Hrant Dink cinayeti bildiğiniz gibi değil! Başınız dönecek
Abone olHrant Dink cinayeti soruşturmasında hazırlanan üçüncü iddianame sarstı. FETÖ'nün 'en pis' cinayeti bu olmuş. İddianamede baş döndürücü bilgiler var. Sabri Uzun'un ifadesi ise en dikkat çeken kısımlardan biri.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Bürosunca, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in, 19
Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda
üçüncü iddianame tamamlanıdı. 10 yılı aşkın süredir devam eden
soruşturmada baş döndürücü olarak tanımlanabilecek gelişmeler yer
aldı.
Ogün Samast'ın katil olarak yargılandığı Hrant Dink davasının hemen her safhasında FETÖ parmağı var. Soruşturmada dönüm noktası, 25 Aralık oldu. Dink cinayeti soruşturmasında 3 yıl görev yapan ve 2013 yılına kadar bir arpa boyu yol alamayan soruşturma savcısı Muammer Akkaş, 25 Aralık 2013'teki İstanbul merkezli soruşturma kapsamında Türkiye'yi derinden etkileyecek bir operasyona kalkıştı. Sonraki süreçte Akkaş'da FETÖ'nün üyesi çıktı. Dink cinayetine yeni savcılar atanınca düğüm çözülmeye başladı.
İkinci iddianame çözdü
Savcılık, ikinci iddianamede yer verdiği FETÖ'nün cinayete
"yol verdiği" yorumu yerine, örgütün bizatihi bu
eylemi planladığı ve izlediği kanaatine ulaşarak, bu nedenle
aralarında Fetullah Gülen, Zekeriya Öz, Celepoğlu,
jandarma personeli ve gazetecilerin de bulunduğu 51 şüpheli
hakkında iddianame hazırladı.
FETÖ'nün 25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine kalkışması sonucunda, Dink cinayeti soruşturmasında eksik ve karanlık noktalar ortaya çıktı ve Dink cinayeti sırasında görev alan ve görevi olmadığı halde olaya iştirak eden polis ve jandarma görevlileri ile soruşturmayı yapan savcı ve hakimlerin bir kısmının FETÖ şüphelisi olması ve meslekten ihraç edilmesinin, cinayetin aydınlatılmasına engel olduğu bir kez daha gözler önüne serildi
Hepsi FETÖ'cü çıktı
Hrant Dink cinayetinin üzerinden 10 yılı aşkın süre geçerken,
soruşturmayı başlatan bir kısım savcılar, mahkemelerde görevli
hakimler, müfettişler, polis ve jandarma ekipleri ile cinayete
ilişkin resmi bir görevi olmadığı halde olaya iştirak ettiği tespit
edilen şüphelilerin büyük çoğunluğunun, örgütün şifreli mesajlaşma
programı "ByLock" kullanıcısı olduğu ve yine FETÖ ile iltisaklı
oldukları gerekçesiyle meslekten ihraç edildikleri ortaya
çıktı.
FARUK SARI İTİRAFLARI
Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un ile itirafçı olmayı
kabul eden Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı'nın
ifadeleri bomba oldu. Etkin pişmanlık yasasından yararlanmak
isteyen Sarı şunları anlattı;
-"Cemaat olarak adlandırılan oluşum, dönemin istihbarat şube
müdürleri arasında yüzde 60 oranındaydı. 19 Ocak 2007'de Trabzonlu
kişiler tarafından İstanbul'da Hrant Dink adlı gazeteciye saldırı
yapılması nedeniyle istihbarat müdürü olarak görev yapmamdan ötürü
üzerimde çok baskı oluştu. Bu sebeple ciddi sorunlar yaşadım. Bu
dönemde konjonktür olarak cemaat adlı yapı devletin her kademesinde
çok etkindi. Üzerimdeki baskı ve getirebileceği sorunlar sebebiyle
cemaate İrfan Akkaya'nın da geçmişten gelen arkadaşlık bağı ile
irtibata geçtim. 2007'nin ortalarına doğru bu anlattığım
gerekçelerle sohbet adlı buluşmalara katıldım."
HRANT DİNK MESAJ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ
Sanıklardan Sabri Uzun da 10 Kasım 2016 tarihli duruşmada şunları
anlattı: ''İstihbarat dairesini ele geçirmeden hiçbir
örgütün yaşaması mümkün değil. FETÖ'nün yaşaması için daireyi ele
geçirmesi gerekiyordu. Bana göre Hrant Dink cinayeti bir kumpas
olarak işlendi. Adli bir vaka gibi bakılamaz. Verilmek istenen
mesaj için öldürüldü Hrant Dink."
GEZİ DE CEMAATİN KUMPASI
Sabri Uzun, savunmasında davanın sanıklarından Coşgun Çakar'ın
''cemaatin emniyet imamı" olarak bildiği ''Kozanlı Ömer''
lakaplı Osman Hilmi Özdil ile irtibatı olduğunu anlatarak, şunları
söyledi:
"Çakar, cemaatin emniyet istihbarattaki şurasının başındaki kişidir. Hilmi Özdil'in kayınbiraderi de vali İbrahim Özçimen'dir. (15 Temmuz darbe girişimin ardından FETÖ'den tutuklandı) Bunu müfettişlere verdiğim ifadede söyledim ancak devlet 4 yıl bulamadı. Çakar'ın kayınbiraderi de eski emniyet müdürü Ramazan Emekli'dir. Emekli, Gezi olaylarında zabıtalara çadırı yakma talimatı verdiği gerekçesiyle yargılanmaktadır. Bununla ilgili bir yetkili müdür beni çağırarak, Gezi olaylarını sordu. 'Gezi olayları bir ayaklanma değildir. Gezi, cemaatin bir kumpasıdır, beyefendiyi yanıltmayın.' dedim.''
