"Hedefimiz 12 yıllık temel eğitim"
Abone olSemra Sezer ilköğretimin 8 yıla çıkmasının büyük bir kazanç olduğunu, sürenin 12 yıl olması gerektiğini söyledi.
Semra Sezer, Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi'nin 1.
kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında, Ankara Üniversitesi
Rektörlüğü 100. Yıl Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Öğrenen
Toplumlar, Kurumlar ve Bireylere Doğru'' konulu panelin açılışında
konuştu. Semra Sezer, 2001-2005 yıllarını kapsayan Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planı'nda öngörülen hedeflerden olan ''Herkes için
yaşam boyu öğrenme''nin ulusal eğitimde önemli yer tuttuğunu
söyledi. Son yıllarda üniversitelerin sürekli eğitim ile ilgili
özel merkezler kurmalarının sevindirici gelişme olduğunu kaydeden
Semra Sezer, bu merkezlerin sivil toplum örgütlerinden yerel
yönetimlere uzanan bir yelpaze içinde etkinlik gösteren ulusal ve
uluslararası kuruluşlar ile çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Türkiye'de son yıllarda yoğunluk kazanan bu çabaların eğitim
yaşamının canlılığının bir göstergesi olduğu kadar, insanların daha
kaliteli eğitim, daha iyi öğrenim koşullarına ulaşma istem ve
özlemlerinin ifadesi olduğunu da belirten Semra Sezer, eğitim
alanında karşı karşıya bulunulan sorunlar göz önünde tutulduğunda
sürekli eğitim kavramının Türkiye açısından ayrıca önem taşıdığının
bilincinde olduklarını söyledi. Bireylerin gereksinimlerinin artıp
çeşitlendiğine, beklentilerinin yükseldiğine dikkati çeken Semra
Sezer, ''küreselleşme çağında hem uluslararası ortamın, hem de
üyesi olmak istenen AB ülkelerinin sonu gelmeyen bir atılım içinde
olduklarına'' işaret etti. Semra Sezer, ''Bu iki yönlü sürece ayak
uydurabilmemizin temel koşullarından biri, kuşkusuz eğitim alanında
ilerlemeyi sürekli kılmak, yalnız okul çağındaki çocuk ve
gençlerimize değil, her yaştaki yetişkinlere gereksinim duydukları
eğitim olanaklarını geniş bir yelpazede sunabilmektir'' dedi.
Yurttaşların toplumsal, ekonomik ve bölgesel koşullar nedeniyle
eğitim-öğretim ortamından yeterince yararlanamadıkları gerçeğinin
bir kez daha altını çizmek istediğini vurgulayan Semra Sezer,
eksikliklerin giderilmesi için ulus olarak daha çok çaba harcanması
gerektiğini ifade etti. ''Cumhuriyet'in ilk 25 yılında
gerçekleştirilenlerin eşsiz bir halk eğitimi başarısı olarak rehber
niteliği taşıdığını'' belirten Semra Sezer, ''O dönemdeki başarılı
ve özverili çalışmaları bugün de bir seferberlik anlayışıyla örnek
alabileceğimize inanıyorum'' diye konuştu. 12 yıla çıkarılmalı
Zorunlu ilköğretimin 1997 yılında 8 yıla çıkarılmasının büyük bir
kazanım olduğunu vurgulayan Semra Sezer, bu uygulamayla
ilköğretimde okullaşma oranında önemli artış sağlandığı kaydetti.
Semra Sezer, ''Bununla birlikte uzun dönemde zorunlu eğitimin
birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi 12 yıla çıkarılması bundan
sonraki hedefimiz olmalı ve çalışmalar buna göre yürütülmelidir''
dedi. Okullaşma oranlarında, Türkiye'nin, üyesi olmak istediği AB
ülkeleriyle arasında ciddi farklar bulunduğunu kaydeden Semra
Sezer, AB ülkelerinde ilk ve ortaöğretimde okullaşma oranının yüzde
100'e ulaşmış olmasına karşın Türkiye'de ilköğretimde yüzde 97.6,
ortaöğretimde 59.4 düzeyinde bulunduğunu kaydetti. Yükseköğretimde
AB ülkelerinde yüzde 43 seviyesindeki okullaşma oranının Türkiye'de
yüzde 29 düzeyinde kaldığını belirten Sezer, eğitimin her düzeyinde
okullaşma oranlarının Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda
öngörülen düzeye çıkarılmasının ulusal hedef olmaya devam ettiğini
söyledi. Semra Sezer, ortaöğretim sisteminin mesleki ve teknik
eğitime de ağırlık verilerek yükseköğretim programlarıyla bütünlüğü
ve sürekliliği sağlanacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini
kaydetti. AB'ye uyum sürecinde eğitim-öğretim alanında kapsamlı
çalışmalar sürdürüldüğünü ifade eden Semra Sezer, Ulusal Program'da
öngörülen çalışmalarla Türkiye'nin AB ile bütünleşmesinde eğitim
boyutunun tamamlanmış olacağını söyledi. Bu çalışmaların, gençlerin
AB'nin eğitim-öğretim imkanlarından daha etkin biçimde
yararlanmalarına olanak sağlayacağını kaydeden Semra Sezer, Avrupa
gençliğiyle her yönden etkileşim içine girecek Türk gençlerinin
ufkunun genişleyeceğini belirtti. Bütçe az AB ülkelerinde ulusal
gelirin ortalama yüzde 5'inin eğitime ayrılırken, bu oranın
Türkiye'de sadece yüzde 2.2 olmasının üzerinde düşünülmesi
gerektiğini kaydeden Semra Sezer, ''Türkiye'de eğitimin kalitesinin
güçlendirilerek AB ülkeleri düzeyine çıkarılması, eğitime ayrılan
kaynakların artırılmasıyla doğrudan bağlantılıdır'' dedi. Semra
Sezer, 2 yıl önce başlatılan Ulusal Eğitime Destek Kampanyası'na da
değinerek, kampanyaya gösterilen ilginin kıvanç verici olduğunu
dile getirdi. Kampanya kapsamında okuma-yazma kurslarının yanı sıra
beceri ve meslek edindirme kursları da düzenlendiğini anlatan Semra
Sezer, ''Ulusal eğitime destek kampanyası benzeri girişimlerin
birçok yönden yararlı olduğuna inanıyorum'' dedi. Ankara
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras da Semra Sezer'in Ulusal
Eğitim Kampanyası'na destek verdiğini belirterek, bu amaca yönelik
düzenlenen panele katılmasının anlamlı olacağını düşündüklerini
ifade etti. Prof. Dr. Aras, Sürekli Eğitim Merkezi'nin her konuda
eğitim vermeyi hedeflediğini belirterek, kurumlarla işbirliği
yaparak kitlesel bazda eğitim vermeyi amaçladıklarını dile
getirdi.