Yıl 1991...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önünde eylem var.
Baki Avcı anons etti:
- Pendik'te yıkım var oraya intikal edelim.
Anlaşıldı!
***
Sülüntepe, arazi mafyasının cirit attığı bir yerdi. Mesleğe yeni
başlayan Ümran Avcı ile görev yapıyoruz. İşimiz bitti, tam
döneceğiz bir ses:
-Ne işin var ulan burada, canına mı susadın?
Biri şaka yapıyor sandım.
Gülerek karşılık verdim:
- Canımı alacak adam daha doğmadı.
Şaka değilmiş!
Gerçekten de canımı almak için geliyormuş.
- Ne işin var lan burada?
- İşimi yapmaya geldim.
- Dönüşün olmayacak!
Adam kararlı. Çekti silahı, kafama dayadı. Ümran'a araca binmesi
için kaş göz işareti yaptım. Şoför zehir gibi o da direksiyona
geçti.
"Kaçalım!" dediğimizi hatırlıyorum. Bölgede
Güvenilir Bahis Siteleri hüküm süren Mehmet (soyadını
hatırlayamadım) tetiği çekti. Şoförün gaza basması, benim kafamı
çevirmem ve silahtan çıkan kurşun. Omuzumu deldi geçti.
***
Kaçtık!
Canımı kurtarmıştım.
Kısa zamanda canıma kasteden adam yakalanmıştı.
Duruşma günü gelip çattığında...
Hakime derdimi anlatıyorum:
- Bu adam beni öldürmek istedi.
"Öldürmeye tam teşebbüs" yerine "adam
yaralama" suçu işlemişti Mehmet.
Hakim öyle takdir etti.
4 ay yattı ve çıktı.
***
Sonra ne oldu?
Mehmet, Sülüntepe'de iki kişi öldürdü!
Yakalandı, cezaevine gönderildi.
Suçu "adam öldürmek" oldu!
Aftan çıktı...
4 kişi daha öldürdü...
Sonra firar etti ve ben Ankara'da yaşıyorken, Mehmet'in
öldürüldüğünü çalıştığım Yeni Günaydın'da okudum.
Ben canımı kurtarmıştım. Ama Mehmet tam 6 can almıştı.
***
Mehmet'le birlikte 7 can öldürüldü.
Sebep?
Hakim'in doğru karar vermemesinden!
***
Hrant Dink'in avukatları da benim o gün yaptığımı yapıyor
bugün.
Yalvarıyorlar:
- Hakim Bey, bu bir örgüt işi.
I ıh...
Erhan Tuncel serbest.
Yasin Hayal yakında çıkacak.
Ogün Samast zaten çocuk.
Umarım, bu çocuklar da Mehmet'in yaptıklarını yapmazlar.