Hiçbir terör örgütüne yardımımız olamaz
Abone olCumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda da paralel yapıyla mücadele mesajı verdi. Başbakan E...
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda da paralel yapıyla mücadele
mesajı verdi. Başbakan Erdoğan, “Şunun altını çiziyorum. Ülkemiz
güvenliğini tehdit eden bu unsurlara karşı bu can bu tende olduğu
sürece ben ve arkadaşlarım kararlı bir şekilde mücadeleyi
sürdüreceğiz. Türkiye’nin Ortadoğu’da terör örgütlerine destek
verdiği algısı son derece art niyetli ve maalesef sistemli şekilde
yürütülüyor. Bunu yürütenlerin arasında da bu örgüt var” dedi.
Başbakan Erdoğan, Ankara’da mukim diplomatlara iftar daveti verdi.
İftar davetinde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçmişten
alınan acı dersler ışığında İsrail ve Filistin arasındaki
sorunların itidal ve sağduyu ile çözmelerinde yarar gördüklerini
söyledi.
“HAMAS VE EL FETİH ARASINDAKİ ULUSAL MUTABAKAT HÜKÜMETİ İSRAİL’İ
RAHATSIZ ETTİ?”
Tırmanan şiddet olaylarının Filistinliler arasında uzlaşma
konusunda sağlanan mutabakatı gölgede bırakmaması gerektiğinin
altını çizen Başbakan Erdoğan, “Ben şimdi düşünüyorum; yoksa Hamas
ile El Fetih’in kurmuş olduğu ulusal mutabakat hükümeti mi İsrail’i
rahatsız etti? Bunu mu acaba bozmaya çalışıyor. Çünkü biz bunun
oluşumda çaba harcadık. Filistin ulusal birlik hükümetine
uluslararası toplum ihtiyaç duyduğu desteği mutlaka sağlamalıdır.
Biz Türkiye olarak bağımsız ve egemen devlete sahip olma
mücadelesinde kardeş Filistin halkı ile dayanışma içinde olmaya
devam edeceğiz. Başta Amerika olmak üzere hep bize şu söylenmiştir.
İki devletli bir Filistin. İsrail, öbür tarafta Filistin. Nerede
peki samimiyet. Bize bunu söylediniz. Bizler bunun için çabalar
sarf ettik. Peki ne oluyoruz. Bölgede iki devletli çözüm vizyon
temelinde adaletin ve barışın destekçisi olma politikamızı biz yine
de sürdüreceğiz” dedi.
“UKRAYNA’DAKİ KRİZ BÖLGENİN HAVASINI OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin güneyinde istikrarsızlık unsurları
çoğalırken kuzeyde de Ukrayna’da son 6 aydır etkisi bölgenin
ötesine yayılan önemli gelişmeler yaşandığına vurgu yaptı.
Ukrayna’daki krizin Karadeniz’in havzası başta olmak üzere bölgenin
güvenlik, huzur ve istikrarını olumsuz etkilediğinin altını çizen
Başbakan Erdoğan, “Türkiye olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün,
egemenliğinin ve siyasi birliğinin korunması, soruna uluslararası
hukuk temelinde diplomatik yollar kullanılarak siyasi çözüm
bulunması gerektiğini savunuyoruz. Ukrayna ile Rusya arasında
doğrudan diyaloğun sağlanması ve idamesi için şahsen yoğun çaba
gösterdim. Dışişleri bakanım aynı şekilde yoğun çaba gösterdi. Her
iki ülkeyle de stratejik seviyede ilişkilere sahip bir ülke olarak
soruna sürdürülebilir bir çözüm bulma noktasında ikna etmeye
çalıştık. Bu arzu devam ediyor. Bizim açımızdan Ukrayna krizinin en
önemli yönlerinden birini de Kırım Türklerinin güvenliği ile hak ve
çıkarlarının genişletilerek güvenceye kavuşturulması oluşturuyor.
Kırım Türkleri talep ve beklentilerini bugüne kadar hep demokratik
yöntemlerle barışçıl bir şekilde dile getirdiler. Buna rağmen Kırım
halkı en fazla zararı gördü. Kırım Türklerinin güvenliği ve refahı
için taraflardan gerekli adımları atmalarını bekliyoruz” diye
konuştu.
