Herkes aya biz yaya
Abone olMaliye'nin yükseköğretim ile ilgili araştırmasında ortaya çıkan rakamlar, işimizin zor olduğunu gösteriyor.
YÖK Kanunu'nda yapılacak değişikliklerin tartışma konusu olduğu
Türkiye'de, resmi veriler yükseköğretimdeki okullaşma oranı
bakımından hala çok gerilerde olduğunu, üniversitelere devlet
yardımının giderek düştüğünü, öğretim elemanı açığının da
büyüdüğünü gözler önüne seriyor. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali
Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Kesik'in "Yüksek Öğrenimde
Yeni bir Finansman Modeli Önerisi: Bütünsel Model" konulu
araştırması, Türkiye'de yüksek öğretimde yaşanan gelişmeleri ve
dünyaya göre hangi noktada bulunduğunu ortaya koydu. Ülkelerin
yükseköğretimdeki okullaşma oranları ile gelişmişlik düzeyleri
birbirlerine paralel gidiyor. Güney Kore'de yükseköğretimdeki
patlamanın hemen ardından hızlı kalkınma sürecine girildiği dikkat
çekiyor. Türkiye'de yükseköğretimdeki okullaşma oranı 1950-51
öğretim yılında yüzde 1.3 seviyesindeyken, bu oran 1985-86
döneminde yüzde 10.7'ye, 1990-91 döneminde 15.7'ye, 2000'lerin
başında ise 27.4'e ulaştı. Böylece yüzde 31'lik hedefin gerisinde
kalındı. Son 20 yılda Türkiye'de üniversite sayısı 19'dan 73'e,
fakülte ve yüksekokul sayısı 334'den bin 332'ye yükseldi. Bu
dönemde öğrenci sayısı 240 bin 403'den 1 milyon 133 bin 768'e,
öğretim elemanı sayısı da 22 bin 223'den 36 bin 530'a çıktı. 1983
yılında toplam bütçe ödeneklerinin yüzde 3.8'i üniversitelere
giderken, bu oran 2002'de yüzde 2.5'a, 2003'de ise yüzde 2.3'e
geriledi. Devlet, son 5 yılda üniversitelere istedikleri ödeneğin
ancak yüzde 46.3'ü verebildi.