Büşra mail atmış, "Hiç üzülmeyecek miyiz?" diye
soruyor...
Sevgilimiz bizi terk ettiğinde, o istediğimiz arabayı
alamadığımızda, bir arkadaşımız yüzünden hayal kırıklığına
uğradığımızda, çocuğumuza istediğimizi alamadığımızda,
aldatıldığımızda, iyilik yapıp kötülük bulduğumuzda...
Hiç üzülmeyecek miyiz?
Üzülmemek için taş olmamız lazım Büşra.
Elbette üzüleceğiz, elbette ağlayacağız, elbette moralimiz
bozulacak!
Hiç üzülmemek için duygu denen şeyin somut bir şey olması ve
ayarlarıyla oynanması lazım öyle değil mi?
Bas kırmızı düğmeye üzülme...
Bas yeşil düğmeye bir kahkaha patlat...
Yok böyle bir şey!
Hani meşhur bir söz vardır; "Ömür Dediğin Üç Gündür/ Dün
Geldi Geçti/ Yarın Meçhuldür/ O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da
Bugündür."
Aslında üzüntülerin, sıkıntıların, o en acı dolu saatlerin
yüreğe çöreklendiği o an bu dörtlük insanın aklına gelmiyor.
Üzüntü de bir cinnet hali çünkü...
Ağlama nöbetleriyle şekillenen bir sinema filmi gibi,
umutsuzlukla yoğrularak yazılmış şarkı sözü gibi...
Böyle durumlarda herkesin kendine göre yöntemleri vardır ya,
genelde yöntemler en zarar verenlerdir.
Oysa yapılması gereken en önemli şey durumu kabullenmek.
Sadece karşımızdakini suçlamadan, tüm bunların sebebinin
birazının da kendimizde olduğunu içimize kabul ettirerek.
Biliyorum çok zor ama bunu yapabilmek üzüntüyü hafifletmek için
gerekli.
Durumu kabul etmek, içimizi çok rahatlatacaktır.
Şimdi, son zamanlarda sizi en çok üzen olayı düşünün.
Diyelim ki yıllardır süren ilişkiniz bitti...
İki seçeneğiniz var, ya bütün gününüzü, haftanızı, aylarınızı
ağlayarak, lanetler ederek, söylenerek, kendinize acıyarak
geçireceksiniz, ya da "anı" yaşayacaksınız!
Ya hemen durumu kabullenip, kendinizle barışacaksınız ya
kendinize küsüp dünyayla bağınızı koparacaksınız.
Başka bir mevzu, diyelim ki o çok istediğiniz eve paranız
yetmedi!
Üzülürseniz o evden daha da uzaklaşacaksınız, çünkü sürekli
paranızın yetersiz olduğunu düşünüp duracaksınız.
Kendiniz için bir şey yapın, elinizdeki paranın yettiklerine
şükredin şimdilik, inanın bu içinize sular serpecektir.
Ve istediğiniz o ev bir mucize gibi size gelecektir...
Üzerinde olumsuz düşündüğünüz her şey uzaklara giderken, pozitif
düşündüğünüz her şey size adım adım yaklaşacaktır. Kesin bilgi
:)
Aman dikkat, kendimizi kandıramadığımız gibi evreni de
kandıramayız, rol yapmayacağız, gerçek olacağız :)
Demem o ki; Bu hayatta karşılaştığınız her şey ama her
şey seçimlerinizden ibaret.
Bazen olayların gidişatını, varacağı sonuçları biz
yönlendiremeyiz ama o sonucun bizi nasıl etkileyeceğine
sadece biz karar verebiliriz!
Olayların sonucunda ne kadar üzüleceğimizi, ne şekilde
üzüleceğimizi bizden başka kimse belirleyemez.
Ya durumu kabullenip, yönümüzü geleceğe çevireceğiz, ya
da hayatımızın dümenini üzüntünün ellerine teslim
edeceğiz...
Dedim ya, SEÇİM BİZİM!
Günün olumlaması: Hayat
güzeldir :)
Günün sözü: İnsanların
mutlulukları ya da mutsuzlukları, kaderin olduğu kadar da
karakterlerinin eseridir. - La Rochefoucauld-