Herkes kendini Erdoğan'a alıştırsın!
Abone olCumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer, Batı ülkelerinin Türkiye ile ilgili analizlerini bugünkü köşesine taşıdı.
"Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, çok zor
koşullar altında girdiği 30 Mart seçimlerinde yüzde 45 civarında oy
alması, Türkiye’yi yakından izleyen yabancıların tahminlerini de
önemli ölçüde etkilemiş gözüküyor."
Bu yorum Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer'e ait. Çakırözer, son dönemde görüştüğü Batılı diplomatların Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili görüşlerini bugünkü köşesine taşıdı. "Erdoğan'a alışmak..." başlığı attığı bugünkü yazısında Çakırözer, Batı ülkelerinin Türkiye analizlerini değiştirdiklerini yazdı.
Çakırözer'e göre, " Batı 30 Mart seçimleri öncesi soğuk baktıkları “Cumhurbaşkanlığındaki Erdoğan” fikrine kendilerini hazırlamaya, başkentlerine bu yönde değerlendirmeler göndermeye başlamışlar bile..."
İKİ DÖNEM KÖŞK'TE KALIR
Önce Washington’a giden raporlardaki değişime bakalım:
- Erdoğan çok büyük olasılıkla Cumhurbaşkanlığı adaylığına
soyunacak. Kazanırsa, ikinci bir dönem daha bu görevde kalması çok
muhtemel.
- Erdoğan’ın 10 yıl daha Türk siyasetinde etkin biçimde var olacağı
fikrine herkes kendini alıştırmalı.
İSRAİL İLE ANLAŞMA AN MESELESİ
- Dış politikada Türkiye’nin pozisyonunu belirleyecek nihai
aktörlerin başında yine Erdoğan gelecek.
- İkili meselelerin çözümü için “Erdoğan’sız
Türkiye” bekleyenler, bu planlarını gözden geçirme
ihtiyacı hissedecek. Bu çerçevede İsrail, çok kısa sürede AKP
hükümeti ile hazır olan normalleşme anlaşmasını imzalayabilir.
KIBRIS'TA TAVİZ
- Kıbrıs’ta kalıcı çözüm olmasa bile bazı güven artırıcı
önlemlerin atılmasında Erdoğan karar verici olacak.
- Çözüm sürecinde de Kürtlerin en büyük umudu Erdoğan olmaya devam
edecek.
AB KAPILARI KAPATMAYACAK
Avrupa kanadındaki son değerlendirmelere gelince:
- Türkiye’de otoriterleşme eğilimlerinden kaygılıyız. Ancak
Türkiye’ye kapıları kapamak bu eğilimleri daha da güçlendirir,
demokrasi yanlılarını yalnız bırakabilir.
- Bu yüzden AKP hükümetini yeniden AB reformlarına başlaması için
teşvik etmeye devam edeceğiz.
- Kıbrıs ve Kürt sorununun çözümünde tek belirleyici yine Erdoğan
olacak.
AMA ABDULLAH GÜL DE OLSUN
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı fikrini -piyasa tabiriyle- “satın alan” uluslararası kamuoyunun asıl merakı, Başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı. Bu konuda özellikle AKP dışındaki iç ve dış çevrelerdeki beklenti, şu andaki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün partinin ve hükümetin başına geçmesi.
GÜL VE ERDOĞAN'IN FARKI
Dışarıdan bakanlar iki siyasetçi arasındaki temel farkları şöyle sıralıyorlar:
- Gül, atacağı adımlar öngörülebilir bir devlet adamı. Erdoğan
ise fevri ve sürprizlerle dolu bir siyasetçi.
- Erdoğan, sert ve çatışmacı üslubu ile kazanıyor. Gül ise
diyalogcu yanı nedeniyle beğeniliyor.
- Gül, ABD ve AB başta olmak üzere Batı kurumlarıyla yakın
ilişkiden yana. Erdoğan ise ABD ve Rusya gibi büyük devletlerle
ilişkileri iyi tutarken, Ortadoğu bölgesinde liderlik
hevesinde.
- Gül, farklı kesimlerle de iletişim kurabilir ve çalışabilir.
Erdoğan, partili isimleri tercih ediyor.
- Gül’ün önceliği piyasalar. Erdoğan’ın önceliği seçim sandığı.
Dışarıdan Türkiye’yi izleyenler bu iki zıt kişiliğin birbirini
tamamlayacağını düşünerek “Putin - Medvedev
formülü” olarak da adlandırılan, “Erdoğan
cumhurbaşkanı, Gül başbakan” modelinin hayata
geçirilebileceğine inanıyor. Ancak bize göre bu modelin önündeki en
büyük engel bizzat Erdoğan’ın kendisi. Erdoğan Köşk’e çıkması
halinde ya partili cumhurbaşkanı diye ifade ettiği kafasındaki
başkanlık sistemine geçişi deneyecek ya da ipleri elinden
bırakmayarak Cumhurbaşkanlığı’nın anayasada belirtilen yetkilerini
sonuna kadar zorlayacak. AKP içinde ve AKP’ye yakın çevrelerde, hiç
de azımsanmayacak büyüklükte bir kitle de Erdoğan’ın rolünü
zayıflatacak modellere sıcak bakmıyor.
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ NE ZAMAN?
CUMHURBAŞKANINI KİM SEÇECEK? CUMHURBAŞKANI
SEÇİM KANUNU
CUMHURBAŞKANI SEÇİLMEK İÇİN KAÇ OY GEREKLİ? SALT
ÇOĞUNLUK NEDİR?