Herkes var siz yoksunuz..
Abone olZamanında Türkiye girseydi çaresiz kabul edecektik. Şimdi masada Bulgaristan, Polonya bile var, Türkiye yok...
Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani, "Artık biz Kürtler de Bağdat'ta olacağız, iktidar ortağı olarak. Yani Türk - Irak ilişkilerinde yerimiz önem kazanacak. Öte yandan bizimle iyi ilişki, bir bakıma Türkiye'nin kendi Kürtleriyle de iyi ilişki içinde olması demektir" diyor Tank sesiyle uyandığımı hatırlıyorum. Ama tank sesiyle hiç uyumamıştım. Gürültü beni çok rahatsız eder. O yüzden gece vakti tank sesiyle mışıl mışıl uyuyacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Ama hayat, oluyor işte. Amerikan tankları, Filistin Oteli'nin çevresinde yirmi dört saat nöbette. Motorları büyük bir homurtuyla gece gündüz çalışıyor. Hava çok sıcak. Kapı pencere ardına kadar açık yatıyorum. Tank sesi de baş ucumda! Ama ben yastığa başımı koyar koymaz uyuyorum. Ya aşırı yorgunluk ve stres, ya da belki genlerimdeki militarist bir şeylerden dolayı tank sesi sanki ninni sesi... Her yerde tank var. Amerikan tankları, bütün kritik köşeleri tutmuş durumda. Iraklı Kürt lider Celal Talabani'yle görüşmeye giderken dikkatimi çekiyor. Adalet Bakanlığı'nın tam girişinde koca bir tank. İçişleri Bakanlığı'nın tam girişinde koca bir tank. Yağmalanan, kültürel bir soykırım örneğine sahne olan Milli Kütüphane'yle Irak Müzesi'nin tam girişinde koca birer tank... Talabani çok neşeli Uzun yıllar oldu görüşmeyeli. Silahlı peşmergelerinin koruduğu bahçe içindeki mükellef villasında çok neşeli gözüküyor Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYP) lideri Talabani. Mutlu musun sorusuna yanıtı: "Nasıl mutlu olmam. Bak şimdi Bağdat'tayım. Bir hayaldi, gerçekleşti." Yanında iki kişi daha var. Biri, 1990'ların başında, Erbil'de görüştüğüm, o tarihlerde sıfatı Kürdistan Başbakanı olan Dr. Fuat Mahsum, diğeri Irak geçici yönetimi için çalışan komitedeki KYP üyesi. Celal Talabani, savaşın en çok üç hafta süreceğini söyleyen ve bu öngörüsü basına yansıyan ender kişilerden biriydi. Kimse inanmamıştı. Amerika'yı kışkırtmak için böyle söylediği yazıldı çizildi. Bunu anımsatınca hoşuna gidiyor: "Rumsfeld bile inanmamıştı. Hele Almanlar, hiç inanmamışlardı. Bir tek Pentagon'un iki numarası Wolfowitz emindi sonuçtan..." Ne deniyordu savaş öncesi? Saddam direnecekti; ambargo, halkı Saddam'ın etrafında kenetlemişti; Bağdat Saddamgrad olacaktı vs... Hiçbiri olmadı. Irak ordusu moralsizdi Talabani'ye göre bunun nedenleri: "Bunca yıl savaşlar, ambargo falan derken halk canından bezmişti. Saddam halkın gözünde tecrit edilmişti. Irak ordusu moralsizdi. Savaş yorgunuydu. Savaşa inanmıyor ve kaybedeceğini biliyordu. Amerika'nın müthiş üstünlüğünü Birinci Körfez Savaşı'ndan beri biliyordu." Talabani, Türkiye nasıl oldu da, Amerika'ya Kuzey Cephesi iznini vermedi diye merak ediyor. Gözleri her zamanki gibi yuvalarında bilmem kaç tur atarken soruyor: "Komplo mu? Danışıklı dövüş ise arkasında asker mi, hükümet mi vardı?" "Bence hiçbiri değil. Üç oyluk yol kazası..." Üsteliyor Talabani: "Ama hükümet bastırmadı. Özellikle Başbakan Abdullah Gül'ün gönüllü olmadığı söyleniyor." İkinci Cephe'nin TBMM tarafından reddedilmiş olmasından memnun. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kastederek. "Aman aman kardeşlerimiz evlerinde otursun" diyor. Arapların da Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesine karşı olduğunu söylüyor. "Hatta Araplar bize Türkiye'ye karşı ortak gösteri teklif etti" diyor. Türkiye masada yok Şu sözler de Talabani'nin: "Amerikalılar bize söylemişti. Eğer İkinci Cephe izni çıksaydı, Türk askeri Kuzey Irak'a girecekti, masada söz hakkı olacaktı diye. Çaresiz kabul edecektik. Şimdi Bulgaristan, Polonya var, Türkiye yok." Olacak iş mi demeye getiriyor ama bu durumdan memnun tabii... Her zamanki gibi Ankara siyasetini yakından izleme çabasında. Başbakan Tayyip Erdogan'ı tanımaya çalışıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'le ilgili olumlu bir üslubu var. Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda ilerlemesinin, bunun için reformlar yapmasının Kürt sorununu da çözeceğine inanıyor Talabani... Türkiye'yle ilişkileri. İyiye gittiğini, daha iyiye gideceğini belirtiyor. Nedenlerini şöyle özetliyor: " (1) Türkiye, Türkmenlerin durumu dahil Irak'ın realitelerini daha iyi görecek. (2) Talabani'yle Barzani'nin, Irak'ın bölünmesinden değil, birliğinden yana olduklarını Türkiye görüyor. (3) Irak'ta güçlü bir radikal İslamcı akım var, Kürtler ise laik... Türkiye hangi tarafta olacak? (4) Irak birçok bakımdan Türkiye için önemli bir ülke. Artık biz Kürtler de Bağdat'ta olacağız, iktidar ortağı olarak. Yani Türk - Irak ilişkilerinde yerimiz önem kazanacak. (5) Öte yandan bizimle iyi ilişki, bir bakıma Türkiye'nin kendi Kürtleriyle de iyi ilişki içinde olması demektir." Apo beni dinlemedi Irak'ta Türkmenlerin, özellikle Türkmen Cephesi'nin gücünün Ankara'da abartıldığını düşünüyor. Türkmen Cephesi'nin çoğunluğu temsil etmediğini, Şii Türkmenlerin ise Ankara'ya mesafeli durduğunu söylüyor. PKK, Öcalan... Her zamanki gibi kızıyor Apo'ya. Anti - Amerikan mesajlarıyla ilgili olarak bunca badireye rağmen akıllanmadığını belirtiyor. "1993'te ona dediklerimi yapıp silah bırakmış olsaydı, bütün bunlar başına gelmezdi" diyor. Bu arada HADEP - DEHAP hakkında da iyi oynamadıklarını, siyaset sahnesinde fazlasıyla marjinal kaldıklarını söylüyor. "PKK kalıntılarının önünde iki yol var" diyor Talabani, "Ya silahlarını bırakırlar, Türkiye'ye gidip normal siyasete girerler, ya da çıkmaz yollarına devam ederler ki bu da zor. Çünkü Amerika kesin kararlı, Irak'taki bütün terör, şiddet örgütlerini temizlemeye..." Irak'ın geleceğiyle ilgili çalışmalar konusunda şu bilgileri veriyor: Başbakan kim olacak? "Mayıs sonuna kadar 300 - 400 üyeden oluşacak bir Irak Konferansı toplanacak. Şimdi bunun pazarlıkları sürüyor. Bu konferans kendi arasında Geçici Yönetim ve bir başbakan çıkacak. Bu yönetim Irak'ı genel seçimlere