Hepatit B nasıl bulaşır tedavi yöntemi nedir?
Abone olHepatit B'nin dış yaşam ortamında bir hafta canlı kalabildiği ortaya çıktı. Hepatit B'ni C'den 10 kat büyük olduğu ve HIV-AIDS'ten 100 kat daha bulaşıcı olduğu belirtildi.
Bezmialemi Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
Başkanı Doç. Dr. Yasemin Akkoyunlu, hepatitin, karaciğer
hücrelerinde enflamasyon iltihabıyla karakterize bir hastalık
olduğunu belirtti.
Hastalığın, bakteri ve virüslerin yanı sıra, alkol gibi enfeksiyon
dışı sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabileceğini aktaran
Akkoyunlu, hepatit A ve E virüslerinin dışkıyla atılabildiğini
aktardı.
"KAN, CİNSEL İLİŞKİ VE HAMİLELİKTE
BULAŞABİLİR"
Akkoyunlu, bu virüslerin daha çok "fekal-oral bulaş" denilen kötü
hijyenik şartlarda yiyecek ve içeceklerin iyi yıkanmadan veya el
hijyeni sağlanmadan tüketilmesi sonucu ve nadiren de olsa kan
ürünlerinden bulaşabileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Hepatit B, korunmasız cinsel ilişki, kan nakli, damar
içi ilaç bağımlılarında aynı enjektörün kullanılması, diş fırçası,
tırnak makası, jilet gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı, C ve D
virüsleri ise kan, cinsel temas sonucunda ve anneden bebeğe
hamilelik sırasında bulaşabilir. Doğumda anneden bebeğe ve açık
yaraların kanla temasıyla da bulaşabilmektedir. Hepatit B dış yaşam
ortamında bir hafta canlı kalabilir ve C'den 10 kat, HIV-AIDS
virüsünden ise 100 kat daha bulaşıcıdır."
"HEPATİT A VE B AŞILARI
UYGULANIYOR"
Bulaşma yolları göz önüne alındığında hepatit hastalarının aile
bireyleri ve yakın çevresinin de hastalık açısından taranması
gerektiğini vurgulayan Akkoyunlu, "Hepatit virüslerine
bağlı enfeksiyonlarda akut dönemde organ nakli gerektirecek düzeyde
karaciğer yetmezliği, hatta ölümle sonuçlanabilen hastalık
tabloları gelişebilir. Bu nedenle bu virüslerle henüz karşılaşmamış
kişilere aşı önerilmektedir. Günümüzde hepatit A ve B'nin aşıları
mevcuttur ve aile hekimleri tarafından
uygulanabilmektedir." ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Yasemin Akkoyunlu, hepatit B, C ve D virüsü taşıyan
kişilerde enfeksiyonun kronikleşmesinin söz konusu olabileceğini,
bunun klinik olarak herhangi bir şikayete yol açmaması nedeniyle
sıklıkla kan bağışı veya taramalar sırasında saptanabildiğini
söyledi.
"DÜZENLİ OLARAK KONTROLLERİN
YAPTIRILMASI GEREKİR"
Bu kişilerde enflamasyonun sürekliliği sonucu karaciğer hasarının
zamanla ilerlemesiyle siroz ve karaciğer kanserinin
gelişebileceğini dile getiren Akkoyunlu, şöyle devam etti:
"Ayrıca onkojenik virüsler oldukları için karaciğer
kanseri gelişim riski de artmaktadır. Bu nedenle taşıyıcı dahi olsa
hepatit hastalarının, belirli aralıklarla düzenli olarak
kontrollerini yaptırması, hastalığın aktifleştiği dönemlerin
yakalanması ve tedaviye erken başlanmasıyla siroz ve karaciğer
kanseri gelişim risklerinin önüne geçilebilmesi mümkün
olabilecektir."