“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu
izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü
edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler/kertenkele
deliğine girecek olsalar, siz de onları takip
edeceksiniz!”
Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici
açıklaması üzerine biz sahabeler sorduk: "Ya Resulallah!
İzlerini takip edeceğimiz bu topluluklar Yahudiler ve Hristiyanlar
mı olacak?"
Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6)
Bu hadis ışığında düşündüğümde son zamanlarda anlam veremediğim,
anlamakta zorlandığım birçok şey yerine oturmaya başladı.
Özellikle 2019 yılının son anlarını yaşadığımız şu günlerde
(her yıl olduğu gibi maalesef!) yarış içerisine
girmişçesine bir Hristiyan geleneği olan yılbaşı
kutlama hazırlıkları Peygamber Efendimizin de
dediği gibi Hristiyanların yaşayışını ölçü kabul etme
derecesine yükseldi.
Neredeyse yılbaşı kutlamayanları, yılbaşında hindi kesmeyenleri
ayıplar hale geldik.
Bir de bu yaptıklarımıza “modernlik” kılıfı
uydurmuyor muyuz adeta ifrit oluyorum. Ya da “onlar
Noel kutluyorlar. Noel de yılın son ayının 25’inde oluyor. Biz Noel
kutlamıyoruz ki, sadece yeni yılı kutluyoruz!”
kılıfına…
Hristiyan ve Yahudilerin hayatlarını taklit etmede
sadece yılbaşı ile kalsak yine iyi.
Şöyle küçük bir düşünme egzersizi sonucunda birçok
Hristiyan adetleri akla geliyor Müslümanların
hayatında...
Adına sözde “milli” dediğimiz
“piyango” mesela...
Tamamen Batı tandanslı...
Bir de bunun türevleri var adına “iddia” ve
“bahis” dediğimiz.
Üstüne üstlük bütün bunlar müslümanlar olarak bizlerin hakim
olduğu bir zaman diliminde her zamankinden fazla ayyuka çıkıyor
olması. Zira zamanında karşısında olunan bu tür zırvalıkların bütün
ritüellerini harfiyen yerine getiren ve adeta müptelası olan
İslamcılar var artık!
Hristiyan adetlerinin yüreği nasır tutmuş günümüz
Müslümanlarında bıraktığı tesir ise çok farklı olmakta.
Müslümanların hayat tarzına her türlü müdahaleyi yapanların
kimliğine bürünür olanlar var!
Müslümanlar olarak hepimiz şunu kendimize sormalıyız :
Bizleri yıllarca ötekileştiren insanlardan farkımız
nedir?
İddia gibi aslında bir nevi “kumar”
olan bir oyunun devlet televizyonundan reklamları
yapılıyor.
Şimdi eminim ki şu şekilde seslenecekler bana; “Türkiye,
Cumhuriyetin kuruluşundan beri hiçbir zaman İslam devleti olmadı ya
da İslam bütünlüğü içerisinde yönetilmedi. Dolayısı ile Cumhuriyet
rejiminin zemininde bu ülke yönetiliyor, neyin beklentisi
içerisindesin?”
Eyvallah, bunu samimice kabul ediyorum. Lakin “dindar
gençlik, dindar nesil” şiarı ile yola çıkmış olduğumuzu da
hatırlatmış olayım!
Bir de adı ilk önceleri “Kara Cuma” olan bir gün var.
Tamamen Batılların icadı. İlk önce “Kara Cuma” olarak
ithal ettik, baktık olmuyor “Şahane Cuma”, “Efsane Cuma”
“Şanslı Cuma” dedik, ne yaptık ettik bu Hristiyan
adetini de hayatımıza sokuverdik.
Caddelerimiz, sokaklarımız Avrupa ve
Amerika’dan veya başka bir Hristiyan ülkesinden
farksız. Her yerde çıplak kadın resimleri bir meta gibi ahlaksızca
kullanılıyor.
İslami hassasiyet hak getire. Buna ses çıkaran bir kadın derneği
de yok.
Batıya ait kavramlar olan “ateist”, “deist” kelimeleri
hayatımızın bir parçası oldu çıktı.
İtiraz edilse de doğruları yansıtmıyor denilse de İmam
yetiştireceğimiz okullarda deist kaynıyor şimdilerde...
Adlarını bu satırlarda yazmaktan haya ettiğim kısaca
LGBT denilen kesim de resmiyette yüzde 99’u Müslüman olan
bu ülkenin evlatları...
Şöyle bir düşünüyorum da Hristiyan ve
Yahudilerin yapıp da bizim yapmadığımız ne var diye,
aklıma bir şey gelmiyor.
Faiz, laiklik ve bilumum Batı’nın icadı olan her şey güya
Müslüman yaşantımızın tam göbeğinde.
Moda, israf konularına hiç girmiyorum bile...
Bir de bu Batı adetlerine “İslami” kılıfı uydurmuyor muyuz, işte
o tam bir felaket.
Adeta Peygamber Efendimizin (s.a.s) dediği
gibi; “onların inançları ve yaşayışlarını ölçü
edinmede” hiçbir sınır tanımıyoruz.
Allah sonumuzu hayreyleye...
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser