Hollywood yıldızı Robert De Niro'dan İstanbul'a övgü dolu sözler
Abone olHOLYWOOD'un ikonlarından Robert De Niro, ortağı olduğu Nobu Restaurant’ın The Ritz-Carlton dahilindeki şubesinin tanıtımı için dün İstanbul’a geldi ve ayağının tozuyla düzenlenen basın toplantısına katıldı. Yıldız isimden İstanbul'a övgü dolu sözler geldi.
Robert De Niro’nun İstanbul’u ziyaretinin nedeni ‘sinemasal’
değil ‘mutfaksal’. Mesele yemekti, mutfaktı ama ‘Baba’dan ‘Taksi
Şoförü’ne ‘Bir Zamanlar Amerika’da’ya, ‘Kızgın Boğa’ya
‘GoodFellas’tan ‘Heat’e birçok klasikte yer almış bir büyük
efsaneyi dünya gözüyle görmek için basın buluşmasının yolunu
tuttum. Toplantıya De Niro’yla birlikte işletmeci Nobu CEO’su
Fumihiro Tahara, şef Nobu Matsuhisa, Nobu Türkiye ortağı Süzer
Holding’in temsilcisi Baran Süzer ve yapımcı Meir Teper katıldı.
Her bir katılımcının kısa konuşmalarının ardından soru-cevap
bölümüne geçildi.
Hürriyet'in haberine göre; Naçizane ilk olarak topa ben girdim ve De Niro’ya yemekle ilgili en sevdiği filmi sordum. De Niro Yemek yemeği çok sevdiğini, bazen hiç umulmadık yerlerde çok lezzetli mönülere rastladığını belirtti.
Ve ekledi: “Yemekle ilgili en sevdiğim Film, aranızda hatırlayanlar var mıdır bilemem ama ‘Le Grand Bouffe’dur.” Ben de bizde ‘Büyük Tıkınma’ olarak bilinen Marco Ferreri’nin 1973 yapımı klasiğini hatırlayan biri olarak el kaldırdım! Sonrasında ağırlıklı olarak kendisine Türk sinemasıyla ilgili sorular yöneltildi. Son dönemlerde pek film izlemediğini, dolayısıyla Türk filmlerini de seyretmediğini söyledi. Ama arka arkaya benzer türde sorular gelince “Keşke gelmeden önce Türk filmlerini izleseydim. Bu durum için özür dilerim” dedi.
İstanbul'a övgü dolu sözler
İstanbul’la ilgili de bol bol övgülerde bulunan ikonik aktör “Çok ilginç bir kent, iki kıtayı birbirine bağlıyor. 20 yıl önce gelmiştim. Hatırlıyorum, taksiye binmiştim, git git bitmiyordu, şimdi uçaktan baktım, daha da büyümüş. Adını hatırlayamadığım bir sahil lokantasında çok güzel yemekler yemiştim. Sokak aralarında da çok leziz şeyler tattığımı hatırlıyorum. Bir de Kapalıçarşı’dan çok etkilenmiştim” ifadesini kullandı.
“İstanbul’da film çekmeyi düşünür müsünüz?” türü sorulara ise “Tabii ki düşünürüm. New York için ‘Burada milyonlarca insan ve film çekilecek milyonlarca öykü var’ derler. İstanbul için de aynı şey geçerli ama tabii ki önce iyi bir senaryo olacak” cevabını verdi. Ve sürekli “Önce senaryo” vurgusunu yaptı. İyi ki De Niro’yu gördük, aynı mekânda bulunduk... Bence basın toplantısının en zevkli yeri ise “Neden Instagram’da yoksunuz?” sorusuna karşılık “Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Kendimi böyle bir saçmalığın içine sokar mıyım?” dedikten sonra “Peki ya Twitter?” sorusuna da “Ne Twitter’da ne de Instagram’da varım” yanıtını verdi.