Kıyamet provası yapılan, üzerine yeni planların kurgulandığı,
her türlü savaş uçağının ve yeni nesil silahların kullanıldığı,
gerçek insanların gerçek bombalarla öldürüldüğü koca bir film
platosunu andıran, Hollywood yapımı aksiyon ve savaş filmlerinin
gerçeğe dönüştüğü Suriye ve etrafı daha da karışacak gibi.
30 km kare büyüklüğünde, Halep'in kuzey doğusunda, Halep'in bir
şehri olan El Bab'ı kim alacak? Türkiye desteğindeki ÖSO
mu, PYD mi, rejim mi, koalisyon mu?
Koalisyon ve Türkiye arasındaki pazarlık devam ediyor.
DAEŞ, uzaktan yönetilen yeni nesil terör örgütü. Bugüne kadar
savaşmayan DAEŞ, El Bab'da tüm gücünü ortaya koyarak başka
bölgelerde vermediği karşılığı verecek. El Bab'ı kaybetmeme adına
savaşıp direnecek. Püskürtme planları yaptığı biliniyor. Bütün ağır
silah ve savaşçılarını Bab'a çekti.
Arapça’da "kapı" anlamına gelen El Bab, örgütün
alandaki merkezi ve kontrolündeki en büyük kent. Bu kent, kıyamet
savaşının yapılacağı ve rivayet edilen Dabık’a çok uzak mesafede
olmayan bir şehir.
İslama karşı islam anlayışı.
A'mak ve Dabık, Suriye'de Halep yakınlarında iki yerin
adıdır.
Güney sınırlarımıza yakın bir mesafede olan Dabık, her ne kadar
stratejik açıdan önemi olmayan bir yer gibi görünse de, DAEŞ’in
yaptığı propagandaların en başında geliyor. Nasıl mı? Peygamber
Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) bir hadisi şerifinde, "Rumlar,
A'mak ve Dabık nam mahallere inmedikçe kıyamet kopmaz’’
diyor.
Şu sıralar DAEŞ'in yaptığı diğer bi propaganda; "Rum
ordusu bize Haram Aylarda saldırdı".
Hicri takvime göre, Türkiye’nin Suriye’ye girdiği tarih,
"Haram Aylar" olarak nitelendirilen ve savaşılması
kesinlikle günah olan bu aylara denk geliyor. İşte bunu militanları
üzerinde propaganda malzemesi olarak kullanan DAEŞ, haram aylarda
başlayan bu savaşın askerlerini "RUM Ordusu" olarak nitelendiriyor.
Ancak örgüt, haram aylarda yaptığı bombalı saldırılardan hiç
bahsetmiyor.
Bizim askerimizi hangi sebeple Rum Ordusu diye tanımlıyorlar?
Bunu da Bakara Suresi 217. Ayet ile açıklıyorlar; "Sana haram
ayında savaşmaktan soruyorlar. De ki: "Onda savaş, büyük bir
günahtır. Fakat Allah yoluna engel olmak, Allah'a ve Mescid-i
Haram'a karşı nankörlük etmek, halkını ondan (Mekke'den) sürüp
çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır. Fitne (baskı
yapmak, adam) öldürmekten daha büyük(bir günah)tır". Onlar
yapabilseler sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya
devam ederler. Sizden kim dininden döner ve kafir olarak ölürse,
işte onların bütün yaptıkları dünyada da, ahirette de boşa
çıkmıştır ve onlar, ateş halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
Türkiye'nin, Suriyede sadece barışı sağlamak istediği için
yardım amaçlı Suriyede olduğundan bahsetmiyorlar.
Türk Devleti şunu çok iyi biliyor, Türkiye'nin Suriye'de ki bir
kürt koridorunu yıkması bir iki haftasını alır. Türk milletinin ve
Devletinin tek istediği ağlayan müslüman çocukların yüzlerinin
gülmesi bunun yanı sıra ülkemize sınırdan sızan hain terör
eylemlerinin sıfıra indirilmesi.
Suriye'de uzun metrajlı sahnelenen, yerli aktörlerin
kullanıldığı batı yapımı film er ya da geç
bitirilecektir.
Şimdiden 600 bin insan katledilerek bölgede savaşa kurban
verildi. Bu sayı her geçen gün artmakta.
Bu filmi yöneten ve evlerinde canlı yayın da izleyen BM güvenlik
konseyi daimi temsilcileri, çıkarları uğruna gözünü kırpmadan
milyonların ölmesini gönül rahatlığıyla izlemeleri, onların ne
denli dünyayı 5'den küçük gördüklerinin kanıtıdır.