Hizbullah Suudi Arabistan'a resti çekti!
Abone olHizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, Yemen'e yönelik askeri operasyonlara tepki göstererek, Suudi Arabistan'ı sert bir dille eleştirdi.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, tüm dünyanın
ve Müslüman ülkelerinin Yemen'de Husilere yönelik saldırılar
düzenleyen Suudi Arabistan'a "dur" demesi gerektiğini
belirtti.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, Yemen halkı ile dayanışma
toplantısında konuşma yapan Nasrallah, "Amerika ve Suudi
Arabistan'ın ortaklaşa gerçekleştirdiği Yemen saldırısını
kınıyoruz. Her durumda ve herkese rağmen Yemen halkının
arkasındayız. Buna hiç kimse engel olamaz" dedi.
Suudi Arabistan'ın Yemen'de Husilere karşı yürüttüğü operasyonla
ilgili, "Dediklerine göre, hayır ülkesi olan Suud Yemen'e savaş
açıyor. Washington Büyükelçisi, ta Amerika'dan savaş ilan ediyor.
Bunlar mı hayır ülkesi? Suud uçakları orayı bombalıyor.
Müslümanların ve Arapların, terör ve tekfirci düşünceyi yayan Suud
rejimine 'Dur yeter' deme zamanı gelmiştir" diyen Nasrallah, Suriye
rejimine de bu düşünceye "boyun eğmediği" için teşekkür etti.
Nasrallah, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2 gün önce aldığı Husilere silah ambargosu kararı için, "Ayrıntılarına girmeye, üzerinde konuşmaya gerek yok. BMGK, her zaman olduğu gibi kurbanları görmezden geliyor. Tıpkı Lübnan'da, Filistin'de, Gazze'de yaptıkları gibi" ifadesini kullandı.
Yemen'de sadece savaşçılara değil, 24 milyon Yemenliye ambargo
uygulandığını iddia eden Nasrallah, "Tıpkı İsrail'in, Gazze'ye
yaptığı gibi siviller aç, susuz, ilaçsız, çaresiz bırakılıyor. Hem
de tamamen İsrail'in de kullandığı gerekçelerle. Yemen'de sivil
halk, resmi kurumlar, ordu hedef alınıyor. Zerre kadar aklı olan
kimse bunun Hadi'nin geri getirilmesi için olduğunu söyleyemez"
dedi.
Pakistan parlamentosunun koalisyona katılmama kararı nedeniyle
Pakistan hükümeti ve halkına teşekkür eden Nasrallah, şunları
söyledi:
"Öyle görünüyor ki Suud operasyonlara hazır değil. Pakistan ve
Mısır'a baskı yaparak zaman kazanmaya çalışıyor. Siyasi çözüm
isteyen seslere kulak vermiyor. İnsanlar savaşın durması ve siyasi
çözüm bulunmasını istiyor. Pakistan ve Mısırlı kardeşlerim,
geçmişte Peygamberimizin kabrinin Suud tarafından yıkılmasına nasıl
engel oldularsa bugün de Müslüman Yemen'in yıkılmasına engel
olun."
"OPERASYON TAM BİR FİYASKO"
Suud'un, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'yi geri getirme
hedefini gerçekleştiremeyerek "başarısız" olduğunu savunan
Nasrallah, şunları kaydetti:
"Amaç Hadi'yi geri getirmekse başarısız oldular. Hadi, ne Aden'e ne
de Sana'ya dönemedi. Bu savaştan önce uzlaşı ile dönmesi mümkündü.
Ama artık mümkün görünmüyor. Bunu ben değil, Yemenliler söylüyor.
Suud da bunu yavaş yavaş anlayacak. Bu operasyon, hedef ve sonuç
açısından bakılınca büyük bir fiyasko. Yemen halkının, ellerini
kaldırıp teslim olacağını zannettiler. Suudi Arabistan, Yemen
halkına önleyici bir darbe vurmak istedi. Böylece potansiyel olanı
var ettiler. Olmayan bir tehdit var olan bir tehdide dönüştü. Suudi
Arabistan, 'Yemenli kabileler güce saygı duyarlar' diye
düşünüyordun. Yanıldın. Yemen halkı intikamcıdır. Sen, çoluk çocuk
katlettiğin zaman bunu unutacaklarını mı zannediyorsun?"
