Afrin operasyonunu gerçekleştiren askerleri ziyaret etmeye
hazırlanan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kışlaya sokulmaması gerektiğini
söylemiştim ya hani...
Türkiye'nin dört bir yanından yazan on binlerce insan destek
mesajı gönderdi.
Abartmıyorum!
Hemen hepsi, "Yerden göğe kadar haklısın. O adam
kışlaya girmeyi, askerlerle bir arada olmayı hak
etmiyor" diyor. İşin ilginç yanı, başka bölgelerde
görev yapan askerler dahi, "Ben onun gideceği
karakolda olsam dönüp yüzüne dahi bakmam" diyor.
Destek kadar itiraz edenler de oldu yazdıklarıma. Üslubumu
beğenmeyenlere ve yazımı ötekileştirici bulanlara saygı duyuyorum.
Ancak yanlış yaptığımı düşünmüyorum.
Üslubumu bilen bilir.
Dilimi törpülemeyi ya da laf cambazlığı yapmayı seven biri
değilim. Kim, hangi sözü hak ediyorsa ona o sözü söylemeye
çalışıyorum. Yazdıklarımın ötekileştirici olduğunu da
düşünmüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu yaptıklarıyla zaten ötekinin ötekisi gibi
davranan biri. Yıllardır ülke olarak yanlışlarını yüzüne vuruyoruz
ama adam anlamıyor.
Ne yapalım yani?
Ülkeyi karıştırmak, milleti sokağa dökmek ve teröristlere
cesaret vermek için çabalayan biri şiir mi besteleyelim
kardeşim? Neyi hak ediyorsa onu söylüyoruz işte! Adam
söylediklerimden daha fazlasını hak ediyor da...
Neyse...
Yazıma CHP içinden itiraz edenler de oldu. Son yıllarda o partiden
bu partiye savrulan Mehmet Bekaroğlu twitter üzerinden eleştirisini
gönderdi:
Ağız dolusu pislik kustu desek daha doğru olacak.
"Sen gazeteci misin yoksa parti militanı, tetikçi, yalancı,
müfteri, ajan provokatör mü? Bu yazdığın yazı mı yoksa jurnal mı?
Niyetiniz; milleti birbirine kırdırmak, iç savaş çıkartmak mı? Bu
kadar mı gözünüz döndü?" diye bana soru
soruyor...
Dikkat edin...
"Şurada iftira atmışsın" ya
da "Şu iddianı ispatla" demiyor. Yazının
içeriğine de itiraz edemiyor. Onun yerine bir siyasetçiye
yakışmayacak tutum sergileyerek ağzına gelen hakareti
sıralıyor.
Aslında, "Yahu bunlar doğru ama sen bunları niye
yazıyorsun?" diyor ama kendisi bu itirafının farkında
değil...
A be zavallı...
Senin ördek yavrusu gibi kuyruğuna takılıp gittiğin adamın, milleti
birbirine kırdırmak için atmadığı takla kalmadı. Gezi
olaylarının baş sponsoruydu. 17/25 Aralık döneminde Fetö'nün sağ
koluydu. Yahu 15 Temmuz darbesine bile "kontrollü
darbe" dedi.
"Milleti birbirine mi
kırdıracaksınız?" sözünü bana değil, ona söyle
ona!
Bir de dönüp utanmadan, benim 2012- 2013 yıllarında cemaat olduğuna
inandığım Fetö ile ilgili yazdığım yazıları piyasaya
sürüp, "Sen de Fetöcü'sün" diyor.
Yahu ben Türkiye'de yayın yapan tüm televizyonlarda bağıra
bağıra itiraf ettim. Yetmedi, 8-10 yazıda, "Bir
zamanlar bu yapının dini bir cemaat olduğuna inandığım için
destekledim. Bu anlamda suçum da günahım da
çok. Bunun bedeli varsa o bedeli ödemeye
hazırım" diye yazdım.
Neredeydin sen o sıralar?
Komada mıydın yoksa hangi partiye kapağı atarım telaşında mıydın?
Yahu ben senin yerinde olsam utancımdan, başımı dışarı çıkarmaz,
insan yüzüne bakamazdım arkadaş.
Sendeki de ne suratmış be mübarek!
İçinde debelendiğin zillet haline bakmadan bana, "Sen
gazeteci misin?" diye sorabiliyorsun ya!
Vallahi bravo sana ya!
Çok merak ediyorsan cevabını vereyim. Evet, ben gazeteciyim. Şu
ülkede 25 yıldır gazetecilik yapıyorum. 28 Şubat döneminde
çalışacak gazete bulamayınca internet gazetesi kurup, o
gazeteyi milyonlara ulaştıracak kadar iyi bir gazeteciyim. 15
yıldır haklıya haklı, haksıza haksız diyen bir
yazarım.
Peki sen nesin?
Siyasetçi misin?
Evet görünürde siyasetçisin!
Dibin dibini bulmuş, CHP'ye ancak kadın kontenjanından kapağı
atabilmiş zavallı bir siyasetçi eskisisin. Ve daha
acısı, "Yahu bundan bir cacık
olmaz" denilerek CHP'nin parti içi yönetiminden
dahi atılan birisin.
Neye yarıyorsun söylesene?
Yakup Köse'ye, Ahmet Kekeç'e, ona, buna ve bana iftira atmaktan
başka ne işe yarıyorsun.
Hiç!
Heh, ben de onu diyorum işte...
Sen bir hiçsin ve hep öyle kalacaksın!
SOSYAL MEDYADA TAKİP
İÇİN:
Twitter: twitter.com/slymnoz
Facebook: facebook.com/suleymanozisik
İnstagram: instagram.com/suleymanozi