HDP'nin 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü' olaylı başladı!
Abone olHDP “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” kapsamında Hakkari ve Edirne’den Ankara’ya olan yürüyüşünü başlattı. Yürüyüşün Edirne kolunda polis müdahalesi ve gözaltılar yaşanırken, Hakkari'de yürüyüş yapılmadı.
Müdahale sonrası açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yürüyüşe devam etmekte kararlı olduklarını söyledi.
Hakkari’de başlatılacak yürüyüş öncesi sabah saatlerinden itibaren kenttin birçok noktasında polis kontrol noktaları oluşturuldu. Resmi kurumların önünde özel harekat polisleri, zırhlı araçlar ve çevik kuvvet bekletildi.
Hakkari'de ise polislerin parti binası dahil birçok sokağı kapatması ve hava koşulları nedeniyle yürüyüş yapılmazken, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar parti binası önünde yaptığı açıklamada, "Kimse HDP üzerinden provokasyon hesapları yapmasın. Sonuna kadar demokratik kararlılığımızı sürdüreceğiz" dedi. Mithat Sancar, yürüyüş programı kapsamında beraberindeki heyetle birlikte Van'a doğru yola çıktı.
"Beni ezip geçmen lazım"
Silivri’deki müdahale sırasında, yürüyüşe gelenlere müdahale için hareket eden TOMA'nın önüne geçen HDP İstanbul milletvekili Musa Piroğlu, TOMA'yı kullanan polise seslenerek “Beni ezip geçmen lazım” diye tepki gösterdi.
"Yürüyüşümüzden geri adım attıramayacaklar"
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) bugün Edirne ve Hakkari olmak üzere iki koldan Ankara’ya başlayacak “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” öncesi partinin Edirne İl Örgütü binasının önü ve çevresinde çok sayıda polis konumlandırıldı.
Yürüyüş öncesi yapılan müdahalenin ardından bir açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yürüyüşün aynı zamanda Türkiye halklarının geleceğine dair olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: Asla bizi kararlı yürüyüşümüzden geri adım attıramayacaklar. Biz bu kadar değiliz. Biz binleriz, milyonlarız. Türkiye'nin bir çok kentine giriş ve çıkışları yasaklayarak, Anayasaya aykırı bir şekilde meşru olmayan demokratik olmayan kararlar aldınız. HDP'yi asla halkla buluşturmamak için aldığınız tedbirler, halkımızla bir araya gelmemize engel olamayacaktır.
"Milyonların temsil ettikleri milletvekili ve belediye eşbaşkanları var"
Bugün o kararlar alınmamış olsaydı, bugün Edirne'den milyonlar, binlerle uğurlanmış olacaktır. Edirne'de milyonların temsilcisi var. Edirne başta olmak üzere, birçok cezaevinde milyonların temsil ettikleri milletvekili ve belediye eşbaşkanları var. İşte bu gün bu darbeye karşı demokratik yürüyüş, başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere cezaevlerinde olan tüm arkadaşlarımıza yönelik demokratik yürüyüştür. Haksız bir şekilde tutuklananlara ilişkindir.
Barıştan, demokrasiden, Demirtaş'tan, Yüksekdağ'dan bu kadar korkulmaz. Onlar milyonların iradesidir. Bu yürüyüş aynı zamanda Osman Kavala içindir. Bugün AK Parti hükümeti tarafından açlığa, yoksulluğa, sefalete maruz bırakılan milyonlar içindir. Bu yürüyüş devam edecektir. Bu ülkeye barış, özgürlükler, demokrasi gelene kadar bu yürüyüş devam edecektir.
"Bu yürüyüşümüz adalet içindir"
Kimse HDP üzerinden provokasyon hesapları yapmasın
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın açıklama yapacağı partinin il binasının bulunduğu sokağın girişlerinde polis dururken, bekleyen kalabalık polis engelini protesto ederek slogan attı. Kentteki hava koşulları ve polis engeli nedeniyle yürüyüş kararı uygulanmazken, Sancar ve beraberindeki heyetin yürüyüşün bir sonraki ayağı için Van'a geçeceği bildirildi.
Parti binası önünde açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yürüyüşlerinin engellenemeyeceğini ifade ederek, "Bu yürüyüşümüz adalet içindir. Yargıyı muhalefeti tasfiye etmek için kullanan iktidar, adalete yelteniyor. Bir toplumu çürütebilecek, siyaseten, ahlaken çürütebilecek en önemli şey adaleti yok etmektir. Biz adalet için buradayız. Biz adalet için yürüyoruz. Biz haksız yere hukuksuzca milletvekillikleri düşürülen Leyla Güven, Musa Farisoğulları, Enis Berberoğlu için yürüyüyoruz. Hapiste tutulan bütün gazeteciler ve aydınlar için yürüyoruz" dedi.
"İktidara da çağrı yapıyoruz"
Sancar'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bir araya gelmemize bile izin vermiyorlar. Ancak biz yürekten bağlıyız. Kimse birliğimizi bozamaz. Yüreklerde de sokaklarda da birlikte olacağız. Bu yürüyüş demokrasi yürüyüşüdür. Demokrasinin vazgeçilmez şartı halkın iradesine sahip çıkmaktır. Kayyım politikası en büyük darbedir. Hakkari halkı belediye başkanlarını yüzde 65 oyla seçti. Belediyeye el koymak, kendi memurunu belediyenin başına getirmek, Hakkari halkının iradesini yok saymaktır. İşte biz bu iradeyi korumak için buradayız.
Gelin Kürt sorununu, bu ülkenin bütün vicdanlı insanları, bütün demokratları, adaletten yana herkes bir araya gelsin demokratik zeminde çözelim. İktidara da çağrı yapıyoruz.
Kürt sorunu bombalarla çözülmez, Kürt sorunu tankla, topla, şiddetle, hapisle asla çözülmez. Geçmişte bunu deneyen bütün iktidarlar bugün tarihin çöplüğünde. Atılan her bomba, sıkılan her mermi bu ülkede yaraları derinleştirir, halkın ekmeğini küçültür, işini alır elinden. O nedenle diyoruz ki barış için yürürken özgürlük için de iş için de aş için de yürüyoruz. Barış en çok yoksulların, emekçilerin ihtiyacıdır. Gelin el ele verelim onurlu bir barış için yürüyelim. Kürt sorunun demokratik çözümü için yürüyelim, bu ülkenin bütün halkları eşit haklarla birlikte yaşasın diye yürüyelim. Hep birlikte yürüyelim kardeşlerim.
Bu ülke baharını yaşayacaktır. Bahar aydınlıktır. Orada yalan çöker, orada kan politikası işlemez. Bunu kararlılıkla yapacağız. Ama kimse HDP üzerinden provokasyon hesapları yapmasın. Sonuna kadar demokratik kararlılığımızı sürdüreceğiz. Hep birlikte demokrasi yolunca, özgürlük yolunca, barış yolunca, iş ve aş yolunca el ele tutuşarak, yürüyeceğiz. Bu bizim bu topraklara borcumuzdur, her bir insana sözümüzdür. Söz veriyoruz; bu ülkeye barışı getireceğiz. Bu ülke nefes alma ihtiyacı duyuyor. Bu ülkenin nefesini kısmak isteyen darbeci anlayışa karşı, oksijenini bütün halklarına taşıyacağız.
HDP’nin yürüyüş kararı almasının ardından yürüyüş güzergahındaki Bursa, Adana, Bitlis, Hakkari, Kırklareli, Edirne, Kocaeli, Sakarya, Van ve Tekirdağ illerinde şehir giriş çıkışları kısıtlanmıştı.