Hıncal Abisi'ne dert yandı
Abone olGizli kamerayla mahrem hayatların deşifre edilmesine isyan eden Reha Muhtar, kendi deyişiyle 'Hıncal Abisi'ne dert yandı. Muhtar, tanıklıklarını çarpıcı bir şekilde anlattı
Reha Muhtar, son zamanlarda sık sık yaptığı Hıncal Uluç'la dertleşmelerine bir yenisini daha ekledi. Hıncal Uluç'un "Gizli kamerayla böyle işler yapılması çirkin.. Reha'ya katılıyorum.. Gerçekten çok ayıp.." sözleri karşısında duygulanan Reha Muhtar, bizzat şahit olduğu olayları ibret-i alem misali dile getirdi. İşte Muhtar'ın bugünkü yazısı: Ben yapardım, Hıncal abi ben yapardım.. "Gizli kamerayla böyle işler yapılması çirkin.. Reha'ya katılıyorum.. Gerçekten çok ayıp.." diyor Hıncal abi, Tamer'in ve Gülben'in sevişme kasetlerinin elden ele dolaşmasıyla ilgili yazdığım yazı için.. Demiştim ki, "Bir kadınla bir erkeğin sevişmeleri, onların en mutlu ve en mahrem anlarıdır.. Bunun gizli kameraya çekilip, başkalarının ellerinde dolaşması bir insanın yaşayabileceği en büyük dramlardan biridir.." Hıncal abi "tamam da" deyip, "kim yapardı o fahişe, fuhuş, masaj haberlerini, gizli kamera ile ve her gece dünyaya seyrettirirdi, Reha.." diye soruyor.. Ben seyrettirirdim Hıncal abi, ben seyrettirirdim.. Masaj salonu görüntüsü altında, fuhuş merkezi olarak çalışan yerleri, kendilerine şifa aramak için giden evli kadınları genç kızları, "sana şifa dağıtıyorum" diyerek yatmaya zorlayan "inci, cinci, üfürükçü sahte hoca bozuntularının" gizli kamera görüntülerini ben yayınlardım Hıncal abi.. Kendisinden iş isteyen genç bayanlara, "sana iş veririm ama benimle yatarsan" diyen erkek bozuntularına, "depremde evi yerle bir olmuş 3 çocuk annesi kadına, sana deprem konutlarından bir yer ayarlarım.. Ama ben de arada sırada gelip seninle kalacağım" diyen "görevli"nin rezilliklerini ben ve benim haber merkezim kameraya çekti ve yayınladı Hıncal abi.. Tıpkı canlı yayında rüşvetin görüntülerini yayınladığı gibi.. Tıpkı Atatürk'ü kafir ilan edenlerin orada burada Atatürk'e en ağır hakaretleri yaptıkları ipe sapa gelmez konuşmaların kasetlerini yayınladığı gibi.. Bunların hepsini ben ve Show Haber Merkezi'nde çalışan ve bugün TV'lerin, gazetelerin ve internet sitelerinin tepe noktalarında bulunan 100'ü aşkın arkadaşım büyük bir gazetecilik gururuyla yaptık ve yayınladık.. Cesaret isterdi.. Maçan yetmeliydi bunları yapabilmek için Hıncal abi.. Yüzlerce tehdide aldırmadan, onlarca saldırıya maruz kalarak, o haberleri yapabilmek nasıl bir şeydi bir sor istersen Hıncal abi.. Saldırganların ortasında kız başına kalıp kasetini vermek istemeyen Havva'ya bir sor, bir ayağı aksak yürüyen Taner'e bir sor, 45 yıllık gazeteci Ulvi Baba'ya sor adamlarının başına neler geldiğini.. Yüksel'e sor, Ömür'e sor, Ömer'e sor, Ramazan'a sor, Bekir'e sor.. 100-150 kişiden kime istersen sor Hıncal abi.. Kadınlar neye zorlandılar?.. 3 çocuk annesi, depremde evi yıkılmış kadına "ben de evde kalırsam sana deprem konutu veririm" diyen adamın görüntüsüyle, Tamer'in Gülben'in kendi rızalarıyla sevişme görüntülerinin arasında ne alaka (doğru yazıldı, yazıldığı biçimde okuyun) var Hıncal abi.. Sen biliyor musun.. Bu ülkede inci cinci üfürükçü Hoca'ların evli kadınlara, "benimle beraber olursan şifa veririm.. Benimle yatmak senin şifandır" diyerek, onlarla yattıklarını.. Birçok kadının şifa bulmak uğruna bunu kocasından gizlediğini.. Senin o söylediğin görüntülerle, bu reziller Türkiye'nin dört bir yanında yakalandı.. Jandarma ve polis "Aman devam edin.." diyordu, "aman devam edin.. Hepsinin kökünü kurutalım.." Bunları sadece Anadolu'da sanma Hıncal abi.. Şifa dağıttığını söyleyerek kadınlarla yatmak isteyen bu reziller İstanbul'un bile her tarafında cirit atıyor.. Benim bunlarla ölesiye mücadele eden, benim haber merkezimde bile, bunlardan şifa arayan kız muhabir arkadaşlarımın olduğunu öğrendiğimde ağzım açık kalmıştı.. Bir etrafındaki kızlara sor, bak kaç tanesi gitmiş ve onlardan neler istemişler?.. Şimdi bilmem.. Hangi şifalı otların bulunduğu odalarda, hangi karanlık köşelerde, hangi muayenehanelerde, hangi bürolarda ne pazarlıklar yapılıyor, kadınlarla, genç kızlarla.. Bunları yapanlar suç işliyorlar, hem de en ağırından.. Bunları bulup çıkarmak ve kamu yararı varsa gizli kameraya almak gazetecinin toplumsal görevi.. Maçan sıkıyorsa yaparsın.. Onun için yasalarda "Kamu yararı olan durumlarda gizli kamera kullanımı" yasaklanmaz.. Şimdi söyler misin?.. Gülben'in tavernacıyla seks kasetinin yayılmasının nasıl bir toplumsal yararı var.. Tamer'in Rus kadınıyla sevişmesinin kaseti, hangi kamu çıkarının bir parçası.. Rus kadının fuhuş yaptığını belgelemek istiyorsan, para alışverişini belgelersin olur biter.. Ama amaç bu değil.. Amaç para koparmak amacıyla düpedüz şantaj yapmak.. Üstelik insanın en mahrem anının görüntülerini milyonlarca insana göstereceği tehdidiyle şantaj yapmak.. Sevişirken görüntüye alma fantezisi Bir de "sevişirken kendini görüntüye alma fantezisi tarihten bu yana insanlarda var" diyorsun.. Anlatamadım galiba Hıncal abi.. Ben insanın kendi görüntüsünü kendisinin izlemesinden söz etmiyorum.. Ben Tamer'e, Gülben'e "senin sevişme görüntülerini milyonlara gösteririm" diyen rezillerden söz ediyorum..Hiç kendini Gülben'in veya Tamer'in yerine koydun mu Hıncal abi.. Kahvede, cafe'de, restoranda, barda her iki kişi bir araya geldiğinde "neler varmış kasette, nasıl sevişiyorlarmış" diye sorduklarını biliyor musun?.. Sen hiçbir suçun olmadığı halde (karına karşı değil, yasalara karşı) "böyle bir durumla karşılaşsan, herkes Hıncal bey nasıl sevişiyormuş acaba diye birbirine sorsa, rakı masalarına meze olsan ne yapardın" diye bir düşündün mü?.. Onu bir düşün, öyle konuşalım Hıncal abi.. Yazı: Reha Muhtar Kaynak: Sabah Gazetesi