Her şeyi devletten beklemeyin!
Abone olMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, herşeyi devletten beklemeyin diyerek vatandaşlara seslendi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bütçede en büyük payın
milli eğitime ayrıdığını belirtirken, "Yetiyor mu?, yetmiyor. Her
şeyi devletten bekleme anlayışımızı da değiştirmemiz lazım"
dedi.
Bir dizi gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Yozgat'ta bulunan
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yozgat Belediyesi Kent Park
tesislerinde düzenlenen kahvaltıda, STK temsilcileri ve basın
mensuplarıyla bir araya geldi. Eğitim konusunda STK
temsilcilerinden Yozgat'ta eğitimin sorunları konusunda görüşlerini
alan Bakan Avcı, kayıt ücretleri ve okul aidatları konusuna
değindi, "Şimdi şüphesiz özellikle kayıt döneminde toplanan
paraların velileri zor duruma düşürdüğün biliyorum. Benim bu tür
şikayetler konusuna verdiğim cevap şu; şüphesiz hiçbir okul
yönetimi, velileri isteği, arzusu dışında bir takım ödemeler,
aidatlar konusunda zorlamayacak, ama şimdi çocuklarımızı
dershanelere gönderiyoruz.
İKİ GÜNLÜK DERSHANEYE 100 LİRA VERMEKTEN
ERİNMİYORSUN!
Kardeşim sen çocuğunu gönderiyor musun?, gönderiyor. Ne kadar
veriyorsun, 100 lira veriyorsun. Peki okulun eksiği, gediği için 10
lira istemiş. Haftanın 5 günü bu okulda okuyor çocuk, senin okulun.
İki günlük dershaneye 100 lira vermekten erinmiyorsun, bunu yük
görmüyorsun, çocuğunun okuluna 5 liralık, 10 liralık katkıda
bulunmak ağır geliyor. Her şeyi devletten beklemek anlayışımızı da
değiştirmemiz lazım" dedi.
HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEYİN
Genel olarak eğitim sistemine bakıldığında her şeyi devletten beklemek yerine hayırsever katkılarının yapılması gerektiğini belirten Bakan Avcı, "İş adamları, sivil toplum kuruluşları olarak bizler de işin bir ucundan tutmalıyız. Çünkü şu da oluyor. Bazı ihtiyaçlar yerinde daha iyi görünür. Şehrin ileri gelenleri, hayırseverleri olarak bizlerde bu işlere bir şekilde sahip çıkmalıyız. Bazımızın imkanı okul yaptırmaya yeter, bazımızın imkanı bir sınıfı donatmaya yeter. Sağlık Bakanlığı çok güzel bir uygulama yapıyor, biz de onu taklit etmeye çalışıyoruz. İlla okul yaptırmak şart değil. Yani bazı imkanlarımız bir sınıfı donatmak, sınıfa tahta almak, sıra almakta dolayısıyla kimin gücü neye yetiyorsa, amel defterini açık tutmak isteyenler için okullarımız açık" diye konuştu.
10 MİLYON 600 BİN TABLET ALINACAK
Bakan Avcı, toplumda çok yaygın olarak kullanılan 'Ceketimi satacağım, seni okutacağım' sözü üzerinden eğitime verilen önemi değerlendirdi. Avcı, "Türkiye'nin petrolü, ekstra gelirleri yok, ne yapıyorsa kendi alın teriyle, dişiyle ve tırnağıyla yapıyor. Bu aziz millet gerçekten eğitime, şahsen de söyleriz 'Ceketimi satacağım, seni okutacağım'. Hükümetimiz de bütçeden en büyük payı eğitime ayırdı. Yetiyor mu, yetmiyor. Önümüzdeki ay içerisinde ihalesine geçiliyor, 10 milyon 600 bin tablet bilgisayar alacağız. Bu ihalede de temel şart bunun belirli bir zaman içerisinde yerli üretime dayandırılması. Yani hem çocuklarımıza tablet bilgisayar dağıtalım hem de Türkiye'de bilgisayar sanayisinin, teknolojisinin üretiminin temellerini atmış olalımö diye konuştu.
MAYIS AYINDA ÖĞRENCİLERİN RAPOR KRİZİ TUTUYOR
Bakan Avcı, Mayıs ayından itibaren son sınıf öğrencilerinin rapor krizine girdiklerini belirterek, bu konuda hoş olmayan örneklerle karşılaştıklarını söyledi. Rapor konusunda sorulan soruya Kırşehir yöresinden bir türkü ile cevap veren Bakan Avcı, 'Vay Nerdesin nerdesin, kaldır camın perdesin, Diyeceğim çok amma kalabalık yerdesin' Diyerek, bu rapor meselesi hakikaten kalabalıkta konuşulması zor bir mesele. Özellikle Mayıs ayından itibaren sınav döneminde 12'inci ve 8'inci. sınıflar bir rapor krizine giriyorlar. Bunun nasıl suiistimal edildiğine dair hoş olmayan örneklerle karşılaşıyoruz. Bir de bizim tarafımızda da maalesef sıkıntılar var. Fakat bu sıkıntıları Milli Eğitim Bakanı olarak benim çok genelleştirerek, bütün bir camiayı töhmet altında bırakacak ifadeler kullanmak doğru olmaz" diye konuştu.
ALTERNATİF HAZIRLIKLARIMIZI YAPTIK
Bu sıkıntıların hepsini bildiklerini ifade eden Bakan Avcı; "Camia içerisindeki bazı yanlış uygulamaları çok fazla genelleştirerek bütün eğitim ve okul yöneticilerimizi öğretmenlerimizi töhmet altında bırakacak ifadeler kullanmak istemiyorum. Önce bu sınav baskısını velilerin bu sınav algısını ve bunu bir ölüm kalım meselesi haline getirmelerini, bu duyguyu çocuklarına da yüklemlerini önlememiz lazım. Bu konuda, alternatif hazırlıklarımızı yaptık. Önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız" dedi.