Hoşgörüye destek paneli
Abone olİstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Tuzla Belediyesi işbirliği ile düzenlenen "Medeniyetler ve Kültürler Arası Diyalog" konulu panel büyük ilgi gördü.
Oturum başkanlığını Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci’nin
yaptığı programa panelist olarak İstanbul Bilgi Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Karlığa ve Dr. Lütfü
Özşahin katıldı. Küreselleşen dünyada ve Avrupa Birliği sürecindeki
Türkiye’nin tarihinde varolan ‘bir arada yaşama’ ve ‘hoşgörü’
kavramlarına değinen Başkan DEMİRCİ, halklar arasında kurulması
gereken diyalog ve hoşgörünün dünya barışı için de çok önemli
olduğunu ifade etti. Niyazi Öktem konuşmasında, globalleşen dünyada
diyalogun kaçınılmaz olduğunu ve bu yüzden özelde dinlerarası
diyalog toplantılarına ehemmiyet verilmesini, ayrıca diyalog
sürecinde rasyonel ve makul bir yaklaşım biçiminin sergilenmesi
gereğinden bahsetti. Konuşmasın devamında Öktem diyalogun İslam’dan
taviz anlamını içermediğini aksine diyalog toplantılarında
Müslümanların daha kazançlı ve olumlu bir imajla yerlerini
koruduklarını belirtti. Öktem diyalog sürecinin dünya barışına
hizmet etme sürecinde önemli bir yer işgal ettiğini ayrıca iyi
incelendiği takdirde Kur’an’daki vahiy anlayışının Hıristiyan vahiy
anlayışından pek de uzak olmadığını söyledi. Bekir Karlığa
konuşmasında Kur’an ve İslam’ın diyalogdan kaçınmadığını aksine
Hıristiyan ve Yahudileri muhatap almakla diyalogu bizzat
başlattığını bundan dolayı Müslümanların diyalogdan kaçmasının
anlamsız olduğunu söyledi. Karlığa konuşmasının devamında diyalogun
medeniyetler çatışmasına değil iyi kullanıldığı takdirde
medeniyetler buluşmasına ve barış ortamına katkıda bulunacağını ve
uzun zaman diliminde diyalogun Batıda oluşan pejoratif İslam
imajının ortadan kalkmasında katkıda bulunacağını söyledi. Karlığa
diyalogun karşılıklı olarak birbirimizi anlamada ve iki din
arasında oluşacak yakınlaşmada çok önemli bir işlevi olduğunu
kaydetti. Lütfü Özşahin ise ilke olarak diyaloga karşı olmadığını,
Kur’an ve sahih sünnetin öngördüğü şekilde diyalogun sürdürülebilir
olduğunu, ancak kurumsal anlamada diyalogun Vatikan patentli bir
proje olması hasebiyle bazı tereddütleri olduğunu söyledi. Özşahin
konuşmasının devamında Batı medeniyetinin düşünsel ve sosyo-politik
bir tahlilini yaptıktan sonra, bu medeniyetin monist ve hegomonik
bir karakter taşıdığını, Kilisenin diyalogu halen bir misyon
faaliyeti olarak görmesi, İslam’da da vahiy ve Tanrı kavramının
bilinebileceğini ima etmesine rağmen son kurtuluşun (final
salvation)İsa’nın Tanrı olarak kabul edilmesi ile gerçekleşeceği
şeklindeki yaklaşımlarının diyaloga gölge düşürdüğünü söyledi.
Özşahin diyalogun eşit şartlar altında olması gerektiğini
söyleyerek, Batının İslam’ı aslında çok iyi bildiği kaydetti.
Katılımın yüksek olduğu program soru cevap kısmıyla da karşılıklı
fikir alışverişin yaşandığı güzel bir atmosfer içerisinde
tamamlandı.