Yemen'deki krizin, "Arap-İran savaşı" olarak değerlendirilmesine
karşı çıkan Nasrallah, "Dediler ki bu Arapların savaşı. 'Biz
Arabız, siz Arap değilsiniz' dediler. Arap halkları, Suudi
Arabistan'ı, Yemen saldırısı için yetkili mi kıldı? Kime karşı,
gerçek Araplara karşı mı? Yemenlilerin dillerine, kıyafetlerine,
kültürlerine, hamasetlerine, cömertliklerine bakın. Eğer Yemen Arap
değilse gerçek Arap kimdir? Yemenlilerin, Arap ve Müslüman
olduklarını ispat için hiçbir delile ihtiyacı yoktur"
değerlendirmesinde bulundu.
Mekke ve Medine'nin, "Yemen tehdidine" karşı korunması için, bazı
müslüman ülkelerden ve Suud'dan cihat çağrıları yapıldığını öne
süren
Nasrallah, şunları kaydetti: "Peki bu kutsal iki beldeyi
Ensarullah mı tehdit ediyor? Yemenliler, kutsal mekanlara,
peygamberimize olan sevgileriyle meşhurdur. Buralara bir tehdit
olduğu doğrudur. Bu tehdit öncelikle DAEŞ'ten gelmektedir. 'Gerçek
tevhide aykırı olarak insanların, Kabe'nin etrafında toplanıp
taşlara taptıklarını' iddia eden onlardır. Suud Kralı,1926'da
Hicaz'ı işgal ettiğinde Vahhabi takipçileri, bütün tarihi eserleri
ortadan kaldırıp, imha ettiler. Peygamber efendimizin kabrinin
yıkılmasını istediler. Peygamberimizin kabrini yıkmadan önce
sahabelerin, Peygamber eşlerinin kabirlerini, evlerini imha
ettiler. Peygamberimizin mezarı kalmıştı. O zaman tüm İslam ümmeti
ayağa kalktı. Hem Şii hem Sünni alimler Peygamberimizin mezarının
yıkılmasını beraberce engellediler. Benim yalan söylediğimi iddia
edenler tarih kitaplarına bakabilirler."
"SUUD İLE DAEŞ AYNI ZİHNİYETTE"
Suud ile DAEŞ'in "aynı zihniyete" sahip olduğunu iddia eden
Nasrallah, "Irak'taki kültürel mirası yok eden zihniyetle
Peygamberimizin kabrini yok etmek isteyen zihniyet aynıdır. Biri
diğerinin öğrencisidir. Bu fetvalar kime ait? Kim bu düşünceyi
yayıyor, destekliyor, okullarında okutuyor? Suud yapıyor. Dünyadaki
tekfirci şiddetin baş destekçisi Suud rejimidir" dedi.
"SUUD'UN MASKESİ BAHREYN'DE DÜŞTÜ"
İran'ın, Suudi Arabistan'la diyalogdan yana tavır izlediğini
söyleyen Nasrallah, konuşmasına şöyle devam etti: "Suud'un
maskesi Bahreyn'de düştü. Vifak Hareketi lideri ve yüzlerce hareket
üyesi hapiste. Fakat Bahreynliler, şiddete başvurmadan siyasi çözüm
arayışını ısrarla sürdürüyor. İran'ın, Bahreynlilere yardım etmesi
meselesine gelince; İran yıllardır, her konuda Suud'un sürekli
reddetmesine rağmen diyalog yollarını araştırdı. İran Suud'la
görüşmek istiyor. Fakat Suud bu çağrılara kulaklarını
kapatıyor."
Yemen konusundaki tavrı nedeniyle Lübnan'daki eleştirilere cevap olarak ise Nasrallah, şunları söyledi: "Hizbullah olarak kimseyi bağlayıcı bir şey söylemiyoruz. İslam ümmetinin bir parçası olarak kendi tavrımızı aldık ve tüm açıklığımızla sesimizi yükselttik. Kimse tehditleriyle bizi susturabileceğini zannetmesin. Lübnanlılara nasihatim şu; bu operasyonun başarılı olma ihtimali yok. İyi düşünün ve siyasi söylemlerinizi, taktiklerinizi ona göre yapın. Suriye konusunda anlaşmazlığa düşmüştük. Sonunda biz haklı çıktık. Esed 2 aya düşer demenizin üzerinden 4 yıl geçti. Bu konuda da aynı hataya düşmeyin. Suriye krizini nasıl Lüban'a taşımak istemediysek Yemen krizini de Lübnan'a taşımak istemeyiz."