Her yılın bir 28 Şubat'ı vardır
Abone olArınç, her yılın bir 28 Şubat'ının olduğunu belirterek, Annan Planı'nın, son nokta olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç, 28
Şubat'a kadar imzalanması öngörülen Annan Planı'na ilişkin "28
Şubat'ta imzalanmazsa 1 Mart'ta kıyamet kopmaz" dedi. Arınç, Ankara
Ticaret Odası'nın (ATO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı'nda yaptığı
konuşmasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Meclis Başkanı
Arınç, ATO'ya gelişinde Meclis Salonu'na girmeden önce, yorgun
olduğu gerekçesiyle bir süre ATO Başkanı Sinan Aygün ile salon
dışında oturarak dinlendi. Daha sonra Meclis Salonu'na giren Arınç,
burada yaptığı konuşmasında ilk olarak, kredi kartlarına uygulanan
temerrüt faizlerine ilişkin görüşlerini dile getirerek, kendisinin,
kredi kartlarını sadece alışverişte kullandığını, ancak kredi
kartından nakit çekilmesi durumunda adeta 'tefeci faizleri'ne
benzer bir faiz işletildiğini ifade etti. Arınç, bir zamanlar
sadece itibarlı kimselere verilen kredi kartlarının, daha sonra da
çantalara doldurularak avuç avuç dağıtıldığı ve bunun toplumsal bir
felakete yol açtığını vurguladı. 57. Hükümet'e eleştiriler yönelten
Arınç, o dönemde Meclis'in adeta bir fabrika gibi görüldüğünü
belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Geçmiş dönemlerde
Sayın Başbakan ve onun çok sevgili arkadaşları her yerde
konuştuklarında şunu söylerlerdi: Biz öylesine çalışkan bir
Hükümet, öylesine çalışkan bir Meclisiz ki, 385 kanun çıkardık. Ben
de her kürsüye çıktığımda onlara şunu söylerdim: 'Siz her halde
Parlamento'yu civata üreten bir fabrika zannediyorsunuz. Üretim
300'den 500'e çıktı, 2 vardiya, 3 vardiyaya çıktı diye
seviniyorsunuz'. Hayır, TBMM, seri üretim yapan, civata-somun
üreten bir fabrika değil. Biz kaliteli kanun yapmaya mecburuz.
Çıkardığınız kanun ne işe yaradı ben ona bakarım. Toplumun hangi
sorununu çözdü, ben ona bakarım. Yoksa reform diye getirdiğiniz
şey, 3 aydan 3 aya değişiyorsa, hiç kimsenin işine yaramıyor
demektir. En çok öğündükleri kanunda bile, mesela Bankalar Kanunu,
Ben biliyorum 4 kez değişiklik yapılmıştır. Esas kaliteli kanun
toplumun ekonomik, sosyal, hukuk ihtiyaçlarını çok inceden inceye
düşünür, tartışır, katılımcı demokratik bir ortamda bugünü değil,
yarını içine alacak bir düzenleme yapar. Siz de rahat nefes
alırsınız. kanunların ruhu toplumların ruhuna uymak zorundadır.
Toplumun ruhunu taşımıyan bir kanundan netice alamazsınız. Bizim
kanunlarımızın çoğu Avrupa menşeylidir. Ceza Kanunu İtalya'dan,
Medeni Kanun İsviçre'den, diğer kanunlarda diğer ülkelerden
alınmıştır. Ama kanunu, kanun diye alır da hukukunu ihmal
ederseniz, netice alamzsınız. Kanun sadece maddelerde yazan şeyler
değildir. Bir ruhu vardır. Bu ruh İtalya toplumuna aittir, bu ruh
İsviçre toplumuna aittir. Siz oradaki hukuk mantalitesini Türk
toplumunun hukuk mantalitesiyle bağdaştıramazsanız, bir yerinden
patlak verir. O yüzden zaman zaman yama yapmak zorunda kılırsınız.