“2014 YILINI AVRUPA BİRLİĞİ YILI İLAN ETTİK”
Avrupa Birliği ile katılım müzakareleri sürdüren bir ülke olarak
ortak değerler temelinde tüm Avrupa’ya yayılan bir barış ve refah
bölgesi oluşturulması idealini paylaştıklarını vurgulayan Erdoğan,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Birliğin geleceğine dair süren ve yakından izlediğimiz
tartışmaların bu idealin başarı ile devam ettirilmesine katkı
sağlayacak şekilde şekillendirilmesini umut ediyoruz. Ancak Avrupa
Parlamentosu seçimlerinde ortaya çıkan tablo aşırılık yanlılarının
birlik içinde güçlenme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Avrupa
projesinin temelleri ile çelişen bu tehlikeli gidişatı dikkate
almamak bugüne kadar edinilen kazanımların tehlikeye atılmasına göz
yummak anlamına gelecektir. Türkiye’nin AB ırkçılık ve medeniyetler
çatışması tezlerine sadece bölgesel değil küresel düzeyde de
anlamlı bir cevap teşkil edecektir. Tam üyeliği müzakere eden aday
bir ülke olarak birlik içindeki bu tartışmalara katkı sağlamaya
hazırız. Bu amaçla 2014 yılını Avrupa Birliği yılı ilan ettik.
Reformlarımızı kararlılıkla sürdürerek üzerimize düşeni yerine
getirmeye devam edeceğiz. Ülkemiz kamuoyunda AB’ye karşı Türkiye’ye
yönelik objektif olmayan tavırdan dolayı bir güvensizlik hissi
oluşmaya başladı. Bunun aşılması için oyun değiştirici etkiye sahip
bazı gelişmelere ihtiyaç duyuluyor. Türk vatandaşlarına Schengen
bölgesine vizesiz seyahat imkanı getirmesi öngörülen vize
serbestisi diyaloğu süreci başarıyla noktalandığı takdirde bu
etkiyi yapabilir, meydana getirebilir.”
“KARŞIMIZA ÇIKARILAN ENGELLERE BİR SON VERİLMESİ GEREKİYOR”
Dönem başkanlığını devralan İtalya’ya da seslenen Başbakan Erdoğan,
“Bu ay dönem başkanlığını devralan İtalya’dan beklentimiz şu; yeni
fasılların müzakereye açılmasıyla katılım sürecimize ivme
kazandırılmasıdır. Tam üyelik sürecimizin kendi parametreleri
içinde yürütülmesi ve siyasi mülahazalarla karşımıza çıkarılan
engellere bir son verilmesi gerekiyor. Bu çerçevede akla ilk gelen
konu şüphesiz Kıbrıs meselesidir. Türkiye olarak Kıbrıs’ta iki
halkın siyasi eşitliğine ve karşılıklı mutabakata dayalı bir siyasi
çözüm istiyoruz. Bu konuda her zaman bir adım önde olma
anlayışımızı muhafaza ediyoruz. Kıbrıs’ta çözüm için gerekli olan
Rum tarafının göstereceği siyasi iradedir. Uluslararası toplumdan
beklentimiz Rum tarafına bu yöndeki mesajları güçlü ve kararlı
biçimde vermeleridir” dedi.
“MAFYAYI BU ÜLKEDE BİZ ÇÖKERTTİK, ÇETELERİ BU ÜLKEDE BİZ
ÇÖKERTTİK”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB üyesi ülkelerin büyükelçileriyle
yaptığı yemekteki konuşmasını anımsatarak, “24 Haziran tarihinde AB
üyesi ülkelerin büyükelçileriyle yine böyle bir sofra etrafında bir
araya geldik. Orada vurguladığım birkaç hususu sizlerle paylaşmak
isterim. Son 12 yıl içinde hükümetimiz pek çok alanda reform yaptı.
Sizler hepiniz şu anda Türkiye’nin başkenti Ankara’da yaşıyorsunuz.
Zaman zaman değişik illerimizi gezip dolaşıyorsunuz. Demokrasinin
standartlarını bizler bu süre içinde daha ileri seviyelere taşırken
demokrasinin önündeki engelleri de cesaretle kaldırdık. Buna 79
yıllık cumhuriyette, bizden önce kimse teşebbüs edemedi. Olayı
59’dan itibaren alırsak 59’dan bu yana ne yazık ki AB ile
ilişkilerin müzakere öncesi sonrası kimse bu adımı bizim dışımızda
atamadı. Bu adımları biz attık. Milli irade üzerindeki vesayetlerle
ciddi mücadelemiz oldu. Bu mücadeleden başarı ile çıktık. Bir başka
mücadeleyi de yıllar boyunca devlet içinde yapılanmış çetelere
karşı verdik. Demokrasiyi reformları ve milli iradeyi engelleyen
çetelere karşı cesaretle ve hukuk içinde bir mücadele yürüttük.
Bunda da başarılı olduk. Mafyayı bu ülkede biz çökerttik. Çeteleri
bu ülkede biz çökerttik. Bunu başardığımız içindir ki halkımız 12
yıldır partimizi iktidarda tutuyor ve yükselen bir ivmeyle oyunu
bize veriyor” ifadelerini kullandı.
“BU CAN BU TENDE OLDUĞU SÜRECE ÖRGÜTLE MÜCADELEMİZE DEVAM
EDECEĞİZ”
Son dönemde uluslararası ayağı da olan bir başka çetenin
gündemlerini meşgul ettiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını
şöyle sürdürdü:
“Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Son 40 yıl içinde oluşmuş
faaliyetlerini gizlilik içerisinde yürütmüş lideri de
Pensilvanya’da bulunan bu çete devlet kurumlarına sızarak iç ve dış
politikamızı etki altına almaya hatta çok açık bir yargı darbesi
gerçekleştirmeye yeltendi. Aslında dünya tarihi bu tür gizli
örgütlere yabancı değil. Tarihte son derece gizli biçimde
örgütlenen ve ülkeleri içeriden çürütmeye çalışan buna benzer
yapılanmalar hep oldu. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum.
Pensilvanya örgütü adını verdiğimiz bu yapılanma dünyanın birçok
ülkesinde siz değerli büyükelçilerin de ülkelerinde faaliyet
gösteriyor, bunu bilmenizi istiyorum. Faaliyetlerini eğitim ve
insani yardım görüntüsü altında sürdüren bu örgüt gerek Türkiye’de
gerek faaliyet gösterdiği kimi ülkelerde devlet ve siyaset üzerine
etkili olma hedefini güdüyor. Bu konuda gerçekten biz de aldandık.
Bunu da açıkça itiraf ediyorum. Bu bir özeleştiridir. Örgütün gizli
dinleme ve takipler yaptığı, elde ettiği ses ve görüntü kayıtlarını
şantaj için kullandığı tüm belgeleri ile ortaya çıkarıldı. Örgütün
gizliliği ve takındığı maske nedeniyle maalesef hükümetimiz de
aldandı. Bu örgütün eğitim ve insani yardım faaliyetlerine gereken
desteği veriyorduk. Ancak hedeflerin ve niyetlerin değişmesi
maskelerin düşmesi nedeniyle içeride ve dışarıda tüm desteğimizi
kestik. Şu anda demokrasi ve hukuk çerçevesinde örgütle mücadelemiz
yoğun şekilde sürüyor. Emniyet ve yargıda son derece tehlikeli bir
boyuta ulaşmış olan bu yapılanmayı süratle tasfiye ediyoruz.
Hatırlatma isterim ki örgütün uluslararası istihbarat örgütleri ile
işbirliği bulunuyor. Buna ilişkin de somut deliller ortaya çıktı
çıkıyor. Bu tehlikeli örgüt karşısında tüm ülkelerin dikkatli ve
hassas olmaları gerektiğini burada bir kez daha hatırlatmak
istiyorum.Gerek bu örgüt gerek bir takım başka çevreler Türkiye ile
ilgili olarak son aylarda kirli bir kampanya yürütüyorlar. Şunun
altını çiziyorum. Ülkemiz güvenliğini tehdit eden bu unsurlara
karşı bu can bu tende olduğu sürece ben ve arkadaşlarım kararlı bir
şekilde mücadeleyi sürdüreceğiz. Türkiye’nin Ortadoğu’da terör
örgütlerine destek verdiği algısı son derece art niyetli ve
maalesef sistemli şekilde yürütülüyor. Bunu yürütenlerin arasında
da bu örgüt var.”
