Her insan kendisi için bir giz olmalıdır
Abone olBir kelebek koleksiyoncusuyla, âşık olup kaçırarak zindana kapattığı bir resim öğrencisi arasındaki 'mecburi' ilişkinin romanı
Koleksiyoncu, İngiliz edebiyatının önde gelen
yazarlarından John Fowles'un, birçok yayınevinden geri çevrilme
talihsizliğini yaşayan, ama yayımlandığında kendisine bugünkü ününü
getiren ilk romanı. Fransız Teğmenin Kadını, Yaratık, Mantissa,
Büyücü ve Daniel Martin gibi başyapıtların habercisi...
, bir kelebek koleksiyoncusuyla, âşık olup kaçırarak zindana
kapattığı bir resim öğrencisi arasındaki 'mecburi' ilişkinin
romanıdır görünürde. Ama Fowles'un olağanüstü üslubu ve
ustalığıyla, bu ilişki, başka birçok ilişkiye de gönderme yapmakta;
ahlâki kaygılarla baskı altına aldığımız yabanıl doğallığımız
içinde, aslında neyi nereye kadar haklı ve geçerli bulabileceğimiz
gerçekliğiyle bizi yüzleştirmektedir.
Farklı yolculuklara açık bir kurgusu olan bu roman, sadece
kendimize gore haklı olan bir tutku adına yapabileceklerimizin ikna
edici ve masum bir anlatısı olarak okunabileceği gibi, içimizdeki
'iktidar' ve 'teslim olma'
isteğinin hangi şartlarda ortaya çıkabileceğinin anlatısı olarak da
okunabilir.
Sadece bir psikolojik gerilim romanı olarak okunduğunda bile
inanılmaz tatlar alacağınız Koleksiyoncu, bunun ötesine geçmekten
ve kendi karanlıklarıyla yüzleşmekten korkmayanlara... Ya da
Fowles'un dediği gibi 'Her insan kendisi için bir giz
olmalıdır' sözüne inananlar için.