Dostoyevski kimdir diye sorsak alacağımız
cevaplar 3 aşağı 5 yukarı şöyle olur sanırım:
Ünlü Rus yazar,
Dünya edebiyatına klasik eserler kazandırmış
büyük yazar,
Suç ve Ceza’nın yazarı,
Karamazov Kardeşler romanının yazarı...
Henüz 24 yalında İnsancıklar romanı ile Rus
yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
başyapıtını ortaya koymuştur…
Cevaplar bu minvalde uzayıp gidecektir.
Peki Dostoyevski’nin İstanbul ile ilgili emellerini
biliyor musunuz?
Bilmeyenler var ise çok rahat bir şekilde günümüzün en hızlı
iletişim paltformu internet üzerinden küçük bir araştırma ile detay
bilgiye ulaşabilir.
Şöyle der ünlü edebiyatçı İstanbul hakkında:
“İstanbul er ya da geç bizim olmalıdır!”
Bir edebiyatçıdan en son duyulacak sözler değil mi?
Ama maalesef böyle.
Edebiyatçı kişiliği ile bilinen birisi İstanbul hakkında
böyle düşünüyorsa siyasetçisi, askeri, bürokratı nasıl düşünüyordur
kim bilir?
İsterseniz ben size anlatayım ne düşündüklerini:
Batı daha İstanbul’un fethinin hemen ertesi
yılından itibaren İstanbul’u tekrar geri alabilmek için
heyetler kurup, gizli toplantılar yapmaya başlamıştır.
Hedef belli, amaç belli:
İstanbul’u Müslümanlardan ve Türklerden geri
almak...
Hala bununla ilgili toplantılarına devam ediyorlar.
Planlar kurmaya devam ediyorlar.
En son toplantılarını 2016 yılında Sırbistan’da
yaptılar.
Bir sonraki toplantılarını ne zaman ve nerede yapacaklar biliyor
musunuz?
2021 yılında İstanbul’da...
Ve bu toplantılarını ele geçirilmiş İstanbul’da yapmayı
planlıyorlar!
Şuna inanın:
Batı (Bizans) dünyası bütün planlarını İstanbul’u tekrar
ele geçirmek üzerine yapıyor.
Rusya’nın da planı bu, İngiltere’nin de
Sırbistan’ın da Yunanistan’ın da
Amerika’nın da...
Yani kısacası Bizans’ın planları, hedefleri ve
hayalleri…
Bakmayın siz öyle milletin gözü önünde yapılan savaşlara,
Asıl savaş perde arkasında ve sinsice
oynanıyor.
Bir Rus yazar Dostoyevski’nin söylemlerinden
mülhem ittifak halinde göründüğümüz Rusya’nın da
Bizans ortağı olduğunu unutmayalım!
Batı’nın İstanbul’un Müslümanların ve
Türklerin elinde bu kadar uzun süre kalmış olmasına tahammülü
kalmadı.
En kısa zamanda yeniden İstanbul’a hâkim olmaya
çalışıyorlar.
Çünkü İstanbul’a sahip olan dünyaya sahip olur,
İstanbul’u yöneten dünyayı yönetir.
2021 hedeflerini gerçekleştirmek için şimdiden
planlarına hız verdiler. Ellerinden geleni artlarına koymayacaklar.
Her türlü hainliği, her türlü tuzağı deneyeceklerdir.
Olan bitenleri bir de bu açıdan okumak da büyük fayda var.
İstanbul’a hiç olmadığımız kadar sahip çıkmamız
gerekiyor. Böyle bir dönemde İstanbul yönetiminin el
değiştirmesi için kurulan uçlar ittifakının ardında bir çapanoğlu
aramamak ancak safdillik olur.
Hedef İstanbul’u Türk ve Müslüman kimliğinden
arındırmak olunca bu işi CHP’den daha iyi yapabilecek
taşeron bulunamazdı. O yüzden İstanbul’u yönetenlerin her
hareketine dikkat etmek lazım.
Bugün Suriye’de ki Barış Pınarı
operasyonumuzun bile bir uzantısı bu minvalde. Zira
İsrail’in bu bölgede Yeni İsrail Devleti
kurma planlarını ve anlaşmalarını bilmeyen yoktur. Bizim
Suriye’de olmamız Yeni İsrail Devletinin
kurulmasını engellediği gibi Bizans merkezli İstanbul
planlarına da bir operasyondur.
Dünya enteresan bir evrilme aşaması yaşıyor. Ve
Türkiye bu sürecin öznesi konumunda.
Bizlerin de bunun bilincinde olmamız icap eder.
Suriye’de gururumuz Mehmetçik bu
planları bozarken bizlerin de İstanbul’da teyakkuz halinde
kalarak oynanan oyunları ve projeleri iyi takip etmemiz
gerekiyor.
Gerekli zamanlarda ve gerekli yerlerde tepkimizi ortaya
koymalıyız.
Velhasıl kelam uyanık olmalıyız...
Bir sözüm de devlet yetkililerine...
Mutlaka bütün bunlardan sizin de haberiniz vardır. Var olduğu
için Barış Pınarı operasyonu ile proje ve planları
en doğru şekilde bozuyorsunuz.
Sizden isteğimiz İstanbul üzerinde yüzyıllık emelleri
olanların kirli oyunlarına izin vermemeniz.
İstanbul’umuza sahip çıkmanız...
Biz çıkacağız...
Lütfen siz de sahip çıkınız...
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser