Hıncal Uluç'un haklı sitemi
Abone olTürk medyasının, kendi vatanlarının tanıtımından çok, Dubai'deki yedi yıldızlı otelin tanıtımını yaptığını savunan Hıncal Uluç, gazetecilere haklı bir sitemde bulundu.
Tatil için gittiği otelin bugüne kadar tanıtılmadığını farkeden
Hıncal Uluç, önce gazetecileri, ardından da Türkiye'nin güzel
yerlerinde tatil yapmayan zenginleri eleştiri yağmuruna
tuttu...
9.5 yıldızlı dairenin günahı..
Dubai'deki Yedi Yıldızlı Oteli bilmeyen kaldı mı acaba ülkemizde..
Kaç yazı çıktı gazetelerimizde.. Kaç programda izledik TV'lerde..
İtirazım yok.. Dünyanın güzelliklerini sunmak ve yazmak medyanın
görevi.. Tamam da.. Dünyaya bu kadar cömert olan biz gazeteciler,
kendi ülkemizin güzelliklerine niye böyle cimriyiz..
Su Otel'in benim kaldığım 9.5 numaralı dairesi eğer Dubai'de olsa
şimdi en az o yedi yıldızlı otel kadar ünlüydü.. Günahı bizde,
günahı Antalya'da olması..
Bakın ben dünyayı gezdim.. Dünyanın en güzel otellerini gördüm..
Kaldım..
San Fransisco'daki Mark Hopkins, butik, konsept, dizayn denen özel
otellerin en ünlü örneğidir.. Kapısının önünden geçecek param yoktu
o zaman.. Lufthansa'nın davetlisi idik ve o sabah evlenmiştik. Bize
bir jest yaptılar.. Başkan dairesini verdiler.. San Fransisco
koyuna tepeden bakan muhteşem bir suit bu başkan dairesi.. Lafın
gelişi değil.. Gerçek.. Ayrılacağımız sabah otel müdürü ziyaret
etti.. "Mr. Uluç" dedi.. "Kurallarımız gereği saat bire kadar odayı
tutabilirsiniz.. Ama Başkan San Fransisco'ya geliyor. Geceyi bu
odada geçirecek. CIA ve diğer güvenlik elemanlarının her şeyi
kontrol etmesi gerek. Bize yardımcı olur musunuz?.."
İşte O Mark Hopkins'in işte o gece Başkan'ın (Kimdi 1977'de başkan
editörüm Fikret bulsun artık. Ben her şeyi birbirine karıştırıyorum
ya..) kaldığı o muhteşem suit, Allah sizi inandırsın, Su Otel'in
9.5 suiti yanında gecekondu gibi kalır.. (Fikret'in notu: Başkan
Jimmy Carter'dı.)
Yazmakla olmaz.. İlle de gidip görmek, paranız varsa da kalmanız
gerek.. Ben bu ülke zenginlerini anlamıyorum. Paraları var,
yaşamayı bilmiyorlar.. Alaattin Çakıcı biliyor oysa.. Okudunuz
değil mi?.. Kaçtığı günden beri gittiği ülkelerin en pahalı
otellerinin en pahalı suitlerinde kalmış..
Kara para, ak para.. Yaşamayı bilmiyorsan neye yarar o para?..
Kefenin cebi yok.. Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında gideceğin de
belli değil.. O zaman yaşasana kardeşim..
Nerden biliyorum, bizimkilerin bilmediğini.. Bilselerdi eğer, 9.5
en az üç sezonluk kapatılmış olurdu.. 2008'e rezervasyon yapılırdı
ancak.. Hıncal'a mı düşerdi hem de en yoğun sezonun
göbeğinde?..
Kapıdan giriyorsun.. Bembeyaz bir boşluk uzanıyor önünüzde..
Devasa.. İlk gözünüze çarpan bir bilardo masası.. Amerikan..
Arkasında bir noel ağacı var.. Ayna parçalarından yapılmış..
Düğmeye bastınız mı, dönüyor.. Tavandan renk renk spotları da
vurdurdunuz mu gecenin karanlığında, o geniş salon bir büyülü
saraya dönüşüyor..
Arkanızı dönüyorsunuz.. Bu duvarda üç ekran var.. Birisi dev TV
projeksiyonu için.. İki yanındaki canlı.. Akvaryum.. İçinde
dünyanın en ilginç. Akvaryum balıkları.. Karşısında boydan boya bir
divan.. Bembeyaz tabii..
Solda kesmiş salonu Eren Talu 50 santim falan yüksekliğinde bir
duvarla.. Bu alçak duvar salonla yatak odasını ayırıyor.. Yatak,
ölçmedim ama yan yana altı kişi yatar.. O kadar geniş.. O kadar da
rahat.. İki yanında iki sütun.. Işıklandırma.. Ne renk isterseniz,
ne kadar isterseniz, öyle, o kadar yanıyor..
Yatağın bir metre önünde içinde gül yapraklarının ve orkidelerin
yüzdüğü bir jakuzi.. İki kişilik.. Sabah kalkıyorsunuz, iki adım
atıyorsunuz ve kendinizi çağlayan suların içinde buluyorsunuz..
Karşıda bir plaza tv var.. Uyumadan önce televizyon seyretmek için
ve boydan boya da panoramik pencere.. Konyaaltı üzerinden Akdeniz'e
bakmak isterseniz..
Sağda bir bar var.. Üzerinde aklınıza gelen her şey.. Bin çeşit
içki.. On bin çeşit içki eşliği..
Dönüp salona, bu defa sağa geçiyorsunuz.. Orada bir boşluk, bu
boşluğun içinde iki tane yürüme bandı var.. 9.5'ta kullanılacak her
şeyden iki tane var, yatak hariç.. Adı üstünde.. 9.5 hafta filmini
hatırlıyor musunuz?..
Burası Aşıklar Suiti aslında..
Bu spor alanın sağında bir giyinme odası var.. Dolap molap değil..
Bir kocaman oda.. Ve de bunca spordan sonra gerekir, bir sauna..
İki kişilik dememe gerek var mı?.
Sağ tarafta, hani stüdyo daireler vardır, mutfağa kadar her şey
içinde.. Onun kadar büyük bir alan.. Tuvalet.. Karşılıklı iki
lavabo.. İki lavabonun yanında iki closet.. Yani aşıklar isterse
karşılıklı oturabilirler ayni anda.. Romantizmin son aşaması..
Ve duş alanı.. İçinde top oynanır.. Niye büyük?.. Yan yana iki duş
var da ondan.. Ve de duşların çapı futbol topu kadar.. Açtınız mı
üzerinize muson yağmuru yağıyor, dolu dolu.. Foşşşş..
İki tane minibar.. İki tane derin dondurucu gibi şeyler ayrıntı..
Bu ayrıntılara girersek zaten, sadece 9.5'u anlatmak 9.5 hafta
sürer.. El kadar bir uzaktan kumanda ile yönetilen odayı ben olsam
gösterime açarım.. Kalma gücü olmayanlar dahi gelsin gezsin.. Yedi
yıldızlı otel öyle yapmıyor mu?..
İlle de görmelisiniz.. Neden.. Buraya kadar yazdıklarımı baştan
okudum. Olmamış.. 9.5'u anlatamamışım..
Çünkü anlatılmaz..
Görülür..
Gö-rül-me-li!..
Tamam mı?..
Yazı: Hıncal Uluç
Kaynak: