Altan Erkekli simasını tanımayan Türk izleyicisi yoktur herhalde. Her dönem ekranda, beyaz perdede ya da tiyatro sahnesinde olan Altan Erkekli, borç içinde yüzdüğünü ve her gece borçlarını düşünmekten uyuyamaz hale geldiğini söyledi. Oğlu Ege Erkekli de oyunculuğa adım adan Altan Erkekli, "Oğlum da ben de borç içindeyiz" dedi. Ünlü oyuncu borçların kaynağını ve yaşadıklarını anlattı. Cengiz Semercioğlu'na konuşan Altan Erkekli, bir sürü dizi ve filmde oynamasına rağmen neden borç içinde? Bir evi dışında hiç bir birikimi olmayan Altan Erkekli, 56 yaşında üçüncü oğlunu kucağına almıştı. Usta oyuncu Altan Erkekli'nin şaşırtan hikayesi: OĞLUM DA BU MESLEĞİ SEÇTİ- 1975 yılında mesleğe başladım. Dolu dolu salonlarda, haftada 16 oyun oynuyordum. O zaman televizyon yoktu. İnsanlar tiyatroya peynir ekmek gibi ihtiyaç duyuyorlardı. Şimdi durum çok farklı. O yüzden Efe’ye “Acı çekeceksin” dedim. “Ben razıyım” deyince kabul ettim. - Yolda çevirip “Oğlunuz çok başarılı” diyorlar, çok mutlu oluyorum. Ama ekonomik olarak sıkıntıda. Ben de sıkıntıdayım, o da. -Siz niye sıkıntıdasınız? Bir sürü dizi, film çektiniz... - Herkes öyle düşünüyor, “O ne yapıyorsun paraları” diyorlar. Ama biz hep kısıtlı bütçeler aldık. Hiç gece hayatım, kumarım olmadı ama yine de birikimim yok. Dün de sayısal loto oynarken bir adam geldi, “Biraz da bize bırakın paraları” dedi. -Sayısal loto mu oynuyorsunuz? - Evet, hep oynuyorum. (Gülüyor) -Hiç tutturdunuz mu peki? - Bir kere 5 tutturdum. Ama bir gün kazanırsam borçlarımı bitirip geri kalan parayı LÖSEV’e bağışlayacağım. Şu borcum bitsin artık. 63 yaşımda, her gece onları düşünmekten bıktım. BİR TEK EVİM VAR - Ev borcunuz mu var? - Evet, tek evim var, başka hiçbir şeyim de yok zaten. - Meslekte kaçıncı yılınız? - 43 sene oldu. - Bu kadar senede hiç birikim yapamadınız mı? - Yapamadık, herhalde biraz da bizim sersemliğimiz yüzünden. - Estağfurullah... - Biz hiç para düşünmeyelim, iş yapalım para arkadan gelir dedik. Ama gelmiyordu (Gülüyor). -Tabii 3 çocuğa bakmak da zor... Ortanca oğlunuz Fransa’da okuyor değil mi? - Evet, bu sene Fransa’ya gitti. Daha 3 yılımız daha var, bakalım. Onun için bol bol oynamak zorundayım (Gülüyor) Euro kuru da böyle giderse, mahvolacağız. -O Fransa’da ne okuyor? - Sosyal psikoloji ve konservatuvarda piyano eğitimi görüyor. 19 yaşında. En ufağın Ali de 7 yaşında... -Ali doğduğunda siz kaç yaşındaydınız? - 56. -56 yaşında baba olmaktan korkmadınız mı? - Ebru’nun hamile olduğunu öğrenince, “Aldıralım mı, aldırmayalım mı” diye ikilemde kaldık. Ama sonra “Böyle bir acımasızlık yapmayalım. Türkiye’yi bu çocuk kurtaracak” dedik. -Aranızdaki bu büyük yaş farkı Ali’yi etkiliyor mu? - Biraz üzülüyor çünkü yolda bizi görenler hemen “Torun mu” diyorlar. Gerçi onlar da haklı, beni hep ekranda dede rollerinde gördüler. -Eşiniz Ebru Hanım, filmdeki gibi sizin babanızı kabul etmek istemeseydi ne yapardınız? - Eşimi bırakırdım. Babamı alır, babamla çıkardım. Babam rahmetli olmuştu, dedim ki şanslıyım bu durumları yaşamayacağım. Çünkü insan eti ağırdır. Ama sağ olsun Ebru annemi yıkadı, tırnaklarını kesti. Annesinden daha fazla hürmet gösterdi, o açıdan hiç hakkını yiyemeyeceğim. -Ebru Hanım’la aranızdaki 14 yaş farkı hiç sorun oldu mu? - Geçenlerde Ebru ve Ali ile markete gittik. Orada çalışan hanım dedi ki, “Altan bey çocukları da almış gelmişsiniz.” Ebru da “Aaa yapmayın” dedi. Kadın, “Bir hata mı yaptım” diye sordu. Ben de “Yok” dedim.