Hizbullah televizyon kuruyor!
Abone olLiderleri Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesinden sonra sessizliğe gömülen Hizbullah gerçekten bitti mi?
Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesiyle kabuğuna çekilen örgüt, daha sonra yasal dernek ve vakıflarla tekrar ortaya çıktı. Bugün yüzbinlerce kişiye ulaşıyor, kendi gazetesi ve haber ajansı var. Şimdi ise televizyon kuracakları iddiası gündemde.
NTV'de Ruşen Çakır'ın sunduğu Yazı İşleri'nde bugün özel bir "Hizbullah" dosyasına yer verildi.
Programın konuğu Özgün Duruş dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Hizbullah'ı Ruşen Çakır'la değerlendirdi.
Taraf Gazetesi'nin kuruluşunda yer alan, ardından Sabah Gazetesi özel haber biriminde çalışan Nevzat Çiçek, Suriye, Kazakistan, Pakistan, İran, Irak ve Doğu-Güneydoğu Anadolu'da uzun süre İslami Cemaatler ve tarikatları izledi. Çalışmalarını Kürt Sorunu, PKK, Yakın Siyasi Tarih, Nakşibendilik, Kürt Medreseleri, Ergenekon Soruşturması ve askeri darbeler üzerine yoğunlaştırdı.
Nevzat Çiçek, şunları söyledi:
HİZBULLAH HAKKINDA ÇALIŞMAK KOLAY DEĞİL
Hizbullah üzerine çalışmak kolay değil, kamuoyundaki algı nedeniyle değil en başta. Kaynak noktasındaki ilişkiler üzerinde en ufak bir kelime bile yanlış anlaşılmaya müsaitse, bu size ters olarak dönebiliyor. Ciddi bir baskı oluşuyor. Bu konuyla ilgili bir şey yazdığınızda, sürekli en iyi arşivlerden biri oluyor. İyi de yazsanız, kötü de yazsanız sürekli karşınıza çıkıyor. Hizbullah meselesinde yoğun çalışıyorsanız, bazı konularda size bir ünlem işareti de konuluyor.
Bundan 10 yıl önce Hizbullah'tan kimseyle görüşemezdiniz, ciddi anlamda bir kapalı kutuydu. Bir kaynağa ulaşmak için araya belki 10 kişi koyuyordunuz, ilk görüştüğünüz kişinin asıl kaynak olduğunu ise sonra öğreniyordunuz. Yayınlarına baktığınızda 2000 yılından sonra cemaatten çıktı, Hizbullah açık açık kullanılmaya başlandı. Bu tahliyelerle birlikte internet sitelerine baktığınızda açık açık 'Hizbullahiler serbest bırakıldı' manşetleri atıldı.
HİZBULLAH'IN SOSYAL TABANI VAR
Nevzat Çiçek: Hizbullah'ın bir sosyal tabanı var, geçmişten bugüne taban çözülmedi tam tersi artış gösterdi. Şöyle bir tablo var karşımızda:
Birincisi Hizbullah'ın bu dönemle ilgili şu ana kadar bir özeleştirisi yok. Bütün İslami grupların ve kamuoyunun beklediği bir özeleştiri yok. Konuştukları şey şu, o dönem konjoktürel olarak bu gerekliydi ve biz bunları yaptık. Dolayısıyla bu sorgulanmıyor. PKK da bile sorgulamalar var ama Hizbullah'da bu sorgulamalar yok.
İkincisi Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesinden sonra lider kadrodan birçoğunun cezaevine girmesi ve ardından Rahşan affıyla birlikte dışarı çıkmalarıyla birlikte örgüt yeniden dizayn edildi. Sivil yapılar üzerinden tekrar güçlenince, bu sefer şu başladı, biz istediğimiz insanlara ulaşabiliyoruz. Hatta Silvan'da bir Hizbullah sempatizanı şöyle demişti: Biz geçmiş dönemde eylem yaptığımız kardeşlerimizi tanımıyorduk. Şimdi ise onbinlerle veya yüzbinlerle ifade edilen insanları meydanlara topluyoruz. Ve herkesi tanımaya başladık. Bu aynı zamanda ciddi anlamda bir sivilleşme getirdi, daha önce Hizbullahçı mı değil mi diye korktuğunuz insan farklı bir yerde, bir yardım derneğinde, bir sosyal dernekte...
