Hem eşcinselim hem de dindar

Bir eşcinselin, aslında ne kadar tutucu olduğunu beyinlere kazımaya çalışması. İki lafının başında Kur'an-ı Kerim'den sureler okuması, Allah adını her daim anması... Nedir bu ?Sizin yatacak yeriniz yok mu diyorlar bunlara !

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

İki tür insan tiplemesi var, ağır absürtlük barındıran:

Dış görüntüsünü (kolay) okuduğumuz insanların ''aslında ben yaşam tarzı olarak çok farklıyım'' çırpınışları. Bu biiiir...

Diğeri de, din konusunda ahkam kesilenin dışında oynak olma halleri...

İkisi de aynı mı diyorsunuz ?

Değil !

Süper mini etekli, kırmızı rujlu, platin saçlı (sembol bu napalım) bir kadının sürekli eteğini çekiştirmesi, ''bana cinsel obje olarak bakmayın'' tavırları...

Tesettürlü bir hatunun abartılı, etkileyici makyajı (özellikle göz makyajına dikkat çekerim) ve daracık giysileri...

Son derece modern giyimli bir kadının ''ben böyleyim ama dini vazifelerimi yerine getiriyorum'' mesajı gibi (modernlik mi ne ?)...

Ve eşcinseller...

Bir eşcinselin, aslında ne kadar tutucu olduğunu beyinlere kazımaya çalışması. İki lafının başında Kur'an-ı Kerim'den sureler okuması, Allah adını her daim anması... Nedir bu ?
Sizin yatacak yeriniz yok mu diyorlar bunlara !

Ne diyorlar ?

Neye inanıyorsa inansın, ister Müslüman, ister Budist, ister Hristiyan olsun ama lütfen eşcinselliğin onlara hediye ettiği çift cinsiyetli zekalarıyla kadın/erkek ilişkisi, kadının görselliği v.s. üzerine bu kadar ahkam kesip kafaları karıştırmasınlar.

Din ve inanç kavramları her daim karıştırılıyor.

Her insan mutlaka bir şeye inanır. İnanç hassas bir konu. ''Ben dine değil de doğaya inanıyorum'' der. İnancı detaylarda arıyordur. Ben ateistim, Tanrı tanımaz biriyim diyen birinin inancı bu yöndedir. Ve/ya son yıllarda almış başını giden bir inanç vardır; pozitif düşünme , hani şu pozitif düşünerek hayatımıza hep pozitif olayları çekme sanatı (!)
Pozitif enerji yöntemleri gerçekten tedavi ediyor mu ?

Herkes bir guru modunda...

Yaşam koçları, kuantumcular, beraberinde büyük bir sektör oluştu.
Hep öğretilere kulak verir olduk. Sabah/akşam yapılan olumlamalar, diğer taraftan astroloji dünyasına göre hayatını düzenleyenler. İnanın, dehşetle izliyorum bu gelişmeleri.
Alın size bir olumlama cümlesi:

Her şey yolunda ! (Hiçbir şey yolunda değil)

Ağzımızdan çıkan en küçük bir söz bile, tüm vücudumuza, tüm evrene yaydığımız bir emirdir!

Yani odaklandığımız düşünceler, ağzımızdan çıkan her söz, bir süre sonra bizim gerçeğimiz oluyor...

Hayal ettiğiniz sizi yaratın... Hayal ettiğimiz bizi yaratırken, kelimelerin hedefine uygun olumlama cümlelerin gücünü unutmayacağız.
Mutlu bir hayat istiyorum demek yerine, mutlu bir hayata sahibim deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız. Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar (yersek).

Buyrun taze bir haber;

Sağlık sektörüne yönelik çalışmalar yapan İntercontinental Marketing Service' in(IMS) verilerine göre, Türkiye'de son beş yılda antideprasan kullanımı yüzde 65 oranında arttı (5 Mart 2012).

Depresyon, özellikle son yıllarda pek çok hastalığın kaynağı olarak gösterilen bir rahatsızlık. Özellikle modern çağın olarak bilinen ama kimi uzmanlar tarafından 'safsata' olarak kabul edilen hasta , tükenmişlik, kırıp kalp, terkedilme, süper anne sendromlarının da kaynağı aslında depresyon.

Stres altında yaşayan ve çalışan birçok kişi hayatındaki sorunları çözmek için ilaçlara yöneliyor. Bu ilaçları kimi zaman psikiyatristler veriyor, kimi zaman ise kişi eczaneye giderek sorununa kendi başına çare arıyor. 
Antidepresanlar Türkiye'de reçetesiz satılıyor, Avrupa'da ise reçetesiz satışı yasak (aynen öyle). 
Depresyon ilaçları kilo aldırıyor, şeker ve metabolik sorunlara yol açıyor. 
Tüm dünyada yıllık 10 milyar dolarlık antidepresan satılıyor. 
Yine araştırmanın sonuçlarına göre Sağlık Bakanlığı'na başvuran hasta sayısına bakıldığında 2009'da bir psikiyatriste 500 hasta düştü. Araştırmada "Türkiye'de hizmet veren mevcut psikiyatristlerin yıllık 35 milyon kutu ilaç önerebilecek sayıda olmadığı dikkate alındığında, tüketilen antidepresanların önemli bir kısmının doktor kontrolü dışında kullanıldığı anlaşılıyor" denildi. 
Dünyada pek çok uzmanda aslında antidepresanların sanıldığı gibi bir çözüm olmadığı hatta hastayı daha çok depresyona soktuğu, cinsel isteği azalttığı, intihara bile sürüklediği iddiasında. Tabii bu görüşe karşı çıkanlar, antidepresanların depresyon tedavisinin tek seçeneği olduğunu savunanlar da yok değil.

Kanaatim şu ; antideprasan kullanan kişilerle bu tür enerjilerle hayatını değiştireceğini zannedenler aynı metrekareye düşüyor.