burayı ele geçirirsem, şu ve diğer güçler üzerinde bir otorite kurarım, denetim kurarım' dediğinizde yargı vicdanını kaybetmeye başlar... O bakımdan bütün yargı mensuplarına sesleniyorum: Yargıya sadece vicdanın, sadece toplumsal güvenin egemen olmasını temin ediniz."