HSYK Başkanı ne demek istiyor?
Abone olYargıtay Başkanlar Kurulu, hükümetin Anayasa değişiklik paketiyle ilgili görüşlerini açıkladı.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker tarafından daha önce
defalarca kez eleştirilen Anayasa değişiklik paketine, Yargıtay
Başkanlar Kurulu da karşı çıktı. Tartışmalı 3 madde konusunda
yüksek yargının itirazları, 12 sayfalık yazılı açıklamaya
yansıdı.
Toplantının en can alıcı sözleri ise Kadir Özbek'ten geldi. Özbek,
Pakistan'da yaşanan darbe dönemi sonrası yargıdaki
istifaları hatırlatarak, Türk hakim ve savcıları onlardan daha
duyarsız değildir" dedi.
Kurul, toplumsal mutabakat sağlanmadan yapılması düşünülen
değişikliklerin, 1982 Anayasası'nda olduğu gibi meşruluk
sorunu yaratabileceğine dikkat çekti.
Değişiklik sürecinde ne Danıştay ne de Yargıtay’ın görüşünün
alınmadığı, Yargı Reformu Strateji Taslağı'yla ilgili her iki
yüksek yargı kurumun görüşlerinin de, değişikliklerde dikkate
alınmadığı ifade edildi.
"KENAN EVREN DAHİ MUHAFAZA ETTİ"
Öte yandan toplantıda bir konuşma yapan HSYK Başkanvekili Kadir
Özbek, ''...Savunduğumuz kuvvetler ayrılığı ilkeleri, yasama,
yürütme ve yargı ayrılığı Kenan Evren tarafından dahi
muhafaza edildi. Ama şimdiki düzenlemelerle daha da geriye
götürülmek isteniyor'' dedi.
Özbek'ten 'istifa' açıklaması! |
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Başkanvekili Kadir Özbek, ''Pakistan'da Anayasa değişikliği
üzerine yüksek yargı mensuplarının istifa ettiği''
örneğini vermesinin ''bir istifa iması
olmadığını'' söyledi. Özbek, HSYK'ya gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. ''Ankara Adliyesinde dün yapılan toplantıda, Pakistan'da darbeyle iktidarı ele geçiren General Ziya Ül Hak'ın hazırlattığı Anayasa üzerine yüksek yargı mensuplarının istifa ettiği örneğini verdiğinin'' hatırlatılması ve ''Bu örneği vererek ne kastettiniz?'' sorusu üzerine Özbek, ''Bu bir istifa iması değil. Daha önce yaşanmış, yargının ortaya koyduğu bir tepkiyi örnek gösterdim. Biz de hukuk çerçevesi içerisinde ne yapmamız gerekirse o mücadelemize devam edeceğiz, anlamında söyledim'' dedi. |
Yargıtay Başkanlar Kurulu, Anayasa'da çok kısa süre içerisinde
gerçekleştirilmek istenen temel değişikliklerin, haklı nedenleri
olsa bile genel kabul görebilecek değişiklikler biçiminde
olmamasının, kısa sürede toplum vicdanında rahatsızlık yaratması ve
mevcut Anayasa'da olduğu gibi, meşruluk tartışmasına
sebebiyet vermesinin kaçınılmaz olduğunu bildirdi.
Yargıtay Başkanlar Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması''
hakkındaki teklif edilen metinin, Anayasa'nın temel ve
değiştirilemez ilkelerinden birini oluşturan ''Hukuk
Devleti'' ile ilgili olduğu kaydedildi.
Hukuk Devletinin temel felsefesinin ise kuvvetler/erkler ayrılığına
dayandığı belirtilen açıklamada, ''Erkler ayrılığında, daha doğrusu
hukuk devletinde, bağımsız yargının doğal olarak asıl yetki ve
görevi yasama ve yürütmenin işlemlerini denetlemektir. Yargı,
yasama organınca/erkince çıkarılan yasaların yorumunu yapar.
Yargının hukuksal yorumu bağlayıcıdır. Böylece yargı, yürütme ve
yasamanın işlem ve faaliyetlerinin hukuk çerçevesi içinde kalmasını
sağlar. Demokratik sistemde kuvvetler/erkler ayrılığını
korumak, yasaları yorumlayarak yaşama geçirmek yargının
görevidir'' denildi.
Bu bağlamda, ''Yargı Bağımsızlığı''nın, demokrasinin, hukukun
üstünlüğünün olmazsa olmaz koşulu olduğu kaydedilen açıklamada,
adalete, yansızlığa ancak, bağımsız yargıyla ulaşılabileceği
belirtildi.
Açıklamada, ''Yargı bağımsızlığını sağlayamamış bir toplum,
hukuk dışı yönetime boyun eğmek zorundadır. Böyle bir yönetimin adı
ise demokrasi değildir'' görüşü savunuldu.