hazırlayacak. Seçimden çıkacak meclis kurucu meclis gibi çalışıp yeni anayasayı hazırlayacak. Irak'ın demokratik yapısı, federal parlamenter yapısı o zaman belirlenecek" Başbakan kim olacak? Halen Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaşayan, Irak'ın eski Dışişleri Bakanı Adnan Paçacı'yı Kuveyt dışındaki Körfez ülkelerinin istediğini, ancak 82 yaşındaki emekli büyükelçinin herhangi bir şansı olmadığını söylüyor. Ahmet Çelebi için eski gücü yok demekle yetiniyor. Bağdat'taki nabız yoklamalarımda benim de dikkatimi çekti. Üniversitede, sokakta, gençlerin arasında rasgele soruşturduğum vakit, Irak Ulusal Kongresi lideri Çelebi'yi ne zaman sorsam, hep aynı yanıtı aldım: "Bırak o hırsızı... Zaten Amerika'nın adamı..." Amerika ne kadar kalacak? ABD ne zaman ayrılır? Talabani'nin yanıtı: "Amerika ne kadar gerekliyse o kadar kalacak Irak'ta. İstikrarlı bir demokrasi gelmeden ayrılmaz buradan. Ayrıca kırmızı çizgileri var. Amerika, Irak'ta İslamcı rejim istemez, İran nüfuzu istemez." Celal Talabani'ye göre Irak'ta radikal İslamcı Şiilerin gücü abartılıyor. Onlar da yüksek ses çıkarmayı bildikleri için güçlü bir hava vermeyi başarıyorlar. Talabani, Irak'ta Şiilerin bütünlük içinde olmadıklarını, kendi aralarında, hatta aynı partilerin içinde bile bölündüklerini belirtiyor. Ne kendi başlarına iktidar olabileceklerini, ne de İran benzeri bir rejim kurabileceklerini söylüyor. Şii çoğunluğun İslami düzenden yana olmadığını sözlerine ekliyor. Zihinlere takılan bir soruyu Talabani'ye de soruyorum: "Baas Partisi ve ordunun çöküşüyle, Amerika'nın yeterli askeri gücü olmadığı için, doğan boşluğu birçok yerde radikal Şiilerin doldurduğu söyleniyor." "Doğru değil. Bir iki yerde teşebbüs ettiler. Ama Amerikalılardan kıçlarına tekmeyi yiyip oturdular." Radikal İslamcıların "Amerika hemen, şimdi gitsin!" sloganlarıyla sahne aldıklarını, halktaki tepkinin de çok olumsuz olduğuna değinince Talabani şöyle diyor: Saddam mı gelsin? "Amerika şimdi gitsin de ne olsun? Saddam mı gelsin? Kaos mu olsun? Irak'ı, bunları Saddam'dan kurtaran hangi güç, Amerika değil mi? Hemen şimdi gitsin demek mantıki değil, gerçekçi değil." Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani'yle aralarının çok iyi olduğunu belirtiyor. İki Kürt partisinden, yani KYP ile KDP'den ayrı olarak Irak'taki güçlü partileri şöyle sıralıyor: "İslam'a Davet Partisi... İslam Devrimi Yüksek Konseyi... 1970'lerde, 1980'lerde Baas Partisi'nden atılmış olan milliyetçilerin Ulusal Cephesi... Sünnilerin arasında güçlü olan Irak İslamcı Partisi... Arap Demokratik Milliyetçi Birliği... Çelebi'nin Irak Ulusal Kongresi..." Talabani, Irak'ta parti enflasyonunun geçici olduğunu, ilk seçimlerle birlikte durumun normalleşeceğini, elemenin sandıkta olacağını söylüyor. KYP liderinin bakışı böyle. Siz bu satırları okurken ben Bağdat'ta yağmalanan, yer yer yakılan Teknoloji Üniversitesi'nde öğrencilerle, öğretim üyeleriyle sohbette olacağım. Bağdat'tan yarınki beşinci yazımın konusu bu olacak.