Hisarcıklıoğlu'ndan cari açık uyarısı
Abone olTOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, cari açığın hızla büyümesi ve bu açığın giderek büyük bölümünün kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse edilmesine dikkat çekti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, cari açığın hızla büyümesi ve bu açığın giderek
daha büyük bölümünün kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse
ediliyor olmasının, halen ekonomideki en önemli risk unsuru
olduğunu bildirdi. Hisarcıklıoğlu, ''şikayet etmek teşhis, temenni
etmek ise tedavi değildir. Sadece riski gören tedbir alabilir,
riski görebilmek içinse önce değişimi anlamak gerekir'' dedi.
Hisarcıklıoğlu, TOBB'un aylık yayın organı ''Ekonomik Forum
Dergisi''nde yer alan başyazısında, 'kamunun verimsiz ve israfçı
yapısından' dolayı indirilemeyen girdi maliyetleri karşısında,
sanayininin rekabet edebilmek için daha çok ithal girdi
kullanmasının da, ithalattaki artışı körüklediğini ifade etti.
Günümüz dünyasında, cari açığa karşı uygulanabilecek ekonomi
politikalarının çok fazla olmadığına işaret eden Hisarcıklıoğlu,
şöyle dedi: ''Günümüz dünyasında, cari açığa karşı uygulanabilecek
ekonomi politikaları çok fazla değildir. Gümrük birliği ve Dünya
Ticaret Örgütü kararları dolayısıyla ithalatın kısıtlanması veya
ihracatın doğrudan teşviki (anti-dampinge sebep olacağından) kolay
değildir. Üstelik karşı tarafın kendi ithalatına aynı uygumaları
yapmasıyla daha büyük kayıplar bile söz konusu olabilir. Milli
paranın değerinin düşürülmesi de kısa vadede ülkenin rekabet gücünü
düşürdüğü ve mali yapıyı kötüleştirdiği için devamlı uygulanabilir
bir seçenek olmaktan çıkmıştır.'' Cari açık tartışmasında bir diğer
önemli hususun da, 'ithalatın ne ölçüde reel kurun düzeyi ve
büyümeden etkilendiği' konusu olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu,
''eğer büyüme daha etkili ise büyüme artarken kur düzeltmesi
yeterli olmayabilir. Ya da ancak yüksek bir kur artışı büyümenin
etkisini telafi edebilir'' dedi. Ancak kurdaki aşırı artışın
enflasyonu olumsuz etkileyeceğini ve faizleri yükselteceğini
belirten Hisarcıklıoğlu, bunun da sadece ithalatı değil, büyümeyi
de düşüreceğini, böylece ithalat üzerinde çifte negatifin ortaya
çıkacağını, bunun da cari işlemler açığını düşüreceğini kaydetti.
''ÜLKE EKONOMİSİ DARBE YEMİŞ OLUR'' Ancak bütün bunların yapılması
halinde ise ülke ekonomisinin de vahim bir darbe yemiş olacağına
dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, bundan dolayı cari açığı düşürebilmek
için büyümeden feragat etmeden sadece kur düzelmesinden fazla medet
ummanın doğru gözükmediğini söyledi. Türkiye'de cari açığın
oluşmasında en büyük etkenin ekonominin büyümesi olduğunu, bunun da
sürdürülebilir olması şartı ile aslında olumlu bir gelişmeyi ifade
ettiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: ''Kısa vadede
belirleyici olan, ekonomi yönetiminin politika tutarlığıdır. Bu
kapsamda uzun vadeli taahhütleri içeren üç yıllık yeni ekonomi
programına paralel, IMF ile yeni bir stand-by'a gidilmesi önem
kazanmaktadır. Yapısal reformların tamamlanmasıyla daha sağlak
temelleri olan bir ekenomik yapının kurulması ve içeredeki dengenin
sağlamlaşması mümkün olacaktır. Mali disiplinin tavizsiz
sürdürülmesi ve yüksek bir faiz dışı bütçe fazlasının verilmesi de
bu politikanın ayrılmaz bir parçasıdır. Uzun vadeli bakıldığında
ise finanse edilebildiği sürece cari acığın sorun yaratmadan
sürebildiği görülmektedir.'' ''ŞİKAYET ETMEK TEŞHİS DEĞLİDİR''
Hisarcıklıoğlu, Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyetleri gibi
gelişmekte olan ülkelerde büyük cari açıklar verilmesine rağmen
Türkiye'deki gibi çalkantılar yaşanmadığına da dikkat çekerken, bu
durumun söz konusu ülkelerin milyarlarca dolar doğrudan yabancı
sermaye yatırımı çekmelerinden kaynaklandığı söyledi.
Hisarcıklıoğlu, bürokratik taassabun kırılması için hükümetin
siyasi iradesini güçlü bir şekilde ortaya koyması gerektiğini,
üzerinde uzlaşılan kanunların bir an önce yasallaşmasını, vergi ve
sosyal güvenlik reformlarının tamamlanmasını, büyük önem verdikleri
sanayi envanteri sisteminin kurularak buna bağlı yatırım
haritalarının çıkarılmasını, küresel rekabete ve ihtisaslaşmaya
öncelik veren yeni bir yatırım teşvik sistemi hazırlanması
gerektiğini de bildirdi. ''Şikayet etme teşhis, temenni etmek ise
tedavi değildir'' diyen Hisarcıklıoğlu, sadece riski görenlerin
tedbir alabileceğini, riski görebilmek içinse önce değişimi anlamak
gerektiğini kaydetti.