Hizbullah tahliyelerinde büyük ihmal!
Abone olDiyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2 ay önce Yargıtay'a bir yazı yazarak Hizbullah davasının önemini hatırlattığı ortaya çıktı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2 ay önce
Yargıtay'a bir yazı yazarak Hizbullah davasının önemini
hatırlattığı ortaya çıktı.
Başsavcılık, davaya bakan Diyarbakır 6. Ağır Ceza'ya verdiği
müebbet hapis cezasının temyize gönderildiğine dikkat çekti. Bu
sebeple 1 Ocak'ta yürürlüğe girecek Ceza Muhake-mesi Kanunu'nun
102. maddesindeki değişiklik sebebiyle sanıkların serbest
kalabileceğini vurguladı. Temyiz incelemesinin ivedilikle
sonuçlandırılmasını istedi.
Tutukluluk süresini belirleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK)
102. maddesinin yürürlüğe girmesiyle tahliye edildikten sonra imza
atmadıkları belirlenen 12 kişi hakkında tutuklama kararı verildi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12
Ocak'ta gönderdiği yazı üzerine, bu kişilerin saklanacakları ve
kaçacakları şüphesi duyulduğu gerekçesiyle aynı gün geç saatlerde
söz konusu kararı verdi. Yargıtay'ın kararı üzerine polis,
Diyarbakır ve Batman'da eşzamanlı operasyon düzenledi.
Hizbullah ve PKK davası sanıklarının ikametlerinde arama yapıldı
ancak sanıklardan hiçbiri bulunamadı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin
3 Ocak'ta tahliyelerine karar verdiği ve aralarında Hizbullah
davası sanıkları Edip Gümüş, Cemal Tutar, Fuat Balcı, Abdulkerim
Kaya, Mustafa İpek ve Şeyhmus Kinay'ın da bulunduğu 9 kişi ile 3
PKK'lının imza atmadıkları belirlenmişti.
Tutuklama kararını Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkan Vekili Ekrem
Ertuğrul dün açıkladı. Ertuğrul, Diyarbakır Başsavcılığı'nın
tahliye edilen bazı sanıkların adli kontrol tedbirine uymadıklarını
bildirmesi üzerine adli kontrol kararına uymayan sanıklar hakkında
acilen karar verilmesi görüşüne vardıklarını bildirdi. Aynı gün geç
saatlerde toplanarak adli kontrole uymayan tüm sanıklar hakkında,
saklanma ve kaçma şüphesi doğduğunu ve tutuklama kararı
verdiklerini anlattı.
Öte yandan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 2 ay
önce Yargıtay'ı Hizbullah davası hakkında uyardığı ortaya
çıktı. Sanıkların serbest kalabileceğini vurgulayan
savcılık, temyiz incelemesinin ivedilikle sonuçlandırılmasını
istedi. Yargıtay, Hizbullah davası hakkındaki temyiz incelemesini
26 Ocak'ta yapacak.
Polis, 'yerlerinde yoklar' bilgisini 8 Ocak'ta
iletti
Hizbullah davasının sanıkları, tahliye edildikten sonra kayıplara
karıştı. Adli kontrol şartıyla tahliye olan sanıkların her gün
bulundukları yerdeki jandarma ya da polis karakoluna gidip imza
vermeleri gerekiyordu. Adli kontrol olarak bilinen 'Denetimli
Serbestlik Şube Müdürlüğü' savcılara bağlı olarak çalışıyor. Yasaya
göre, kişiler karakola gidip imza atmadıkları zaman karakol durumu
Denetimli Serbestlik Bürosu'na bildiriyor.