“Bizim Ortadoğu’daki bu terör örgütlerine destek verdiğimizi
söylemek tüm hayallerin ötesinde bir şey. Ve bu insafsızlıktır”
diyen Başbakan Erdoğan, “El-Kaide gibi, IŞİD gibi, Nusra gibi bu
tür örgütlere destek verdiğimiz, böyle bir şey söz konusu değil.
Ortadoğu’yu çok iyi tanımayanlar nezdinde bu algı operasyonunun
zaman zaman etkili olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Örneğin
bizi aynı anda hem El-Kaide’ye destek veren, hem IŞİD’e destek
veren hem İrancılık yapan bir hükümet gibi göstermeye çalışıyorlar.
Bu nasıl bir şey. Hepsi birbiriyle çelişkili. Bölgeyi tanıyanlar
bilir ki bu üç taraf birbiriyle taban tabana zıttır. Ve aynı anda
her üç tarafı desteklediğimizi iddia etmek komik ötesidir.
Pensilvanya örgütünü yargı ve güvenlik içindeki uzantıları
Türkiye’nin milli istihbarat teşkilatına karşı hukuksuz bir
operasyon yaptılar. Suriye’ye yardım amacıyla giden TIR’larımızı
zor kullanarak durdurdular. TIR’ları hukuksuzca aradılar ve bu
operasyon üzerinden Türkiye’yi terör destek veren ülke gibi
göstermek istediler. Terörden çok çekmiş, teröre ağır bedeller
ödemiş bir ülke olarak ne bölgemizde ne de yeryüzünde hiçbir terör
örgütüne desteğimiz, müsamahamız söz konusu olamaz. Bu konularda
yapılan algı operasyonların karşı dost ve kardeş ülkelerin hassas
ve dikkatli olmalarını özellikle rica ediyorum” şeklinde
konuştu.
“SEÇİLMEM DURUMUNDA DEMOKRASİNİN GÜÇ KAZANACAĞINDAN KİMSENİN
ŞÜPHESİ OLMASIN”
Başbakan Erdoğan, son olarak konuşmasını 10 Ağustos’ta yapılacak
olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine vurgu yaparak tamamladı. Erdoğan,
10 Ağustos’ta Türkiye tarihinde bir ilk yaşanacağını belirterek,
“Cumhurbaşkanı ilk kez halkın doğrudan oylarıyla seçilecek. Bu
seçim aynı zamanda Türkiye’nin demokrasi yürüyüşünde de bir milat
olacak. AK Parti grubundaki milletvekilleri şahsımı bu seçimlerde
cumhurbaşkanı adayı olarak belirledi. Eğer 10 Ağustos’ta milletim
takdir eder de seçilirsem 12 yıldır sürdürdüğüm başbakanlık
görevimi devredecek ve cumhurbaşkanı olarak ülkeme milletime hizmet
edeceğim. Türkiye seçilmiş bir başbakan ve seçilmiş cumhurbaşkanı
deneyimini ilk kez yaşayacak. Bütün hazırlıklarımızı yaptık. Bu
konu ile ilgili vizyon belgemizi ülkemiz ile paylaştık. Seçilmem
durumunda demokrasinin, ekonomimizin, dış politikamızın toplumsal
barışın, güç kazanacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye
bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem içeride hem bölgesinde
ve dünyada barışı adaleti dayanışmayı en güçlü şekilde savunmaya
devam edecektir. Başbakan olarak sizlerle ve haleflerinizle
defalarca bir araya geldim. Cumhurbaşkanı seçimlerinde milletim
bana görevi tevci ederse başbakan sıfatımla sizlerle belki son
birlikteliğimiz olacak. Ancak seçilmem durumunda cumhurbaşkanı
olarak da her fırsatta bir araya gelecek bölgesel küresel
meseleleri ülkelerimiz arasındaki konuları ele almaya devam
edeceğiz. Sizlerle ve ülkelerinizle hep iyi ilişkiler kurmanın
işbirliği ve dayanışmayı artırmanın mücadelesini verdim. İnşallah
yeni süreçte de bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek ilişkilerimiz
işbirliğimiz daha ileri seviyelere taşıyacağız. Bir veda ama aynı
zamanda yeni bir başlangıç olabilecek bu buluşma vesilesiyle her
birinize işbirliğiniz, katkılarınız için teşekkür ediyorum”
dedi.
(İHA)