Son dönemde öyle tartışmalara, öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki
neden niçin sorularını göz ardı ederek birbirimizi yiyoruz!..
Türk milletinin milli ve manevi değerlerinin, kültürünün nasıl
yozlaştırılmaya çalıştırıldığını görmek ve tepki koymak
birilerini rahatsız ediyor…
Senaryo dışarıdan...
Aktörler içeriden...
Film çekiliyor…
Millete izlettiriliyor!..
Ve ülkede karmaşa yaratılıyor!..
Bakın Türk gençliği üzerinde oynanan oyunu anlatmaya yeterli olacak
bir misyonerlik çalışması...
Ders gibi!ii
Bu belge bundan tam 85 yıl öncesine ait…
1935 yılında Kudüs’te düzenlenmiş, adı
“Rahip Samuel Zwemer misyonerlik buluşması”
verilmiş konferanstan…
Yüzlerce kişi katılmış…
Rahip Samuel Zwemer konferansa katılanlara bakın nasıl
öğütler veriyor…
İyi okuyun…
***
Sizden Müslümanları Hristiyan yapmanızı
istemiyoruz.
Sizin asıl göreviniz Müslümanları İslam dininden
uzaklaştırmaktır.
Doğumlarından ölümlerine kadar haç takmasınlar,
kiliseye gitmesinler, vaftiz olmasınlar ama Hristiyan gibi
yaşasınlar.
Bunu çağdaşlık adı altında yapın.
Allah’ı ve Peygamber’i tanımayan bir nesil büyük
işlerle idarelerle uğraşmaz; idealsiz, dinsiz, mefkûresiz yaşarlar.
Rahatı, tembelliği parayı ve nefislerini sever; arzu ve
şehvetlerini tatmin için uğraşırlar.
Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp
durmayalım.
Başka yollar başka çareler deneyelim.
İslam memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerde
onlara, Hristiyan adetlerini, Hristiyan bayramlarını, Hristiyan
kültürünü, Hristiyan ahlakını aşılayalım.
Bir Müslüman’ın doğumundan ölümüne kadar kimliğinde
Müslüman yazabilir, fakat bir Hristiyan gibi yaşayarak cami
önündeki teneşire yatmalıdır.
Kiliseye gelmesine gerek yok varsın camiye
gitsin.
Ama bir Müslüman’ı hayatı boyunca Hristiyan gibi
yaşatmalıyız.
***
İşte rahip Samuel Zwemer bunları öğütlüyor!..
85 yıl önce söylenen “Hristiyan gibi yaşasınlar, varsın
cami önündeki teneşire yatsınlar.” sözü bugün için de
geçerli değil mi?
Milleti milli ve manevi kendi değerlerinden uzaklaştırmak
için bu ülkede oynanan oyunun senaryosu böyle yazılıyor
işte!..
Diyeceğim şu ki!..
Bir ülke de;
Sınırsız özgürlük…
Sınırsız demokrasi …
Olmaz!..
Olursa at izi it izine karışır!..
Terörist demokrasi mücadelesi veren, misyoner özgürlük
abidesi, ahlaksızlık hak olur!..
Sonrası malum...
Yüce Allah (cc), kimlik ve şahsiyetimizi korumamızı bakın
nasıl emretmiş ve buyurmuştur…
"İşte bu din, benim dosdoğru yolumdur. Artık ona uyun.
Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar, sizi parça parça edip, doğru
yoldan ayırır. İşte bunları, sakınasınız diye Allah size emreder."
(En’am,6/153)
Var mı anlamayan!..