Patlayan yarığı dikmek zorunda kalırsınız. Kanun alınabilir ama
içine hukuku koyacaksınız". "TÜRKİYE, KENDİNE ÖZGÜ DEĞERLERE SAHİP
OLDUĞU İÇİN ARJANTİN OLMADI" Türkiye'nin yaşadığı ağır ekonomik
krize rağmen Arjantin'in durumuna düşmemesinin nedeninin, Türk
insanına özgü değerler olduğuna değinen Arınç, "Eğer bizi biz yapan
değerler, bu kadar örselenmiş, bu kadar yıpranmış, bu kadar
erozyona uğramış olsa bile, hala kırıntısı bile kalmışsa bizi
Arjantin'e benzemekten koruyan tek imkan o değerlerdir. Yoksa
Arjantin'in enflasyonu ve borcu bizimkinden daha azdı. Ama bir
sosyal patlamaya gittiler. Bu toplum daha ağır şartlar altında
olmasına rağmen, hala biz Arjantin olmuyorsak, insanlar Allah
korkusu bir tarafa bir başkasının hakkına kul hakkıdır diyerek el
uzatmıyorsa, bu bizim toplum olarak taşıdığımız değerlerdendir"
şeklinde konuştu. Kıbrıs konusundaki görüşlerinden dolayı
eleştiriler aldığını kaydeden Arınç, bu eleştirilere kaynak olarak
bazı köşe yazarlarını gösterdi. Arınç, görüşleri nedeniyle
olumlu-olumsuz tepkiler aldığını ifade ederek, "Olumsuz tepki
verenler, köşelerinde yazanlar. Bu köşe yazarlarını çok yakından
tanıyorum. Çoğuna da saygım var. Ama Allah'tan diliyorum ki
inşallah bu ülkeyi onlar yönetmez" diye görüş bildirdi.
"Köşelerinde bu kadar rahat yazan, köşelerinde bu kadar milli duruş
ve değer adına hiçbir şey tanımadan, bu planda ne var ne yok diye
bakmadan; 'Şu iş bitsin de nasıl biterse bitsin' diye düşünen
insanların hangi konuda neler yazdığını çok iyi bildiğim için,
'Onlar yazmaya devam etsinler ama ülke yönetimi ayrı bir şeydir'
diye düşünüyorum" diyen Arınç, "Çünkü bunların bir kısmına
baktığınız zaman, 'Biz hala niye duruyoruz da ABD'nin safında yer
almıyoruz. Uçaklar niye uçmaya başlamadı. Niye Saddamın başına
bombalar patlamadı' diye şikayet ediyorlar. Bunlara kalsa,
Körfez'de savaş başlamalıydı. Onlara kalsa Kıbrıs diye bir şey yok.
Ha vermişsin, ha vermemişsin farketmez. Bunlardan gelen
eleştirileri okudum. Ama yanlış yaptığımı görmedim. 'Bilakis doğru
söylemişim. Onlar da kendi bildiklerini yazıyorlar' dedim. Ama
halkımdan o kadar olumlu tepkiler aldım ki hepsinin Millet Meclisi
Başkanı olmaktan şeref duydum. Çünkü Kıbrıs konusundaki
düşüncelerimin ardında; köşelerin anlı-şanlı dolar karşılığı maaş
alanlar değil, milletimin ta kendisi vardı" dedi. "KIBRIS'TA İKİ
BÖLGELİLİK ESAS OLMALIDIR" TBMM Başkanı Arınç, şunları kaydetti:
"Annan Planı karşısındaki tavrımızın, ne getirip ne götürdüğüne
bakılarak, hem ulusal menfeatlerimiz, hem de Kıbrıs'taki
soydaşlarımızın menfeatleri doğrultusunda 'Evet' veya 'Hayır'
denilebilir. Evetse evet, hayırsa hayır denilebilir. Bunun sonunda
ölüm yok. Böyle geldi böyle gidiyor. İtiraf edeyim; Annan Planı'nın
kesinlikle müzakere edilmemesi gerektiğini söyleyenlere karşı
koydum. Bu önemli bir belgedir. Çünkü BM Genel Sekreteri getiriyor.
Bunun dünya siyaset platformunda bir önemi olabilir, buna sırt
çevirirseniz, siyaseten yanlış yapmış olursunuz. Nederen gelirse
gelsin görüşün, lehimizde ve aleyhimizde olan hususları ortaya
koyun. İster kabul edin imzalayın, ister kabul etmeyin imzalamayın.
