Hisarcıklıoğlu hükümeti topa tuttu
Abone olTOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu hükümeti eleştirdi. "Çürük tekneyle yol alınmaz" diyen Hisarcıklıoğlu, ülkenin kendi kaderine terk edilmiş durumda olduğunu savundu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, Türk müteşebbisin kendi ülkesine yatırım yapmak
yerine Romanya'ya, Bulgaristan'a ve Rusya'ya yatırım hale geldiğini
belirterek, ''Ülkemizin yatırım ortamı kendi kaderine terk edildi''
dedi. Hisarcıklıoğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO)
tarafından düzenlenen ''Ekonomiye Değer Katanlar-2004'' ödül
töreninde yaptığı konuşmada, 115 yıllık geçmişiyle Türkiye'nin en
köklü odalarından biri konumundaki BTSO'nun yıllardır sürdürdüğü
başarılı çalışmaları ve toplumsal sorumluluk bilinciyle
gerçekleştirdiği eğitim ve sosyal içerikli hizmetleriyle övgüye
değer olduğunu söyledi. Türkiye'de son 10 yılda dünyada eşi benzeri
az görülen ''dengesiz ve krizler yaratmakla malul'' bir ekonomik
yapıya rağmen, azim ve sabırla yatırıma devam eden, vergisini
ödeyene ve Türkiye'ye döviz kazandıran müteşebbisleri yürekten
kutladığını belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de ekonomik büyümeyi
artık özel sektörün sağladığını, Türkiye'nin ''ekonomik kurtuluş
savaşından'' işadamlarının inancı, çalışkanlığı ve üretkenliği
sayesinde başarıyla çıktığını kaydetti. Hisarcıklıoğlu, şunları
söyledi: ''ÇÜRÜK TEKNEYLE YOL ALMAYA ÇALIŞIYORUZ'' ''Bugünü dünden
daha iyi kılan sizlerin, yani ticaret ve sanayi erbabının
kararlılığı ile teşebbüs ve rekabet gücü olmuştur. Ancak yarını
bugünden daha iyi kılmak için sizlere destek verilmesi şarttır.
Sizlerle birlikte Türkiye'de yatırımların önündeki engelleri aşmak
için, daha fazla üretim, daha fazla istihdam sağlamak için var
gücümüzle çalışıyoruz. Hükümetimizin ve bürokrasinin de yatırımları
artırmak için iyi niyetle çaba gösterdiğine inanıyoruz. Ancak tüm
bu çabalara rağmen (Yatırım ortamını düzeltebildik mi? İstihdam
sağlayabildik mi?) diye sorarsanız maalesef bu soruya olumlu cevap
vermekte zorlanacağım. Kendi müteşebbisimiz bile, kendi ülkesine
yatırım yapmak yerine Romanya'ya, Bulgaristan'a, Rusya'ya yatırım
yapar hale geldi. Bu ülkelerde sağlanan imkanlar, adeta bu ülkeleri
yatırım cenneti haline dönüştürürken, ülkemizin yatırım ortamı
kendi kaderine terk edildi. Atalarımız demiş ki, (Çürük tekneyle
uzun sefer olmaz) ama bugün bizler çürük bir tekneyle yol almaya
çalışıyoruz. Bu çürük teknenin Türkiye'yi taşıması mümkün
değildir.'' Hisarcıklıoğlu, sosyal güvenlik, vergi sistemi ve
idaresi, kamu yönetimi, hukuk ve mevzuat gibi alanlarda yapısal
reformların hala tamamlanamamış olmasının ekonomik büyümenin
önündeki en önemli risk unsurları olduğunu, bunlar tamamlanmadan
büyüme sürecinin otomatik olarak devam etmesinin beklenmemesi
gerektiğini vurguladı. Ekonomide sağlanan büyüme sürecinin, özel
sektöre, üreticiler, çalışanlar ve tüketiciler üzerine konan ek
yüklere dayalı olduğunu savunan Hisarcıklıoğlu, bu süreçte
değişmeyen tek şeyin kamu kesiminin büyüklüğü ve hantallığıyla,
kayıt dışı ekonominin varlığının sürmesi olduğunu dile getirdi.
Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: ''Yapılan fedakarlıklardan dolayı
şikayetçi değiliz. Yükü başkasının sırtına bırakmayı da
düşünmüyoruz. Ancak bizleri büyük bir krize taşımış olan problemin
ana kaynağı yani kamu kesimi olduğu gibi dururken, yüksünmeden
taşıdığımız yükün onca fedakarlığa rağmen hep aynı ağırlıkta
kalmasından kim mutlu olabilir ki? Bu nedenle hükümetten beklenen,
yapısal reformları tamamlayarak Türkiye'yi kuralların ve kurumların
hakim olduğu, eşit şartlarda rekabete dayalı, sağlam bir piyasa
ekonomisine dönüştürmektir.'' Hisarcıkoğlu, bürokrasinin hantal
yapısını korumak için mücadele ettiğini öne sürerek, ''Bugünkü
teftiş sistemine baktığımızda, 140 denetim birimi, 10 binlerce
müfettiş, sayfalarca rapor ve sonuçta iş yapmanın cezasız
kalmadığı, her gün yeni bir yolsuzluk yaşanan bir ülke görüyoruz.
