İki tür insan tiplemesi var, ağır absürtlük barındıran:
Dış görüntüsünü (kolay) okuduğumuz insanların ''aslında
ben yaşam tarzı olarak çok farklıyım'' çırpınışları. Bu
biiiir...
Diğeri de, din konusunda ahkam kesilenin dışında oynak olma
halleri...
İkisi de aynı mı diyorsunuz ?
Değil !
Süper mini etekli, kırmızı rujlu, platin saçlı (sembol bu
napalım) bir kadının sürekli eteğini çekiştirmesi, ''bana
cinsel obje olarak bakmayın'' tavırları...
Tesettürlü bir hatunun abartılı, etkileyici makyajı (özellikle
göz makyajına dikkat çekerim) ve daracık giysileri...
Son derece modern giyimli bir kadının ''ben böyleyim ama
dini vazifelerimi yerine getiriyorum'' mesajı gibi
(modernlik mi ne ?)...
Ve eşcinseller...
Bir eşcinselin, aslında ne kadar tutucu olduğunu beyinlere
kazımaya çalışması. İki lafının başında Kur'an-ı Kerim'den sureler
okuması, Allah adını her daim anması... Nedir bu ?
Sizin yatacak yeriniz yok mu diyorlar bunlara !
Ne diyorlar ?
Neye inanıyorsa inansın, ister Müslüman, ister Budist, ister
Hristiyan olsun ama lütfen eşcinselliğin onlara hediye ettiği çift
cinsiyetli zekalarıyla kadın/erkek ilişkisi, kadının görselliği
v.s. üzerine bu kadar ahkam kesip kafaları karıştırmasınlar.
Din ve inanç kavramları her daim
karıştırılıyor.
Her insan mutlaka bir şeye inanır. İnanç hassas bir konu.
''Ben dine değil de doğaya inanıyorum'' der.
İnancı detaylarda arıyordur. Ben ateistim, Tanrı tanımaz biriyim
diyen birinin inancı bu yöndedir. Ve/ya son yıllarda almış başını
giden bir inanç vardır; pozitif düşünme , hani şu pozitif düşünerek
hayatımıza hep pozitif olayları çekme sanatı (!)
Pozitif enerji yöntemleri gerçekten tedavi ediyor mu ?
Herkes bir guru modunda...
Yaşam koçları, kuantumcular, beraberinde büyük bir sektör
oluştu.
Hep öğretilere kulak verir olduk. Sabah/akşam yapılan olumlamalar,
diğer taraftan astroloji dünyasına göre hayatını düzenleyenler.
İnanın, dehşetle izliyorum bu gelişmeleri.
Alın size bir olumlama cümlesi:
Her şey yolunda ! (Hiçbir şey yolunda değil)
Ağzımızdan çıkan en küçük bir söz bile, tüm vücudumuza, tüm
evrene yaydığımız bir emirdir!
Yani odaklandığımız düşünceler, ağzımızdan çıkan her söz, bir
süre sonra bizim gerçeğimiz oluyor...
Hayal ettiğiniz sizi yaratın... Hayal ettiğimiz bizi yaratırken,
kelimelerin hedefine uygun olumlama cümlelerin gücünü
unutmayacağız.
Mutlu bir hayat istiyorum demek yerine, mutlu bir hayata sahibim
deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız.
Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir
hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar
(yersek).
Buyrun taze bir haber;
Sağlık sektörüne yönelik çalışmalar yapan İntercontinental
Marketing Service' in(IMS) verilerine göre, Türkiye'de son beş
yılda antideprasan kullanımı yüzde 65 oranında arttı (5 Mart
2012).
Depresyon, özellikle son yıllarda pek çok hastalığın kaynağı
olarak gösterilen bir rahatsızlık. Özellikle modern çağın olarak
bilinen ama kimi uzmanlar tarafından 'safsata' olarak kabul edilen
hasta , tükenmişlik, kırıp kalp, terkedilme, süper anne
sendromlarının da kaynağı aslında depresyon.
Stres altında yaşayan ve çalışan birçok kişi hayatındaki
sorunları çözmek için ilaçlara yöneliyor. Bu ilaçları kimi zaman
psikiyatristler veriyor, kimi zaman ise kişi eczaneye giderek
sorununa kendi başına çare arıyor.
Antidepresanlar Türkiye'de
reçetesiz satılıyor, Avrupa'da ise reçetesiz satışı yasak (aynen
öyle).
Depresyon ilaçları kilo aldırıyor, şeker ve metabolik
sorunlara yol açıyor.
Tüm dünyada yıllık 10 milyar dolarlık
antidepresan satılıyor.
Yine araştırmanın sonuçlarına göre Sağlık
Bakanlığı'na başvuran hasta sayısına bakıldığında 2009'da bir
psikiyatriste 500 hasta düştü. Araştırmada "Türkiye'de
hizmet veren mevcut psikiyatristlerin yıllık 35 milyon kutu ilaç
önerebilecek sayıda olmadığı dikkate alındığında, tüketilen
antidepresanların önemli bir kısmının doktor kontrolü dışında
kullanıldığı anlaşılıyor" denildi.
Dünyada pek çok uzmanda aslında
antidepresanların sanıldığı gibi bir çözüm olmadığı hatta hastayı
daha çok depresyona soktuğu, cinsel isteği azalttığı, intihara bile
sürüklediği iddiasında. Tabii bu görüşe karşı çıkanlar,
antidepresanların depresyon tedavisinin tek seçeneği olduğunu
savunanlar da yok değil.
Kanaatim şu ; antideprasan kullanan kişilerle bu tür enerjilerle
hayatını değiştireceğini zannedenler aynı metrekareye düşüyor.