Anayasa'nın, toplumun temel yasası ve bir toplum sözleşmesi olduğu
vurgulanan açıklamada, dolayısıyla Anayasa'da gerçekleştirilecek
temel değişikliklerin öncelikle tüm toplum kesimlerinin
görüşlerinin yansıtılması suretiyle hazırlanmasında zorunluluk
olduğu ifade edildi.
YÜCE DİVAN YARGILAMASI
Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve görevleri ile ilgili olarak
değişiklikler önerildiği belirtilen açıklamada, ''Anayasa
Mahkemesi'nde yedek üyeliğe son verilerek, üye sayısının
artırılmasının ilke olarak yerinde olduğu ifade
edildi.
Değişiklik teklifinde, Anayasa Mahkemesi'ne üye seçiminde aday
gösterme bakımından çeşitlilik ve farklılık yaratıldığı, ayrıca
Anayasa Mahkemesi üye sayısı artırılıp yedek üyelik sistemi
kaldırılırken, Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen üye sayısının
düşürüldüğü kaydedilen açıklamada, ''Birçok üyenin, hukuk
dalında öğrenim görmemiş kişiler arasından seçilmeleri ve buna
rağmen bir ceza yargılaması olan Yüce Divan yargılamasında görev
alabilmeleri, diğer yurttaşlara oranla Yüce Divan'da yargılanacak
olanlar açısından büyük bir güvencesizlik ve eşitsizlik
oluşturabilecektir'' denildi.
HSYK'YA İLİŞKİN DÜZENLEMELER
''Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre''
kurulan ve görev yapan HSYK'da Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen
üyelerin sayısının azaltılmakta olduğu kaydedilen açıklamada,
''Böylece Yargıtay ve Danıştay'ın Anayasa Mahkemesi ve
HSYK'daki temsili azaltılırken, bu kurumlarda görev alacak
olanlar bakımından gerek Yargıtay ve Danıştay'la ilgileri, gerekse
meslekle bağlantıları olmayan veya az olan kimselere ağırlık
verilmesi nedeniyle bu Anayasa değişikliklerine yönelecek
eleştiriler, 1982 Anayasası'na yöneltilenlerden daha az
olmayacaktır'' denildi.
''HSYK'nın, daha bağımsız, daha güvenceli, yasama ve yürütme
erklerinin siyasi etkilerinden uzak bir yapıya kavuşturulması
gerekirken, geniş tabanlı temsil esası, demokratik meşruiyet gibi
kavramlar adı altında erkler ayrılığı ilkesini ihlal eder biçimde
yapılandırılarak, siyasi etkilere açık ve Adalet Bakanlığı'nın
artan kontrolünde oluşturulması istendiği'' ileri sürülen
açıklamada, ''Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyince hazırlanan
yargıya ilişkin rapor ve önerilerde de belirtilen ve Kurulda
bulunmamaları konusunda herkesin üzerinde anlaşmış olmasına karşın,
Adalet Bakanı ve Müsteşarına yer verilerek varlık ve etkinliği
sürdürülmek suretiyle, Yüksek Yargı organlarının Kurulun
oluşumundaki etkinlikleri zayıflatılmıştır'' görüşü savunuldu.
PARTİLER İÇİN HUKUKİ DENETİM
ORTADAN KALKMAKTADIR...
PARTİ KAPATMALARI
Anayasa değişiklik teklif metninde, siyasi partilerin kapatılmaları
konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının dava açma yetkisinin,
Yasama Organı bünyesinde oluşturulacak bir komisyonun iznine
bağlanmasının, erkler ayrılığı ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilen
açıklamada, ''Ayrıca, bu düzenleme sonucu bir siyasi parti
hakkında dava açılması iznini verme yetkisi o partinin de temsil
edildiği bir komisyona verildiği için partilerin hukuki yönden
denetimi ortadan kaldırılmaktadır. Komisyonun bu
kararının, yargı denetimi dışında bırakılmasına ilişkin düzenleme,
hukuk devleti ve erkler ayrılığı ilkesine açıkça aykırıdır''
denildi.
Açıklamada, ''Diğer yandan parti kapatmalarında, Anayasa'nın 69.
maddesinin 6. fıkrasına 'idarenin eylem ve işlemleri,
odaklaşmanın tespitinde gözetilemez' cümlesi eklenerek,
sadece partilerin eylemlerini dikkate alınması önerilmektedir. Bu
düzenleme sadece iktidar partisi/partileri için getirilmiş
olmaktadır. Çünkü iktidarda olmayan partilerle 'idare'
arasında bağlantı olamayacağından, iktidar partisi/partileri ile
muhalefet partileri arasında kapatma kararı bakımından iktidar
partisi/partileri lehine eşitlik bozulmuş olacaktır''
görüşü ifade edildi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek,
''Yargıçları tamamıyla dosyanın içine hapsetmek ve yargı
bağımsızlığını yok etmek için anayasa değişikliği adı altında bir
durumla karşı karşıyayız'' dedi.
