Tüm dünyada veriler manipülasyonlu. Artık bu anlaşıldı.
Kimsenin rakamlarının doğru olmadığı bir dünyada bize ait
rakamların sağlıklı olmasının sağlığımız açısından yararının
olmadığını bilmeliyiz.
Kamuoyuna açıklanan verilerin doğruluğu yanlışlığı mı,
hastalığın kendisi mi önemli?
Neye odaklanmalıyız?
İşi ciddiye almak lazım. Hastalığın amanı yok. Yaz ayları
gelince sönümlenir beklentisi boş çıktı. Tedavi süreçlerinde,
deneyimler kazanıldı, pratik yollar bulundu doğru. Yeterli mi?
Cevap belli, hayır.
Ölüm çok.
Dünyada hemen her gün binlerce ölüm haberi alıyoruz. Ülkemizde
de arttı.
İşte neye odaklanmalıyız sorusunun cevabı:
Hasta olmamak gerekiyor. En önemli husus bu, hasta olduğumuz
andan itibaren ne yapsak kar etmiyor.
Tedavi imkânı bulmak veya tedavi olmak için dünyanın pek
ülkesindeki insanlardan daha avantajlı olduğumuz açık ama
hastalığın bünyemizdeki tahribatının kalıcı yanları var ve
iyileşsek de bu kısmı artık bilinen bir gerçek. Bu kadar büyük bir
acıyı, ıstırabı çekmek de akıl karı değil. Risk ise her zaman çok
yüksek…
Bakın pek çok önemli isim her gün hastalığa yakalandığını
açıklıyor. Bunların büyük bir kısmı o düşüncedeyim ki, çok da
dikkatli insanlardır. Kurallara önemli ölçüde uymuşlardır. Ama
yetmiyor. Bir başkasının dikkatsizliğinin kurbanı olmaktan
kurtulamıyorlar.
Gençlerimizin bünyeleri görece kuvvetli. Hastalıklarını ayakta
atlatabiliyorlar. Bazıları hiç hissetmiyor da olabilir. Fakat bir
kısmı süper taşıyıcı olarak pek çok insanı etkileyebiliyor.
Maskesiz gezen veya maskeyi kollarında bir aksesuar gibi taşıyan o
kadar insan var ki…
Tatil yapmak doğal bir hak, gereklilik.
İnsan yılın yorgunluğunu atmak, dinlenmek istiyor ve bunu
kesinlikle saygı ile karşılıyorum.
Ama ortada olağanüstü bir durum var.
Bu şartlar altında herkesin hem kendisi, hem de çevresi için
dikkatli olması elzem.
Temassız dünya bu günleri atlatmamızda bizlere çok yardımcı
olacak. Mesafe önemli. Mesafe korunmadığında sıkıntılar
büyüyor.
Yasakları, kısıtlamaları hiç sevmiyorum. Her zaman karşı
çıkıyorum. Konunun yasaksız, kısıtlamasız çözümünü savunuyorum.
Ancak daha düğünlere, asker uğurlamalarına ve cenazelere bile bir
çözüm getiremedik.
Düğünlere, cenazelere katılmayanlara gönül konulacak zaman
değil…
Kimse kusura bakmasın, insanlar canlarını yolda bulmuş ve
kolaylıkla vazgeçecek değil ki…
Pek çok sevdiğimizin ve evlatlarının mutlu günlerine davetleri
oluyor. Elbette bize kıymet verdikleri için davet ediyorlar ve
davetleri bir onurdur; ama katılmak büyük bir risk.
İllere göre durum analizleri yapılıyor, en fazla bulaşma olayı
düğünlerde oluyor, bunu da yine yetkili ağızlar söylüyor.
Şahsen ben bu riski kendimi ve sevdiklerimi düşünerek
alamıyorum.
Bunun için kimsenin kimseye kırılıp darılmaması, gönül koymaması
doğru olandır.
Cenazeler için de aynı durum geçerli. Acılarını paylaşılınca
azalır ama kalabalıklar herkes için tehlikeli. Ölenle ölünmez
ki…
Allah insanlığı hayırlısıyla bu süreçlerden sağlıkla çıkarsın.
Görünen şu: en az bir yıl daha Kovid-19 ile işimiz var. Dikkat
etmemiz şart. Maske ile ilgili bilimsel olarak tartışmalar sürüyor.
Kimileri maskenin koruyuculuğunu tartışsa ve kullanılmaması için
çağrılarda bulunsa da, geçmişteki salgınlarda da en büyük faydanın
maskeden geldiği biliniyor. Temizlik her şeyin başı. Boşuna
temizlik imandandır denilmemiş. Kesinlikle temizlik olmadan
olmuyor.
Tedbirsiz olmak hastalığa ve ölüme davetiyedir.