"Parti kurdu, kuracak, merkez sağda fırtınalar
estirecek" diye şişirilen Meral Akşener'in sonu hiç
iyi olmadı.
Oysa ne de havalıydı...
"Yüz bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı olacağım, sonra
Cumhurbaşkanı olacağım" diyordu. Partisinin en az ama
en az yüzde 25 oy alacağını iddia ediyordu.
İlginç hayalleri vardı.
TİKA'yı kapatacaktı. TRT'yi satacak, çalışanlarını kapının önüne
koyacaktı. Hepsini "heüüvvv
heüüüvv" diye ağlatacaktı. Milli İstihbarat
Teşkilatı'nın bütçesini kısacak, ayrıcana tülbent müzesi
açacaktı falan…
Günün sonunda Cumhurbaşkanı olamadığı gibi, partisini baraj altında
bıraktı. Üstelik partisinden daha az oy alarak liderliğini de
tartışmaya açmış oldu.
Partili milletvekillerinin, kapalı kapılar ardında kendisini tefe
koyduğu nicedir kulağımıza geliyordu.
Ancak sır gibi saklanan sorunlar, Bursa 3. sıra adayı Adnan
İslamoğlu'nun attığı twitle ortalığa saçıldı. "Yola
çıktık, yarı yolda bıraktın… Madam, sen seçim kaybetmedin, sana
olan inanma duygusunu yok ettin" şeklinde bir
tweet atan İslamoğlu Akşener'in ipini de çekmiş oldu.
Hanımefendi partinin ileri gelenleriyle yaptığı
toplantıda, "Bana madam dediler. Madam, genelev
patroniçelerine denir. Buna tepki göstermediniz, beni yalnız
bıraktınız. Ben de istifa ediyorum" demiş.
Düğünde geline "Kalk oyna" demişler,
"Yerim dar" demiş. Yer açmışlar oynasın diye,
bu kez de "yenim, (Kıyafetim)
dar" demiş.
Meral Akşener'in ki de o hesap...
Bu işi mevcut şartlarda daha fazla sürdüremeyeceği belliydi. Bir
bahaneye ihtiyacı vardı, o da bula
bula "Madam" sözünü buldu.
Oysa Fransızcada "Madam",
"hanımefendi" anlamına geliyor. Yani niye böyle
berbat bir benzetmeyi üzerine aldı, hayret ettim.
Yazılarımı okuyanlar hatırlayacaktır.
İyi Parti'nin kuruluş aşamasında Meral
Akşener'in hayatına dokunduğu herkesi bir şekilde satışa
getirdiğini söylemiştim.
"ANAP'ta Mesul Yılmaz'ı, DYP'de Çiller'i sattı. AK Parti'de
koltuk kapamayınca MHP'ye kapağı attı. İlk fırsatta Bahçeli'yi de
sattı" demiş ve eklemiştim.
"Birlikte yola çıktığı Kılıçdaroğlu ile Temel
Karamollaoğlu'nu da satacak"
Yanılmadım!
Abdullah Gül'ün adaylığı döneminde, "Ben aday olmaktan
vazgeçmem" diyerek kendisine 15 milletvekili kiralayın
Kılıçdaroğlu'nu ilk fırsatta sattı.
Şimdi ise işi bir tık ileri götürerek, bahanelerin ardına sığınarak
partili arkadaşlarını satışa getiriyor.
İyi Partililer iki gündür geri dönsün diye kendini heder ediyor.
Kendisini Akşener'in evinin korkuluklarına zincirleyenler bile
oldu.
Dönmesini isteyecekler tabi, başka çareleri yok.
Çünkü Akşener dışında partiyi en azından yüzde 10 baraj
sınırına yaklaştıracak lider adayı yok. Akşener giderse,
partinin kısa sürede tabela partisine döneceğini hepsi çok iyi
biliyor.
Ya Bahçeli'nin elini öpüp, "Biz ettik sen
etme" diyecekler, ya da siyaset sahnesinden yok olup
gidecekler.
Aslına bakarsanız bundan sonra Akşener dönse de dönmese de pek fark
etmeyecek.
Çünkü İP bir kez koptu.
İyi Parti'nin siyasi serüveni başladığı gibi bitti. Akşener'e
inanıp güvenenlerin bundan sonra yapacağı tek şey kalıyor.
Dizlerine vurup, "heüüvvv heüüüvvv" diye
ağlamak!
Ya da toplu halde MHP'ye geçmenin yollarını aramak! Bunun için
zemin yoklamasının yapıldığı, bazı isimlerin MHP'ye geçmek
için hazırlık yaptığı konuşuluyor zaten...
Minimum 15 kişi MHP'ye geçerse kimse şaşırmasın!
Tabi Devlet Bahçeli kabul ederse!...