''İSTENEN 'HEPSİ BENİM OLSUN' MANTIĞI''
HSYK'nın Adalet Bakanlığınca hazırlanan Yargı Reformu Strateji
Taslağıyla ilgili daha önce Bakanlığa gönderdiği görüşü madde madde
okuyan Özbek, Yüksek Kurul'un ayrı binaya, ayrı bütçeye sahip
olması, kurulun ağırlıklı olarak hakim ve savcılardan oluşması,
kurula birinci sınıf hakim ve savcılardan da üye seçilebilmesi ve
kurul kararlarına karşı yargı yolunun açılması gibi görüşlerini
ilettiklerini anlattı.
Özbek, ''Bu görüşleri, ortadan kaldırılmak istenen HSYK istiyor.
Bunların içinde yargıya, hakim, savcı menfaatlerine ters düşen bir
hüküm var mı? Ama istenen 'hepsi benim olsun' mantığı. Eğer böyle
devam ederse sürtüşmeler ortaya çıkacaktır'' diye konuştu.
EVREN VE PAKİSTAN'DAN ÖRNEK
VERDİ GEREKENİ YAPARIZ DEDİ...
''DAHA DA GERİYE GÖTÜRÜLMEK İSTENİYOR''
Kadir Özbek, 4 Nisan 1981 tarihinde ABD'de yayınlanan bir dergiden
alıntı yaparak, Kenan Evren'in verdiği demeçte,
''Demokratik kurumların yapısıyla bağdaşmayacak
müdahalelerde bulunulmasının demokrasinin çok ağır yara olmasına
neden olacağı, yasama, yargı ve yürütme gibi kurumların ayrılması
gerektiği ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsenmesi''
gibi görüşlerinin yer aldığını anlattı.
Özbek, ''Çok ilginç. Buradaki Devlet Başkanı darbeci olarak
değerlendirilen ve yargılanması gündeme getirilen Kenan Evren'dir.
Savunduğumuz kuvvetler ayrılığı ilkeleri, yasama, yürütme ve yargı
ayrılığı Kenan Evren tarafından dahi muhafaza edildi. Ama şimdiki
düzenlemelerle daha da geriye götürülmek isteniyor'' dedi.
ÖZBEK'TEN PAKİSTAN ÖRNEĞİ
Özbek, Pakistan'da yönetimi darbeyle ele geçiren General
Ziya Ül Hak'ın Pakistan darbesinin ardından Anayasa hazırlattığını
ve yüksek yargı temsilcilerinin Anayasa üzerine yemin etmesi
gerektiğini, ancak temsilcilerin bunu reddederek, görevlerinden
istifa ettiklerini anlattı.
Özbek, ''Türk hakim ve savcıları, Pakistan hakim ve
savcılarından daha duyarsız değillerdir. Bu bağlamda, üzerlerine
düşenleri, hukuk kuralları içinde, yargıyı savunma adına yerine
getireceklerdir'' dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Levent Tacer de söz alarak,
kapsamı biraz daha az olan benzer toplantıların bazen her yıl olmak
üzere, 2-3 yılda bir gerçekleştirildiğini kaydetti.
Yargıtay Tetkik Hakimi Celal Çelik ise ''Yüksek yargı başkanlarına
onurlu duruşları nedeniyle şükranlarını sunduğunu'' dile getirerek,
''Şu anda tehlike altında olan yalnızca yargı değil'' dedi.
Yargıtay ve Danıştay'dan toplantı için gelen temsilcilerin
''kucaklanmak'' yerine ''bindirilmiş kıta'' olarak
nitelendirilmesini kınadığını söyleyen Çelik, ''Nasıl ki Fransa'da,
yargıya yönelik bir hamle yapılmak istendiğinde, aynı gün yüzlerce
hakim ve savcı mesleğin onuru için çaba sarf etti, o veya benzer
çabaların Türkiye'de olması gerektiğini düşünerek, o çabaların her
zaman yanında olacağımı ifade etmek istiyorum'' dedi.
HSYK Başkanvekili Özbek de ''bindirilmiş kıta''
nitelemesini yanlış bulduğunu belirtti.
Yargıtay Başkanı Gerçeker, toplantı sonrası adliyeden ayrılırken,
gazetecilerin soruları üzerine, ''Özel bir toplantı
yaptıklarını ve meslektaşlarıyla sorunları
değerlendirdiklerini'' ifade etti.
Gerçeker, toplantının başında Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şahin
Tanrıöver'in tepkisini ise ''Demokratik bir tepkiydi'' sözüyle
değerlendirdi.