Her prostat büyümesi kanser mi?
Abone olProstat büyümesi ileri yaş erkeklerde sık rastlanan bir durum. Ancak her büyümenin nedeni, kanser değil.
Büyümenin neden kaynaklandığını saptamak için mutlaka bir uzmana
başvurmak gerekiyor. Çünkü prostat kanserinde de erken teşhis,
hayat kurtarıyor.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Meriç Şengöz, toplumda prostat büyümesinin kanser gibi algılandığını belirtti, “Büyüme yalnızca kanserden kaynaklanmaz. İyi huylu prostat büyümesi de söz konusu olabilir. Bu iki durumu, birbiriyle karıştırmamak gerekiyor” dedi.
Büyümenin mutlaka ciddiye alınması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Meriç Şengöz, “Belli bir yaş grubundaki büyümelerin büyük bir kısmı iyi huylu, küçük bir kısmı ise kötü huylu yani prostat kanserine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Ancak kendi haline bırakırsanız o iyi huylu büyümenin, ileride kötü huylu tümöre dönüşme ihtimali var. Bu yüzden iyi huylu büyüme ile kanseri ayırabilmek ve erken teşhis koyabilmek için erkeklerin düzenli hekim kontrolünden geçmeleri çok önemli” diye konuştu.
ERKEKLER
UTANIYOR
Gelişmiş ülkelerde erkekler prostat
kontrolü için düzenli olarak hekime giderken ülkemizdeki erkekler
utanıyor! Prostat kontrolünde utangaç davranmanın, hastalıkların
geç teşhis edilmesine neden olduğunu belirten Doç. Dr. Meriç Şengöz
ülkemizdeki erkeklerde bu bilincin yeterince gelişmediğine dikkat
çekerek, şunları söyledi:
“Kadınlar meme
kontrollerini düzenli olarak yaptırarak sağlıklarını koruma yolunda
önemli bir yatırım yapıyor. Ancak erkeklerde prostat için hekime
başvurma oranı, kadınlardaki kadar yüksek değil. Bunun nedeni ise
çekingenlik. Oysa erkeklerin 55 – 60 yaşlarından itibaren rutin
üroloji kontrolü olmaları gerekiyor. Bizler, erkeklerin 45 yaşından
sonra bir kez, 60 yaşından sonra da 6 aylık periyodlarla prostat
kontrolü yaptırmasını istiyoruz. Bu kontrollerde; prostat muayenesi
yapıldıktan sonra kanda PSA denilen bir antijen değerine bakılıyor.
Eğer bu değer, normal seviyeyi aştıysa biyopsi gibi ileri
incelemeler yapılıyor. Tanı konduktan sonra da tedavisine
geçiliyor.”
BU BELİRTİLERİ
DİKKAT!
Prostatta kötü huylu tümör
oluştuğunda; bu tümörün, bir süre sonra etraftaki organlara baskı
yaparak ilerlediğini, hücrelerin kana karışmasıyla kemiklere veya
başka organlara yayıldığını anlatan Doç. Dr. Meriç Şengöz, prostat
kanserinin belirtilerinin idrar yapma düzensizliği, tıkanıklığı,
büyük abdest düzeninin bozulması, kanamalı idrar çıkış saptanması
şeklinde özetledi.
YÜZDE 90 BAŞARIYLA TEDAVİ
EDİLİYOR
Prostat büyümesinde sık sık tuvalete
gitme ihtiyacı duyulması nedeniyle hastanın günlük yaşam
kalitesinin düştüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Meriç Şengöz, “Tedavide
yüzde 80-90'lara varan iyi sonuçlar elde ediyoruz.” diyor. Prostat
kanserinde ileri yaş ve aile öyküsünün risk faktörleri arasında
sayıldığını aktaran Doç. Dr. Şengöz, ailenin erkeklerinde prostat
kanseri varsa diğer erkek üyelerdeki olasılığın biraz daha
yükseldiğini ifade ediyor. Erkeklerde en sık görülen ve ölüme neden
olabilen kanser türü olan prostat kanserinin tedavisinde beş
yönteme başvuruluyor. Bunlar; takip, ameliyat, radyoterapi,
brakiterapi ve ilaçlardır.
Takip: Prostat kanseri çok yavaş ilerliyor. Tanı erken konulduğunda, hastanın yaşı da ileriyse izlemek önemli bir seçenek haline geliyor.
Ameliyat: Ürologlar tarafından açık ya da laparoskopik olarak gerçekleştirilen cerrahi yöntemde prostat, bir bütün olarak çıkarılıyor.
Radyoterapi: Ameliyatsız yöntemlerde standart tedavi olarak biliniyor. Farklı tekniklerle farklı dozlar ve süreler içinde, ileri teknoloji ile üretilmiş cihazlar kullanılarak uygulanan radyoterapi sayesinde, tümörün kontrol altında tutulma ya da yok edilme oranı artıyor.
Brakiterapi: Cerrahiye benzeyen, radyoaktif birtakım tohumcukların özel bir iğne sayesinde prostatın içine yerleştirilmesi prensibine dayanan bir tedavi yöntemi. Kısa sürede uygulanması ve tohumcukların vücutta kalması nedeniyle, hasta açısından da konforlu bir yöntem.
İlaçlar: Tedavide tek başına kullanılmıyor. Genellikle cerrahiye ve radyoterapiye ek olarak ya da başka tedavi uygulanamayan hastalar için tercih ediliyor. Öncelikle hastalığın evresi ve hastanın taşıdığı risk belirleniyor. Tedavide, erkeklik hormonunu baskılayan ilaçlar kullanılıyor.