Her hastalığa şifa bitkiler
Abone olŞifalı bitkiler her derde deva olma özelliğini gelişen teknolojiye rağmen sürdürüyor. Uzmanlar, bu bitkilerin çaylarının da ilaçlar kadar etkili olduğu görüşünü savunuyor...
Uzmanlar, çoğu ilacın temelinde bulunan bitkilerin çaylarının da
birer şifa kaynağı olduğunu belirtiyor. Bitkilerle tedavinin her
zaman için ilaç tedavisinden daha uzun süreceğini ifade eden
uzmanlar, "Bitkiler, hastalığa yakalanmadan önce tedbir olarak
kullanılmaya başlanmalı, basit hastalıklar bitki çayları,
kompresler ve bitkilerden yapılmış yağlarla tedavi edilmeli. Ciddi
hastalıklarda da doktorun verdiği tedaviye paralel olarak
bitkilerden yararlanılabilir" diyor. Uzmanlar, tabiattaki şifalı
bir çok bitkiden bitki çayı hazırlarken de şu tavsiyelerde
bulunuyor: "Bitki çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz
su kullanılmalı. Suyunuzu kaynattıktan sonra bir-iki dakika
dinlendirin. Porselen bir demliğe önce, çayını yapacağınız bitkiyi
koyun ve üzerine gerekli miktarda su ekleyin. Genellikle 1 tatlı
kaşığı kuru veya bir avuç taze ot için dörtte bir litre su
kullanmak gerekir. Çayın demlenmesi için 2-5 dakika yeterlidir. Kök
bitkilerden çay yapacağınız zaman (zencefil, havlıcan gibi) aynı
miktarda su ve bitkiyi birlikte cezveye koyup kaynatma yoluyla
çayınızı yapabilirsiniz". Uzmanların bildirdiğine göre, şifalı çay
elde edilen şifalı bitkilerden bazıları şunlar: Ihlamur: Soğuk
algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak
kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve
kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam
saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla
miktarda alındığında uykusuzluğa sebep olabilir. Yapraklarında çok
miktarda klorofil taşımasından dolayı, kansızlık durumunda
kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru
da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun
süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir.
Yogi Cayı: Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay. Tam da kış
mevsimine uygun, yani ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun
baharatların karışımından oluşuyor. Bu çayı hazırlamak için ufak
bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök
zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su
bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz
içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün.
Dilerseniz sütle karıştırıp için. Isırgan: Isırgan, birçok
rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar
bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma
rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut
hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları
taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı
çok yararlıdır. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir
tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir.
Biberiye: Bu güzel kokulu bitkinin kullanılmadığı hastalık yok
gibi. Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım
hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi
ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca
bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, ağrılı adet, düşük
tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer
rahatsızlıklarına da birebirdir. Hoş bir tat vermesi açısından
biberiye çayına bir parça da kabuk tarçın atabilirsiniz. Rezene:
Rezene, Ege Bölgesi pazarlarında bahar aylarında bol bulunan bir
bitkidir. Rezene çayı özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve
bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı
olduğu zamanlarda sık başvurulan bir ilaçtır rezene çayı. Öksürük
ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında
rezene çayı yararlıdır. Listeyi uzatmak mümkün: Hıçkırık, bulantı,
idrar yolları iltihabı, böbrek taşları gibi birçok durumda rezene
çayına başvurabiliriz. Hindiba: Hem salatalarda, hem de haşlanarak
zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar
söktürücüdür. Karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker
hastalarının sofralarının baş köşesine oturtması gereken otlardan
biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin
romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır.
Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır. Romatizma
hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam
hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla
görürler. Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1-2 tatlı kaşığı
doğranmış hindiba kullanılır. Nane: Nane çayı, mide ve bağırsak
gazlarında, bulantı ve kalp çarpıntısında içilir. Sindirim sistemi
rahatsızlıklarında, karın ağrısı, ishal, safra kesesi taşı, baş
ağrısı, migren, sinüzit, diş ağrısı, halsizlik, bronşit, öksürük
gibi rahatsızlıklarda da tedavi edici özelliği olan nane, nefes
darlığında da şöyle kullanılabilir: Bir tülbentin üzerine bal
konur, üzerine taze veya kuru nane yaprakları serpilir ve yatmadan
önce göğüs üzerine bağlanır, sabaha kadar bırakılır. Kekik: Kekik
çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Kekik yağıln
baharatların karışımndan elde edilen timol birçok ilaçta, hatta
ameliyatlarda yara temizlemek için kullanılıyor. Eski zamanlarda
salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip
salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene,
bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet
sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye
sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna
atılarak kullanılabiliyor. Zencefil: Ayurveda ve Çin Tıbbı'nda 5
bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıcı bir ottur. Özellikle
metabolizma rahatsızlıklarında temizleyici, düzenleyici ve
canlandırıcı bir etkiye sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi
durumlarda, kan dolaşımını artırmak için, kas hastalıklarında ve
romatizmal ağrılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını
içebilir, öksürük için zencefil-zerdeçal-bal karışımını sabah ve
akşam aç karnına şurup niyetine kullanabilirsiniz. Zencefil
canlandırıcı olduğu için akciğerleri temizler, gazı önler ve
terlemeyi artırarak cildin de temizlenmesini sağlar. Adaçayı:
Kızılderililerin kutsal bitkisi sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde
bol bol yetişir. Antibiyotik ilaç görevi gören adaçayı diş eti
rahatsızlıklarında ve boğaz ağrılarında çok yararlıdır. Sinir
bozukluğu, baş dönmesi, titremeye iyi gelir ve menopoz döneminde
karşılaşılan terlemeyi durdurur. Ayrıca dolaşım sistemi
hastalıklarında, tansiyon düşüklüğünde, sindirim sistemi
bozukluklarında, psikolojik rahatsızlıklarda, halsizlikte, sinir
hastalıklarında da kullanılır. Özellikle boğaz ve ağız içi
iltihaplarında günde birkaç defa adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş
çayla gargara yapın, iyi geldiğini göreceksiniz. Elma: Elma, besin
değeri dışında nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı
koruyucudur. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur, lifli
olduğu için bağırsakları temizler, karaciğerinden şikayet edenler,
romatizmalılar ve hatta şeker hastaları bile elmadan
faydalanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir, baş ağrılarına
iyi gelir. Taze elma suyu cilde sürüldüğünde dokuları
sağlamlaştırır ve teni güzelleştirir. İlkbaharda toplanan elma
çiçekleri kurutularak sonbahar ve kış aylarında kaynatılır, göğse
ve öksürüğe iyi gelecek bir şurup elde edilir. Kurutulmuş elma
parçalarından çay yapabileceğiniz gibi kabuğuyla küçük parçalara
böldüğünüz elmaları kaynatarak içine isterseniz limon ve portakal
koyarak çay olarak tüketebilirsiniz.