HDP'lilerin Erdoğan'ı alkışlaması olay oldu
Abone olGazeteci Ruşen Çakır, TBMM'deki yemin töreninde HDP'li milletvekillerinin, Erdoğan'ı alkışlamasını yazdı.
Vatan si yazarı Ruşen Çakır, Erdoğan'ı kısa süre de olsa
alkışlayan HDP'liler için "Bu davranış da, bu partiye destek veren,
hatta içinde yer alan bazı kesimlerin tepkisine yol açtı." diye
yazdı.
Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü yemin töreninde yaşananlar yankı uyandırdı. CHP'nin protestosu kadar HDP'lilerin alkışı da güne damgasını vurdu.
Gazeteci Ruşen Çakır, TBMM'deki yemin töreni başta olmak üzere Ankara'da yaşananlar hakkında 5 not düştü. İşte Çakır'ın "Yepyeni dönemin ilk günü: Beş not" başlıklı yazısı:
CHP'NİN PROTESTOSU:
CHP’nin yemin töreninde ne yapacağı merak konusuydu. Sabah Kemal
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ‘yalan yere yemin etmesi’ne tanıklık etmek
istemediğini, dolayısıyla Meclis’te olmayacağını ve partili
milletvekillerini serbest bıraktıklarını açıkladı. Dolayısıyla
CHP’nin, adını koymadan töreni boykot edeceğini düşündük. Ancak
yanıldık, bir grup CHP’li milletvekili genel kurul salonuna gelip
oturuma katıldı. Fakat yemin töreninden önce söz isteyen CHP’lilere
oturumu yöneten TBMM Başkanı Cemil Çiçek izin vermedi. Tartışmanın
bir yerinde CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın iç tüzük
kitapçığını fırlatmasının ardından CHP’liler oturumu terk etti.
Davetlilerin de dahil olduğu alkışlar ve yuhalamalar, daha ilk
günden Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla başlayan ‘yepyeni’
dönemin de kavgalar, kutuplaşmalar vb. ile sürme ihtimalinin hayli
yüksek olduğunu gösterdi. Dün MHP ve HDP’den destek alamayan ana
muhalefet partisinin bu yepyeni dönem için stratejilerini yeniden
düşünmesi herhalde isabetli olacaktır.
MHP'NİN SÜKUNETİ:
MHP’nin, 10 Ağustos’ta birlikte hareket ettiği CHP’ye katılmaması,
7 yıl önce Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi sırasında
izledikleri tutumu hatırlattı: Kendi adaylarını çıkararak Gül’ün
seçilmesini mümkün kılmışlardı. Dün de törene katıldılar, ayağa
kalktılar ama Erdoğan’ı alkışlamadılar. Yani onun meşruiyetini
memnun olmasalar da kabul ettiler.
HDP'LİLERİN ALKIŞI:
Buna karşılık HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın da dahil olduğu
bazı HDP’liler yemininden sonra Erdoğan’ı kısa da olsa
alkışladılar. Bu davranış da, bu partiye destek veren, hatta içinde
yer alan bazı kesimlerin tepkisine yol açtı. Bu alkışlama, Gezi
direnişi sürecinde, o zamanki adıyla BDP yönetiminden gelen bazı
tereddüt ve eleştirilerle ve son olarak KCK Eşbaşkanı Cemil
Bayık’ın kendisiyle yaptığımız söyleşide ‘Beyoğlu’ndaki marjinal
bir grup’tan şikayet etmesiyle birleşince HDP’ye yönelik ‘sol’
eleştirilerin kabardığına tanık oluyoruz. Öte yandan Kürt siyasi
hareketinin çözüm sürecini yürütme adına Erdoğan eleştirisinden
kaçındığını ileri sürenlerin de dünkü alkışı sık sık
hatırlatacakları açıktır.
CEMAATE AMBARGO:
Önceki günkü AKP Kongresi’ni Fethullah Gülen cemaatinin medya
kuruluşlarının izlemesine izin verilmemişti. Dün de Zaman Gazetesi
Cumhurbaşkanlığı muhabiri Emre Soncan Çankaya kapısından geri
çevrildiğini yazdı. Belli ki Cemaat’e yönelik akreditasyon yasağı
alabildiğine yayılacak. Kuşkusuz, yakın bir zamana kadar AKP
iktidarının sunduğu her türlü fırsattan sonuna kadar istifade etmiş
olan Cemaat medyasının kısa süre içinde bu kadar dışlanır hale
gelmiş olmaları son derece menidar. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
Cemaat’e karşı topyekun savaşını sonuna kadar sürdüreceği
bilindiğinde, bundan Cemaat medyasının da nasibini alıyor olması da
şaşırtıcı değil. Kuşkusuz bu uygulama basın özgürlüğüne
tamamen aykırı ve savunulacak hiçbir yanı yok.
CUMHURUN BAŞKANI:
Erdoğan’ın amacı 10 Ağustos ile başlayan sürecin başkanlık
sistemiyle sonuçlanması. Malum, uzun bir süredir alenen başkanlık
sistemi savunuculuğu yapan Erdoğan, özellikle adaylığını açıkladığı
andan itibaren bu sistemi sürekli gündemde tutuyor, onu
yaygınlaştırıp benimsetmeye çalışıyor. En temel argümanı
cumhurbaşkanının ilk defa halk tarafından seçilmiş olması. Buradan
hareketle seleflerini ‘cumhurbaşkanı’ kendisiniyse ‘cumhurun
başkanı’ olarak tanımlıyor. Bu açıdan bakıldığında Anıtkabir Özel
Defteri’ne “Halk oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanının göreve
başladığı bugün, Türkiye’nin küllerinden doğduğu, yeni Türkiye’nin
inşa ve imar sürecinin güç kazandığı bir gündür. Hiç kuşkunuz
olmasın ki bugün, 23 Nisan 1920’de ilk adımlarını attığınız büyük
Türkiye ruhunun, özünün, hayal ve ideallerinin dirildiği gündür”
diye yazması şaşırtıcı değil.