Sanıklar 3 Ocak'ta cezaevinden tahliye oldu. Alınan bilgilere göre,
4 Ocak günü kimse imzaya gitmeyince karakol durumu 'Denetimli
Serbestlik Şube Müdürlüğü'ne bildirdi. Ekipler, sanıkların
adreslerine giderek kontrol etti. Kimse bulunamadı. Aynı durum 5 ve
6 Ocak'ta da devam etti. Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü, 7
Ocak'ta durum polise bildirilerek, söz konusu şahısların
bulunmasını istedi. Şahısların adreslerine giden polis ekipleri,
kimseyi bulamadı. Bu durumu 8 Ocak'ta tutanakla savcılığa iletti.
Tahliyeler Yargıtay tarafından yapıldığı için, Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıkların imza atmadığını Yargıtay'a
bildirdi. Yargıtay 9. Dairesi önceki gün, sanıklar hakkında
tutuklama kararı verdi.
Öte yandan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın,
tahliye edilen 9 Hizbullahçı'nın firar edebileceğini duyurduğu
ortaya çıktı. Gizli notun tahliyeden iki gün sonra 81 il emniyet
müdürlüğüne ulaştığı öğrenildi.
Cahit Özkan (Hukukçular Derneği Başkanı):Hukuk
açısından kaos bu olsa gerektirSanıkların imza atmaya
gelmeyecekleri kuvvetle muhtemeldi. Sorun zamanında yargılamayı
sonlandıramayan yargıdan kaynaklanıyor. CMK'nın 102. maddesindeki
tutukluluk süresini 20 yıl uzatsak dahi söz konusu problemler yine
yaşanırdı. Çünkü yargı üzerine düşen görevi yapmıyor. Bu sanıklara
belki ev hapsi uygulanabilirdi. Emniyet takibini daha kolay
yapabilirdi. Yargı işini savsaklamaya devam ettiği sürece ileride
daha vahim şeyler duyacağız. Ceza hukuku açısından kaos bu olsa
gerektir.
Abdüssamet Kaya (Ülfet Hukukçular Derneği
Başkanı):Olacakların öngörülmesi gerekirdiYargıtay'ın
pasif davrandığını düşünüyorum. Tahliye olduktan sonra da
tutuklamalarla ilgili yurtdışına çıkış yasağı getirdi ama bu
insanların ilk fırsatta kaçacağını da tahmin etmesi gerekir. Bence
bunu öngörmesi gerekirdi. Burada artık bir nevi kasıtlı durum,
öngörülebilecek bir şeyi gündeme almayarak belki farklı düşünceler
olduğu kanaatinden de şüpheler doğuyor. İstediği dosyayı fotokopi
üzerinde bile birleştirebiliyorsunuz, tahliye kararı veriyorsunuz.
Ama çok ağır bilinen dosyaları gündeme almayarak incelemiyorsunuz.
Bu da insanlarda ciddi manada şüphe uyandırıyor.
Doç. Dr. Caner Yenidünya (Marmara Üniv. Hukuk Fakültesi
Dekan Yrd.):Farklı yöntemler denenebilirdi
Şu anda gelinen noktada, sanıklara ne yapılacağı konusunda kanunda boşluk var. Çünkü adli kontrol tedbirlerine uyulmaması halinde sanığın tutuklanacağı kanunda yazıyor, ancak sanık 10 yıllık tutukluluk süresini doldurmuşsa ne olacağı belirsiz. 'Koruma tedbirlerine uymazlarsa süre baştan başlar' gibi bir yorum da hakkaniyetli olmaz. Tutukluluk yahut tahliye kaçınılmaz iki yol değil, farklı adli kontrol yöntemleri de uygulanabilir. Örneğin elektronik kelepçeyle sanığın takip edilmesi yöntemi henüz mevzuatımızda yok, böyle durumlarda uygulanabilecek çok uygun bir adli koruma tedbiridir bu.
Halil Doğan (Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı): Hakim ve savcı açığı giderilmeli
Bu durumlara düşülmemesi için acilen hakim-savcı açığı
giderilmeli, istinaf mahkemeleri hızla kurulmalı, Yargıtay'ın
birikmiş yükünü azaltmak için yeni tetkik hakimleri ve üyelerle
daireler kurulmalıdır.