Hırsızla kahve eşliğinde pazarlık
Abone olMilliyet Yazarı Donetella Pitti, evine giren hırsızla başına silah dayalı olarak kahve içti ve sohbet etti. Hırsız çıkarken harçlık bıraktı.
Milliyet yazarı Donatella Piatti'nin evine giren hırsız, yazarın
yeni çıkan yemek kitabı 'Pasta Amore Fantasia' için aldığı parayı,
telefonunu, mücevherlerini ve fotoğraf makinesini çaldı. Bu olayı,
benzerlerinden farklı kılan ise Piatti'nin 1.5 saat boyunca
hırsızla sohbet etmesiydi. "Bir Neo-Levanten'in Not Defterinden"
adlı köşesiyle tanınan Piatti, bu konuyla gündeme gelmeyi hiç
istemediğini söylüyor... "Ama gazeteciler bu olayı bir yerden
duymuşlar ve çeşitli uyarılarla onlara röportaj vermem konusunda
çok ısrar ettiler. Hayır dediğim zaman da yalan yanlış anlatılıyor
bu hikaye. Zaten çok korktum, kötü durumdayım" diyen Piatti, her
şeyin doğrusunu, ayrıntılarıyla Milliyet'e anlattı. Bu hırsızlık
olayı ne zaman oldu? 25 Temmuz cuma günü. Sabaha doğru, 04.30
civarı. Bir ses duydum. Gözlerimi açtım ve karşımda biri vardı.
Yataktan fırladım. Sonra adam geldi, başıma silah dayadı.
"Bağırırsan vururum" dedi birkaç kere. "Ne olur yapma" diye
yalvarıyordum ben de. Başınıza silah dayanması sizi şoke
etmiştir... Evet, titremeye ve ağlamaya başladım. Çok etkilendi.
"Merak etmeyin, size zarar vermeyeceğim. Para nerede, onu gösterin
yeter" dedi. Bana siz diye hitap ediyordu. Konuşması çok düzgündü.
Nasıl bir tipti, kıyafetleri nasıldı? Üzerinde bir kot ve kırmızı
kazak vardı. Düzgün görünümlüydü. Sonra ikiniz de kalkıp içeri mi
geçtiniz? Beraber kalktık. 'Çekmeceleri siz açın ki ben dağıtmış
olmayayım' dedi. Antreye çıktığımızda 'Bak tir tir titriyorum, çok
korktum. Bir sigara, kahve içmem lazım' dedim. Kabul etti; mutfağa
geçtik. 'Sütlü mü, sütsüz mü?' Mutfakta ne oldu? Kahveyi koyarken
ellerim hâlâ titriyordu. Ona 'Lütfen şu silahı bana doğrultma, çok
korkuyorum' dedim. Sonunda silahın şarjörünü çıkardı, masanın
üzerine koydu. O sırada nereden aklıma geldiyse, ona da 'Kahve
ister misin?' diye sordum. 'Evet' dedi. 'Sütlü mü, sütsüz mü?' bile
dedim. Sütsüz istedi. Ve birlikte kahve içmeye başladınız... Neler
konuştunuz? Hırsızlığı bir yakınını tedavi ettirmek için yapmış.
Ben pek inanmadım tabii buna. Sürekli bana 'Ben hırsız değilim.
Size mutlaka bir gün bu parayı geri ödeyeceğim' diyordu.
Sevgilisini anlattı, oğlumla ilgili sorular sordu. Bu arada sigara
içmek için izin istedi. Böyle izinler isteyince bir ümit doğdu.
Öğrencilerime benziyordu. Ve ben de ondan bir şeyler koparmaya
çalıştım. 'Baktım konuşmak istiyor' Yani çaldıkları için pazarlık
mı ettiniz? Evet. Önce telefonum aklıma geldi. 'Benim için önemli,
içinde işle ilgili numaralar var' dedim. 'Telefonu veremem ama sim
kartınızı veririm' dedi. Sonra kredi kartlarımı söyledim. 'Zaten
kullanamazsın' dedim. Cüzdanı çıkardı, içindeki paraları aldı ve
cüzdanı iade etti. İki tane 20 milyonu da masaya bıraktı, 'Yarın
sabah zor durumda kalmayın, yanınızda para olsun' diyerek. Kocamın
yadigârı saatimi ve aldığı iki fotoğraf makinesinden birini geri
verdi. İstese paraları alırdı ve giderdi. Ama oturdu. Ben onun
konuşmaya ihtiyacı olduğunu anlamıştım. Bundan faydalandım. Bir de
belki birileri gelir diye bekliyordum. Çünkü benim öğrencilerim
sabah 07.30'da gelir. Tutabildiniz mi o kadar bari? Hayır. Kalktı.
'Kapıdan mı çıkayım, pencereden mi?' diye sordu. Ben de kapıyı
gösterdim. Belki komşular ya da bekçi görür diye düşündüm.
Gittikten sonra komşularla peşinden koştuk ama yakalayamadık. Şimdi
neler hissediyorsunuz? Evde yalnız kalamıyorum, yatak odama
giremiyorum. Her gece bir arkadaşım bende kalıyor. Uyuyamıyorum.
Hatırladıkça bir yandan kızıyorum, bir yandan da film gibi
sahnelere gülüyorum.