15 TEMMUZ JANDARMADAKİ İFŞAYI
SAĞLADI
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi, Dink
cinayeti için de bir turnusol kağıdı oldu. Savcılık uzun uğraşlar
sonucunda ulaştığı jandarma personelini tek tek saptadığı sırada,
bu şüphelilerin 15 Temmuz darbe girişimine aktif yer aldığı ortaya
çıktı.
Cinayetin planlanması ve gerçekleştirilmesi aşamalarında aktif rol oynadığı sonradan tespit edilen Trabzon ve İstanbul jandarma istihbarat görevlilerinin üzerinde üst amir olarak Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun bulunduğu ortaya çıktı. FETÖ şüphelisi Celepoğlu, ''darbeye teşebbüs'' ve ''MİT tırları'' soruşturmasında şüpheli olarak yer alıyor.
FETÖ'nün "altın çocuğu"
Dink cinayetinden sonra FETÖ'nün "altın çocuğu" olarak nitelendirilen İstanbul Jandarma İstihbarat Bölücü Faaliyetler İstihbarat Tim Komutanı şüpheli Muharrem Demirkale'nin 19 Ocak'ta 15.44'te dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Metin Canbay'ı aradığı ortaya çıktı.
Canbay'ın FETÖ/PDY üyesi olması nedeniyle memuriyet görevinden ihraç edildiği ve soruşturma kapsamında halen firari olarak arandığı biliniyor.
Demirkale'nin ayrıca 19 Ocak'ta 15.44'te IQ Kültür Evi sahibi şüpheli Adem Sarıgöl'ü de aradığı tespit edildi. Şüpheli Sarıgöl'ün, olay günü ve cinayet sonrası yaklaşık 1 yıllık süreçte Muharrem Demirkale ile 93, TSK ile irtibatlı değişik birimlerle 85 telefon irtibatının bulunduğu, cinayet günü Demirkale ile görüştükten sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile irtibatlı 2 telefon görüşmesi yaptığı belirlendi.
Bazı şüphelilerin cinayetin faili Ogün Samast'ın kimliğini, nerede olduğu veya nereye gittiğini yakalanmadan 2 saat önce bildikleri, bu bilgilere FETÖ ile irtibatlı oldukları için ulaştıkları öne sürüldü.
Dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı KOM Şube Müdürü şüpheli Murat Bayrak, TEM Şube Müdürlüğünde (Samsun) gözaltına alınan Ogün Samast'a kendi cep telefonundan görüntüler izlettirdiği kamera kayıtlarından tespit edildi. Konuya ilişkin ifadesi alınan Samast, şüpheli Murat Bayrak tarafından cep telefonundan kendisine izlettirilen görüntülerin Dink cinayeti sırasında olay yerinde bulunduğu esnada çekilen istihbari görüntüler olduğu beyanında bulundu.
FOX MÜDÜRÜ ERCAN GÜN KISMI
En son yürütülen
soruşturma kapsamında tutuklanan Ercan Gün'ün, 30 Ocak 2007'de
Zaman gazetesinde halen yurt dışında kaçak olarak bulunan FETÖ'nün
medya tetikçileri Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan ve Mehmet Faruk
Mercan ile örgüt içerisinde "abi" konumunda bulunan avukat Halil
İbrahim Koca ile buluştuğu, kendisine haber olarak yayınlayacağı
görüntüler burada verilmesine rağmen, görüntülerin Samsun Jandarma
Komutanlığında çekildiği algısı yaratılması için Samsun'a
gönderildiği belirlendi. Söz konusu görüntülerde Samast'a Türk
bayrağı ve Atatürk posteri verilerek fotoğraf çektirilmesi yer
aldı.
TRAFİĞE BAKIN
Tutuklu şüpheli Ercan Gün'ün yayınladığı görüntülerin, Samsun
İl Emniyet Müdürlüğünün İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube
Müdürlüğüne network üzerinden gönderildiği, 44 saniyelik
kaydın suç tarihinde Samsun İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat
Şube Müdürlüğü yapan ve halen Çankırı İl Emniyet Müdürü
olarak görev yapan Fikri Yalman tarafından 27 Ocak 2007'de Dink
cinayetinin sanıklarından Ali Fuat Yılmazer'e gönderildiği ve bu
talebin Yılmazer tarafından yapıldığı tespit edildi. Söz konusu
görüntülerin de kapatılan Zaman gazetesine iletildiği ve burada
Ercan Gün'e verildiği, Gün'ün de söz konusu görüntüleri 1 Şubat
2007'de FOX TV'de yayınladığı ortaya çıktı.
ULUSALCI ALGISI İÇİN YAPTILAR
Bu görüntüler medyada yer alarak, FETÖ tarafından Hrant Dink
cinayetinin arkasında ''ulusalcılar''ın olduğu algısının yaratılmak
istendiği, Ergenekon operasyonlarının zemininin oluşturulduğu ve
cinayetin medya aracılığıyla oluşturulan kumpasla yerine
getirildiği gündeme geldi.
ÜÇÜNCÜ VE SON İDDİANAME
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde, cinayetin FETÖ ile bağlantısını ortaya çıkaran en kapsamlı soruşturma geçen hafta tamamlandı. Soruşturma sonucu hazırlanan üçüncü iddianamede, FETÖ elebaşı Gülen ve örgütle iltisaklı olduğu tespit edilen üyeler ile dönemin jandarma görevlileri ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 28'i tutuklu, 8'i yakalamalı 51 şüpheli yer aldı. İddianamede, soruşturma aşamasında anlatılan tüm iddiaların yanı sıra şüphelilerle ilgili tek tek eylemler sıralanarak FETÖ'nün tüm eylemleri de aktarıldı.