Heyelan bölgesinde baraj yapıldı
Abone ol1986 yılında ihale edilen ve 2002 yılında biten baraj hakkında DSİ'nin 2003 raporunun her satırı skandallarla dolu...
Gümüşhane'nin Özkürtün Beldesi'nde Harşit Çayı üzerinde Ayaş
Tüneli'nin yapımcısı NUROL İnşaat firmasınca inşa edilen Kürtün
Barajı ve Hidroelektrik Santral (HES) inşaatı 1986 yılında ANAP
hükümeti döneminde 122 trilyon 781 milyar liraya ihale edildi.
Heyelan bölgesi olması nedeniyle yapımına mühendislerin izin
vermediği, ancak inşaatında ısrar edilen Kürtün Barajı, bugün
heyelanlar nedeniyle suyla doldurulamıyor ve dolayısıyla barajda
elektrik de üretilemiyor. 1986 yılında Gümüşhane Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğü'nde çalışan Jeoloji Mühendisi Zafer Topşir ve Jeoloji
Mühendisi Feridun İnce, göl yapım alanının heyelanlı bölge olması
ve toprak yapısının uygun olmaması nedeniyle yerleşim yerlerinin
sular altında kalacağını, dönemin Devlet Bakanı İlhan Aşkın'a
bildirdi. Ancak dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı Safa Giray ile
Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Bakan Aşkın'ın inceleme talebini
ciddiye almadı. MAHALLE SU ALTINDA KALDI Baraj gölü 08 Şubat 2002
tarihinde su tutmaya başladıktan sonra haziran ayında heyelan
nedeniyle Özkürtün Beldesi'nde bir mahalle göl suları altında
kaldı. Bu olayın ardından göl kotu 630 metre seviyesinden 580
metreye düşürüldü. Ancak bu durumda barajdan hedeflenen elektrik
üretimi sağlanamadı. Uyarıları dikkate almayan DSİ Genel Müdürlüğü
ise ancak 2003 Nisanı'nda bölgenin baraj yapımına uygun olmadığı
yönünde bir rapor hazırladı. Raporda baraj gölü çevresinin
heyelanlı bir bölge ve toprağın su ile temasında eriyen bir yapıda
olması nedeniyle çevredeki yerleşim yerlerinin istimlak edilmesi,
baraj gölünün su kotasının yükseltilmesi durumunda su altında
kalacak olan Tirebolu-Torul-Gümüşhane karayolunun yerinin
değiştirilmesi önerildi. Öte yandan baraj gölünün çevresinde
bulunan Doğankent ve Tirebolu ilçelerinin, baraj gölünün altında
kalma tehdidiyle karşı karşıya olduğu da bildirildi. Ayrıca
heyelanlı bölge olduğu bilindiği halde bölgeye yapılan DSİ
lojmanlarının da göl kotunun yükseltilmesi durumunda sular altında
kalacağı kaydedildi. DSİ'nin 2003 raporunda, Tirebolu-Torul
Gümüşhane karayolunun göl suları altında kalma tehlikesi nedeniyle
yapılmasını önerdiği tünel çıkışının ise yine heyelan bölgesi
içinde yer almasının ikinci bir felakete davetiye çıkardığı
bildirildi. İŞTE SON RAPOR DSİ 22. Bölge Müdürlüğü'nün Nisan 2003
tarihinde Jeoloji Yüksek Mühendisi Necip İba ve Jeoloji Mühendisi
Güven Kutlu'ya hazırlattığı, Trabzon Bölge Müdürü Azmi Çoraklı,
Bölge Müdür Yardımcıları Ali Işıl, Mehmet Erol, Mahmut Özlü, Fikret
Saraloğlu ve Hüseyin Bahadır imzalı Kürtün Barajı raporu özetle
şöyle: "Baraj yerinde görülen en yaşlı birim Kretase yaşlı
kireçtaşı ve volkaniklerdir. Kireçtaşı ve volkanikler Granodiyorit
batolitinin yerleşiminden etkilenmiş, orijinal durum ve
dayanımlarını kaybetmişlerdir. Akabinde bütün bu birimleri kesen
dayaklar sokuldukları kırık hatları boyunca kontak metamorfizma
etkisi oluşturmuşlardır. Deprem Araştırma Dairesi'nin hazırlamış
olduğu Depremlilik Haritası'na göre inceleme alanı 3. derece deprem
bölgesidir. 5 Haziran 2002 tarihinde heyelan ederek baraj gölüne