Bu Annan Planı olarak geçiyor ancak bu bir Angolo-Amerikan
Planı'dır. Bu planın arkasında İngilizlerin meşhur siyasetçisi Lord
Horney vardır. Annan Planı'nda haritalar çok iyi çizilmiş veya çok
iyi çizdirilmiştir. Bunu dışardan birisinin bilmesi ve çizmesi
mümkün değildir. İçeriden, belki de Rum subayları tarafından
çizdirilmiştir. Çok ince girift noktasına kadar çok stratejik
hazırlanmış bir plan doğrusu. Bu açıdan tebrik etmek lazım
doğrusu". Kıbrıs'ta toprak tavizine ilişkin görüşlerini de dile
getiren Arınç, "Benim nüfusunum büyük bir bölümünü göç etmek
durumunda bırakacak, en verimli topraklarımı Rumlara terk ettirecek
bir plan doğru değildir. Bugünkü sınırlar, muhafaza edilebilir,
verilebilecek kısmı varsa verilir. 'Biz aslında fazla yer almışız
canım' diyen zamanının Cumhurbaşkanları da konuşmaya başladı.
Toprak konusunda tavizlerle bir yere varılabilecekse, yüzde 3-4
gibi bir kısmın Rum kesimine bırakılabileceği söylenmiştir. Ama iki
bölgelilik esas olmalıdır" ifadelerini kullandı. Son günlerde KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı hedef alan eleştirileri yanlış bulan
Arınç, "Siyasetçinin görevinin müzakere ederek, kendi tarafı için
en olumlu sonucu almaktır. 'Siz buna fazla bakmayın, bundan sonrası
ölüm, atın imzayı' diyenlerle bir noktada buluşmak mümkün değildir"
diye konuştu. Arınç, "Sayın Denktaş, konutuna bunları söyleyenleri
çağırarak, 'İtirazlarını söyleyin de gideyim karşı tarafta bunun
mücadelesini yapayım' dediğinde 'Biz seninle konuşmayız, biz
dışarda miting yaparız. Ne söylerseniz söyleyin size güvenmiyoruz'
cevabını almıştır" şeklinde görüş bildirdi. Yapılan protesto
hareketleriyle Denktaşın yıpratılmak istendiğini ifade eden Meclis
Başkanı Arınç, mitinglerde demokratik hakların kullanıldığı ancak,
söz konusu mitinglerin kimin lehine olduğunun da dikkate alınması
gerektiğini sözlerine ekledi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Her
şeyin bittiği bir zamanda değiliz, ama her şeyden çok ders zaman
alınacak bir zamandayız. Kıbrıs Türk halkının ve türkiye
Cumhuriyeti'nin menfeatlerini gözetecek bir barışı hepimiz arzu
ediyoruz. Kesinlikle bu reddedilsin durumunda değiliz. Müzakere
edilsin, mefeatimiz varsa imzalansın. Menfeatimiz yoksa hiçbir
kaybımız olmaz. Bunu imzalamadığınız zaman. Ben söyledim bana
kızdılar. Her yılın bir 28 Şubat'ı vardır. Arkasında da 1 Mart var.
28 Şubat'ta imzalanmazsa 1 Mart'ta kıyamet kopmaz. Her şeyi bilelim
ki bugünlere kadar gelirken, hep böyle son dakika golleriyle
gelmişizdir. Tarihte her zaman fırsatlar doğar, her zaman ışık ve
güneş doğar. Karanlığın arkasından aydınlığın geldiğini biliyoruz.
Kıştan sonra da bahar gelir. Annan Planı'nı bu şartlar altında,
bütün arkadaşımızın son nokta olarak görmemesi gerektiğini söylemek
istiyorum". Toplantıda, ATO Başkanı Sinan Aygün de Kıbrıs konusunda
hazırlanmış slayt gösterisi eşliğinde bir konuşma yaptı. Aygün
konuşmasında kredi kartları konusuna da değindi. Toplantı sonunda
bazı ATO üyelerine Arınç tarafından plaket verildi.