Hıncal Uluç bir tarihe ışık tuttu
Abone olNükhet Duru ile Erol Simavi aşkıyla ilgili ortaya atılan söylentileri köşesine taşıyan Sabah yazarı Hıncal Uluç, şahit olduğu o günleri ayrıntılı olarak yazdı.
Biraz dedi kodu yapalım!. Olayı tam göbeğinde yaşadım. Gazeteler bir kitabın üzerine üşüşmüş.. Erol Simavi medya imparatoru iken yazamadıklarını, şimdi "Vurun kahpeye" edasında yetiştiriyorlar sanki.. Tam da içinde yaşadığım Erol Simavi-Nükhet Duru ilişkisi de bir pazarlığa bağlandı. Gazeteler Nükhet'in aleyhine yazıyorlarmış da, Nükhet medyayı susturmak için Erol Simavi'nin koynuna girmiş havası veriliyor.. Laf.. Nükhet müthiş âşıktı Erol Bey'e.. Ve ona hayatının en güzel günlerini yaşatıyordu. Erol Bey hayatının hiçbir döneminde o kadar mutlu, o kadar sağlıklı olmamıştı. Erol Bey'in adasında 15 gün birlikte yaşadık.. Onlar ve Holly ile ben.. Dünya üzerinde hiçbir kadın erkeğine Nükhet'in Erol Bey'in üzerine titrediği gibi titrememiştir. Erol Bey'in her türlü imkânı varken, tüm yemeklerini Nükhet elleri ile pişiriyor, yürüyüşten döndüğünde masajını kendi elleri ile yapıyordu mesela.. Zamanında uyutuyor, zamanında uyandırıyor, içkisini zamanında en güzel şekilde ikram ediyordu. Erol Bey'in dur durak bilmeyen hayatı nasıl güzel bir düzen içindeydi.. Sabah bir sürat motoru Erol Bey'in gazetelerini getiriyordu.. Hürriyet ve gurubun diğer yayınları.. Bir sabah Nükhet telaşla bana koştu. Elindeki Hafta Sonu'nu önüme koydu. Birinci sayfanın göbeğinde koca bir haber.. Koca bir resim.. "Nükhet Duru'nun suratı erkeksizlikten sivilce doldu.." Nükhet Duru aylardan beri Erol Simavi ile yaşıyor. Hafta Sonu'nun üzerinde "Sahibi: Erol Simavi" yazıyor.. Nerden baksan skandal.. Ya kendi gazetesi patrona kazık atıyor.. Ya da o zaman ülkenin en büyük dedi kodu gazetesinin, iki büyük isim Erol Simavi ve Nükhet Duru'nun aylardır beraber olduklarından haberi yok.. "Saklayalım gazeteyi.. Erol çıldırır" dedi, Nükhet.. "Asıl gazetesini görmezse çıldırır. Motorcuyu haşlar. Adamı tekrar yollar, gazeteyi aldırır" dedim. Hayatı hergün böyle başlıyor Erol Bey'in. Kalkınca gazeteleri baş ucunda.. Onlara bakıyor sonra doğruluyor yataktan.. Nükhet gazeteleri baş ucuna koydu.. Biz heyecan, biraz da dehşetle bekliyoruz. Uyanacak. Hafta Sonu'nu görecek ve bu bizim tatil keyfimizin sonu olacak. Hafta Sonu Genel Yayın Müdürü Çetin Emeç'in de tabii.. Erol Bey biraz sonra elinde gazete bahçeye, kahvaltı masasına geldi.. Gazeteyi masaya koydu, çocuklara emir verdi: "Bana Çetin Emeç'i bağlayın hemen.." O zaman ne cep telefonu var, ne de otomatik telefon.. Yazdırıp bekliyorsunuz.. Bekliyoruz. Erol Bey hiç oralı değil. Konuyu açmıyor bile.. Yarım saat sonra telsiz telefonu masaya getirdiler.. "Çetin.." "............" "Evladım, bizim yaşımız, başımız malum.. Biraz sabırlı ol!.." Hepsi bu.. Gerçekten hepsi bu.. Telefonu kapadı.. Öbür tarafta rahmetli Çetin ne hale geldi, hiç bilemedim.. Bildiğim.. Erol Simavi, Nükhet konusunda kendi gazetesini bile yönlendirmemiştir. Nükhet'in de ondan böyle bir talebi hiç olmadı.. Peki niye ayrıldılar?.. Erol Bey müthiş kıskançtı. Nükhet'in o göz alıcı kılıklarda sahneye çıkmasını, erkeklerin ona iştahla bakmasını hiç hazmedemiyordu. Nükhet kaç defa başını omzuma koyup ağlamıştır.. "Hıncal.. Ne olur söylediğim gazinoya gelse.. En öne otursa, beni gururla, keyifle alkışlasa.. Sırf o seviyor diye, o gelsin diye popu bıraktım, alaturkaya başladım. Hâlâ uzak duruyor" diye.. "Öyle kıskanç ki, seni bile kıskanabilir, bu yüzden sana artık Hıncal değil, Hıncal Ağbi" diyeceğim" demişti. Erol Bey lafı sevmiş, o da "Hıncal Ağbi" demez mi?.. Adımın yanına o nefret ettiğim "Ağbi" lafının yapışması bu yüzdendir. Koskoca Erol Simavi ve Nükhet Duru "Ağbi" derse, ötekiler ne yapsın.. Ercan Arıklı bir gün daldı odama.. "Önüne gelen sana 'Ağbi' derse bitersin oğlum.. Bitersin.. Hiç değilse kızların sana 'Ağbi' demesine engel ol.. Yoksa hayatı bir daha çeviremez, hep 'Ağbi' kalırsın" dedi de kendimize geldik.. Ortalığı kasıp kavuran Erkekçe'nin Genel Yayın Müdürü, ama tüm kızların ağbisi.. Olacak şey mi?.. Durum yazı müdürümüz Ali Kocatepe'ye yaramıştı bol bol, o yıllarda..