doğru kayan bölgeden itibaren merkez camii de dahil olmak üzere
Tirebolu-Torul-Devlet Karayolu ile Baraj Gölü arasında kalan yamaç
üzerinde oldukça kalın ve nispeten gevşek yapılı yamaç moloz örtüsü
içerisine sızacak baraj gölü suları zeminin doygun hale gelmesini
sağlayarak, hem ağırlığının artmasına, hem de zeminin dayanım
parametrelerinin düşmesine neden olacaktır. Baraj, santral işletme
çalışmaları sırasında göl kotunun yükselmesi ile daha üst kotlara
kadar yamaç moloz içerisine sızacak sular, göl kotunun alçalması
sırasında ise tersine hareketle zeminden dışarıya boşalacak. Bu
oluşuma yamaç üzerinde bulunan binaların ağırlığı da olumsuz
katkıda bulunacaktır. Bu mekanizma sonucunda Merkez Camii'nin
bulunduğu sırtın her iki kanadındaki yamaç molozu örtüsü üzerinde
önceleri küçük boyutlu fakat zaman içerisinde giderek büyüyecek
zemin hareketleri kaçınılmaz olacaktır. Baraj gölünün en yüksek su
kotunun 5 metre üstünde bulunan ve tamamen yamaç molozu üzerine
oturtulan binalar için yukarıda açıklandığı gibi gelişecek zemin
hareketleri olumsuz etki yaratacaktır. Bu zemin hareketlerinin
Merkez Camii'nin karşısındaki HSK-4 nolu sondaj kuyusunun bulunduğu
kısımdaki karayolu da baraj hizmet ömrü sırasında geçecek ve zaman
içerisinde etkilenebilecektir. 5 Haziran 2002 tarihindeki hareket
sonucu tahrip olan karayolunun hemen yamaç tarafında bulunan ve bir
bölümü acil olarak boşaltılan evlerin bulunduğu bölgede karayolunun
güvenli bir güzergaha çekilmesi ancak, oldukça dik eğime sahip
yamaçta yapılacak kapsamlı bir kaya kazısı ile mümkündür. Bu
durumda karayolunun altında kalacak molozun göl suları ile
irtibatının kesilmesi gerekecektir. Mevcut karayolu ile baraj gölü
arasında kalan yamacın stabilizesini sağlayacak betonarme veya
birbirine teğet kazıklardan oluşacak bir perde duvar inşaatının
maliyeti, korunması düşünülen binaların değerinden çok daha fazla
olacak ve böyle bir duvarın inşaatı için yapılacak kazı, yamaç
dengesini kesinlikle olumsuz etkileyecektir.'' BARAJIN ASTARI
YÜZÜNDEN PAHALIYA MAL OLDU DSİ'nin hazırladığı raporun öneriler
kısmında ise barajın etkin hale getirilmesi için alınacak
önlemlerin yeni bir baraj yapımından daha pahalıya mal olacağını
gösteriyor. Raporun öneriler bölümü şöyle: "Açıklanan nedenlerden
dolayı Özkürtün Beldesi'nde mevcut Tirebolu-Torul karayolu ile
baraj gölü arasındaki yamaç üzerinde bulunan binaların ne zaman
olabileceği bilinemeyen hareketler sonucu can kaybına neden olmamak
için boşaltılması yerinde ve uygun olacaktır. HSK-4 nolu temel
sondaj kuyusu yakınında bulunan binalar ise bu zaman içerisinde
gözlem altında bulundurulmalıdır. Heyelan nedeniyle tahrip olan ve
baraj gölü sularından gelecekte olumsuz etkilenebilecek
Tirebolu-Torul Karayolu Özkürtün Beldesi geçişi için karayolu, göl
tarafındaki şeridin yıkıldığı bölüm de kamulaştırılarak, evlerin
bulunduğu kısma çekilmeli. Yaklaşık 1.5 km uzunlukta ve ortalama
5.5 metre ile 10.5 metre yükseklikte inşa edilebilecek ve temel
kayaya oturtulacak bir yerde duvar ile karayolu tabanı üzerinde
bulunan yamaç molozunun göl suları ile bağlantısı kesilmelidir.
Merkez Camii'nin karşısındaki bölümde ise geçiş, yamaç içerisinden
geçecek yaklaşık 350 metre uzunluktaki tünel ile
sağlanmalıdır."