Bugünkü bürokratik yapılanmada (hayır) demenin, icraat yapmamanın
yani tembelliğin bir maliyeti yoktur. Bu çarpık yapıyı düzeltmenin
yolu bürokratik ve merkeziyetçi kamu yönetimi zihniyetine son
vermektir'' diye konuştu. ''İKTİDAR DEĞİŞMİŞTİR AMA ZİHNİYET AYNI
KALMIŞTIR'' Türkiye'nin şu anda ihtiyacı olan şeyin kamu yönetimi
reformu ile birlikte, gereksiz mevzuattan arındırma ve mevzuatı
sadeleştirme reformu olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bu konuda
hükümetin hem seçim öncesinde hem de seçim sonrasında verdiği
taahhütlerle ve hükümet programıyla toplumda büyük bir beklenti
yarattığını ve destek aldığını hatırlatarak, şöyle konuştu: ''Şimdi
aradan iki sene geçtikten sonra geriye dönüp baktığımızda ne yazık
ki ciddi bir ilerleme sağlanamadığını görüyoruz. Yani iktidar
değişmiştir ama zihniyet aynı kalmıştır. Bürokrasi, hükümetin
başlattığı her reform girişimini, kendi yetki alanını koruma
pahasına engellemekte ya da tahrip etmektedir. Mart ayındaki
yatırımcı danışma konseyinin üzerinden 9 aydan fazla zaman geçti.
Atılan tek bir somut adım yok. Ama bürokratlarımız, (dostlar
alışverişte görsün) mantığıyla ve her zamanki yaratıcılıklarıyla
yatırım ortamının ne kadar iyiye gittiğiyle ilgili bir rapor
hazırlayıp Başbakan'a sunuyorlar.'' ''VERGİ SİSTEMİ'' Rifat
Hisarcıklıoğlu, acil reform gerektiren alanlardan birinin de vergi
sistemi olduğunu, vergi kanunlarının 1980 yılından sonra 185 defa
değiştirildiğini kaydetti. Her yıl neredeyse 8 değişikliğin
yapıldığına, yapılan değişikliklerle vergi sisteminin yapısının da
bozulduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, ''Vergi neredeyse bir
işkence aracı haline gelmektedir. Bu yüzden önerimiz vergi usül,
gelir, kurumlar ve KDV kanunlarından başlanmak üzere mali mevzuatın
masaya yatırılarak sistematik bir yapı içinde yeniden yazılmasıdır.
Özetle öyle bir vergi sistemimiz var ki, kara mizah gibi. Vergi
idaresi memnun değil. Çünkü vergi toplayamıyor. Mükellef memnun
değil, çünkü mevzuata uygun vergi vermeye kalkarsa memnun değil''
dedi. Konuşmasının sonunda, önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinin
işleyişini etkileyecek iki temel etken bulunduğunu, bunlardan
birinin AB ile müzakere sürecinin başlayacak olması, diğerinin
düşük enflasyon ortamı olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, 31
müzakere başlığından 24'ünün ekonomiyle ilgili olduğu
düşünüldüğünde, iş dünyasına büyük görevler düşeceğine dikkat
çekti. Hisarcıklıoğlu, ''Gümrük Birliği'ne girerken yapılan
hataların tekrarlanmaması için, iş dünyası olarak, müzakerelerde
biz de doğrudan muhatap olmak istiyoruz. Bu amaçla gerekli
kapasiteyi oluşturmak üzere TOBB bünyesinde sektör meclislerini
oluşturmaya başladık'' diye konuştu. CELAL SÖNMEZ'İN KONUŞMASI BTSO
Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez de, Bursa'nın Türkiye'nin
önemli ticaret, sanayi ve ihracat merkezi olduğunu, bu konumuyla
Türkiye ekonomisine önemli katma değer sağladığını söyledi. Güney
Marmara'nın sanayi devi Bursa'nın 2 milyonu aşan nüfusuyla tekstil
ve otomotiv başkenti olduğunu belirten Sönmez, şöyle dedi: ''Bu
sayılar Bursa'yı eksik anlatıyor. Bursa'da üretimlerini
gerçekleştiren Türkiye ölçeğindeki bazı büyük firmaların sırf idari
nedenlerle başka oda ve vergi dairelerine kayıtlı olmaları yüzünden
ödedikleri vergiler Bursa hesaplarında görünmüyor. Şu anda en büyük
kaygımız rekabet gücümüzü kaybetmek. Eğer gerçekten Türkiye'nin dış
pazarlarda rekabet gücünü kaybetmemesini istiyorsak enerjiden ham
maddeye girdi maliyetlerini ucuzlatmamız şart.''