SİLAHLARI GÖMDÜLER AMA...
Ruşen Çakır: Bu kişiler cezaevinden çıktılar ancak cezaevindeyken örgüt üzerinde epey etkiliydiler. Ama çıkmaları durumu daha da değiştiriyor. Eskiden cezaevindeyken avukatlar veya pusulalar aracılığıyla yapılan yönetime bizzat kendileri dahil oluyor. Sen ne düşünüyorsun örgütün geleceğiyle ilgili, silahı bıraktıklarını asla dile getirmediler?
Nevzat Çiçek: Silahı gömdük dediler, 2000 yılından bu yana bir silahlı eylemleri yok.
Ruşen Çakır: Ama gömülmüş silahlar tekrar kazılıp ortaya çıkarılabilir.
Nevzat Çiçek: Temel sıkıntı zaten bu... Sorgulanan da bu... Bu sivilleşme üzerinde silahın tahakkümü olacak mı olmayacak mı? Ben şunu düşünüyorum, konjoktürel olarak bu olmayacak. Sebep olarak şunu söyleyebilirim, çünkü o dönem Hizbullah'ın model aldığı bir Lübnan Hizbullah'ı ve Filistin'deki Hamas vardı. Hizbullah nasıl sivilleşti? Yardım dernekleri, hukuk dernekleri kurdu. Böylece bölge halkıyla daha çok ilgilenmeye başladı, tabanını genişleştti. Bu anlamda bütün provokasyonlara rağmen silah kullanmadı. 2000'li yıllarda Hizbullah'a yakın olan bürolara molotofkokteyli atıldı, buna rağmen silah kullanmadılar. Çünkü şunu görüyorlar, bölgede şiddetin artık karşılığı yok.
TELEVİZYONLARI DA OLACAK
Ruşen Çakır: Şimdi çıkan kişilerden bazıları sivilleşmeyi rahatsız edici bulabilir, bu kadarı da fazla diyebilir. Geçmişi tekrar diriltmek isteyebilir...
Nevzat Çiçek: Benim aldığım izlenim şu, siz de iyi biliyorsunuz Hizbullah bir şura ile yönetiliyor. Şura kararları olmadan ne sivilleşme olabilirdi ne de başka bir adım atılabilirdi. Dolayısıyla böyle bir istek olunca, özellikle bu son dönemde üniversite gençlerle eski kadro arasında bir kopuş olabilir mi, herkes bunu bekledi. Eski kadro silahı tekrar kullandırtabilir mi? 10 yıldır görünen şey sivilleşme olgusunun çok ağır bastığı... Burada bir özeleştiri tabi ki olabilir.. Yani bir provokasyon olursa... Örneğin herhangi birine bir şey olursa, ciddi anlamda güçle karşılık verirler mi vermezler mi? Eskiden durum buydu. Benim izlenimim, ciddi anlamda bunun Hizbullah tarafından benimsendiği...
Meydana inmemesi için Hizbullah'a bir set çekilirse tekrar eski arayışlar başlayabilir. Şu an ortaya çıkan şeye baktığımızda Hizbullah üç beş kişinin kurduğu bir örgütten çıkıp bugün artık gazetesi ve haber ajansı olan bir yapıya büründü. Yakında televizyonu açılacak. Dergisi var, ciddi bir sosyal tabanı var. Hizbullah'ın ana gövdesinden kopmuş ve yabancıların operasyonel olarak kullanabilecekleri küçük gruplar olabilir, bu mümkün. Hizbullah'ın yapısı ise böyle bir şeye izin vermiyor.