Ütülü çamaşırlarımı ıslatıyorum gözyaşlarımla
sıralarken bavula , "Hem ağlarım, hem giderim" sözünü şimdi daha
iyi anlıyorum aslında…
En çok gitmek istediğin yere bile gitmek ne zormuş,
önceden kanat takıp uçacağını düşünürken…
Bavulumu hazırlıyorum, bir yandan yanımda olması
gerekenleri almamam gerekiyor, fazlalık olmasın diye…
Oysa fazlalık değil onlar, bir dost sohbetinde
verilen sürpriz hediyeler, birlikte çekilmiş fotograflar, en çok
sevdiğine sarılırken giydiklerin, üzerine sinmiş eşsiz kokular…
Ya duygular?
Eşyaların arasına sıkıştırmaya çalışıyorum onları da,
acılarımı, hüzünlerimi, sevinçlerimi…
Bavula sığmıyor…
Oysa ben herşeyi minicik, bir yumruk büyüklüğündeki
yüreğe sığdırmayı nasıl da başarmıştım.
Bu galiba, kalp insanın yanına alacağı en
büyük bavuldur demek oluyor!
Hayallerine bile koşarken insan, ayağına takılıyor
herşey, bütün geçmiş…
Yaşananlar hiç hatırlanmasa da gitmeden önce,
giderken hepsi yoluna çıkıp kendini hatırlatıyor aslında…
Her bir köşesine anılarımı bıraktığım şehrim
güzelleşiyor gözümde, gelinlik giymiş bir kız gibi…
Belki sonbahar diye bilmiyorum, sanki şehir de üzgün
benim gibi…
Sararmış yapraklarına bakıyorum etraftaki ağaçların,
yapraklar da terkederken aylarca tutundukları dalları bu kadar zor
mu geliyordur acaba onlara da gitmek…
Bunu da almalıyım yanıma, evet bu annemin hediyesi
bunu da koyalım, bu kardeşimin en beğendiği…
Yok olmayacak, abartmamalıyım ama olmuyor işte, sanki
herşeye ihtiyacım olacakmış gibi…
Her rengi olmalı yanıma aldıklarımın, ya ruh halim
beyaza uygun olmaz da siyaha göz kırparsa…
Ya mavi diye umutlanırsa yüreğim, ya pembe diye
çarparsa kalbim…
Zormuş gitmeye hazırlanmak…
Her gidişte zorlanıyorum böyle işte, sanki ilk defa
gidiyormuşum gibi…
Giderken hiçbir şey yaşamamış gibi gidenlere hayretle
bakıyorum… Anıları bir anda çöpe atmayı, hatıraları kalbi kırık
bırakmayı nasıl becerebiliyorlar hiç anlamıyorum.
Bense giderken, hatıraların üzerine bir çizik atar
gibi, anıları boynu bükük bırakır gibi hissediyorum, eşyalarımın
bile birer ruhu var bence, aynam beni göremeyecek mesela uzun bir
süre, dolabımın kapağına elimi süremeyeceğim günlerce, yatağım, ana
kucağım gibi, yastığım, en büyük sırdaşım...
Gitmek zordur, evet gitmek hüzünlüdür…
Ama gitmek gereklidir!
Eğer arasıra dikiz aynasına bakmayı da, önüne
bakarken, becerebiliyorsan…
Gidebilmek yürekli olmak demektir.
Zaten kalp denen koca bavul, aslında hiçbir şeyi
arkanda bırakmadığının da bir göstergesi gibidir…
twitter.com/nsrnylmz