HDP'li Yüksekdağ'dan hendek açıklaması!
Abone olDiyarbakır'da bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bölgede yaşanan gelişmeler ve Sur'da yaşanan çatışmalar ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, hendeklerin sadece sonuç
olduğunu ifade ederek, "Ama Olmasaydı, olmasını hendekler
biçiminde bir mücadele yönteminin uygulanmasını bizler de
onaylamıyoruz. Ama, hendek denilen şey bir sonuçtur sadece.
Siyasette esas hendek 28 Şubat mutabakatı yok farz edildikten
sonra, yok hükmünde sayıldıktan sonra açıldı. Bunu çok net görmemiz
gerekiyor" dedi.
HDP'Lİ YÜKSEKDAĞ, "HENDEKLER BİÇİMİNDE BİR MÜCADELE
YÖNTEMİNİ BİZLER DE ONAYLAMIYORUZ”
HDP'nin Salı günü yapılacak grup toplantısını Diyarbakır'da
yapacağını da söyleyen Yüksekdağ, "Partimiz bakımından
Selahattin beyin kesinlikle öyle bir ifadesi olmamıştır.
Partimizde, bir Erdoğancılar kanadı, Erdoğan seviciler, Erdoğan
sevenler diye tabir edilecek bir kanat yoktur" diye
konuştu. Diyarbakır'da bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen
Yüksekdağ, bölgede yaşanan gelişmeler ve Sur'da yaşanan çatışmalar
ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Yüksekdağ, tüm Türkiye'nin
gözünü kapattığı ve siyasi iktidarın gerçekleri gizlediği Sur'daki
katliam ve şiddete dikkat çekmek istediklerini ifade ederek,
"Bugüne kadar 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Toplamda 1.5 ay sokağa çıkma yasağı uygulandı. AKP hükümeti 1
Kasım'dan önce Türkiye'ye huzur, güven ve istikrar vaad ederek oy
istedi. Ancak, seçim sonrası şiddetini arttırdı. Sur'da bir
insanlık dramı yaşandı ve buna karşı haklı bir insanlık direnişi
sergileniyor. İnsanlar, kimlikleri ve onurlarıyla yaşamak istiyor.
Kara tablonun tek nedeni kazılan hendekler değildir. En
büyük, karanlık ve derin zihniyetin, siyasi iktidarın zihniyeti
olduğunu gördük. Ülkeyi yönetebilme ehliyetine sahip iktidar
yoktur. Türkiye halklarının siyasi geleceği her gün bu iktidar
tarafından berhava ediliyor. Türkiye toplumunun geleceği
karartılıyor. Bugün siyasi iktidar halkın meşru talebi karşısında,
gayri meşru bir pozisyon almıştır. Bizler mücadele ile
ortak demokrasi değerlerinin kazanmasını istiyoruz. Günlerdir Sur
üzerinde bir devlet şiddeti uygulanıyor" dedi. HDP Eş
Genel Başkanı Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ARTIK SİLAHLAR KONUŞMASIN, İKTİDAR SİLAH VE OPERASYON
ARACILIĞI İLE HALK İLE KONUŞMASIN"
"Devlet ordusunu ve askerlerini sürerek bir operasyon başlattı.
Devletin birliğini ve bütünlüğünü savunduğunu söyleyenler bugün
ülkeyi bölüyor, parçalıyor. Bir 80 darbesinde, halkla asker karşı
karşıya getirilmişti, bir de bugün görüyoruz. Bütün dünyanın
gözleri önünde belki bir katliam yaşanacaktır. Halk hendek yüzünden
değil devletin silahının, polisinin girdiği yerde göçe zorlanıyor.
Tarihi yok etmeyin efendiler.
Bin yıldır her şeye kafa tutan tarih, size mi kafa
tutmayacaktır. Bu topraklar o tarih için direniyor. O tarihte var
olmak için direniyor. İnsanları yok ederek, tarihe savaş açarak
kendi iktidarınızı sürdüremezsiniz. Bugün hala bir şansımız
ve umudumuz var. Bunu siyasi iktidarın değerlendirmesini istiyoruz.
Burada şiddetle halkın umudu teslim alınmaya çalışılıyor. Eğer bize
sadece teslimiyet seçeneği sunuluyorsa, bizim kitabımızda
teslimiyet olmadığını, direniş ve haklı mücadele olduğunu
göreceklerdir. Salı günü meclis grup toplantısını
Diyarbakır'da gerçekleştireceğiz. Halkla ile birlikte ve halkın
acılarını paylaşmak için toplantıyı burada yapacağız. Artık Türkiye
Sur halkının taleplerini tartışmalıdır. Artık silahlar konuşmasın,
artık siyasi iktidar halk ile silah ve operasyon aracılığıyla
konuşmasın. Bu zor ve kriz dönemlerinde diyalog ve konuşma
yolarının sonuna kadar açılmasını bekliyoruz."
"HDP'DE ERDOĞAN SEVİCİLER, ERDOĞANCILAR DİYE BİR KANAT
YOK"
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı
Figen Yüksekdağ, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın basına yansıyan
partide Erdoğancı bir kanatın bulunması ile ilgili soru üzerine,
"Selahattin bey bir röportajda, kullandığı o ifade başkanlık,
başkanlık rejimi, başkanlık sistemi hakkında yapılan bir polemikle
ilgilidir öncelikli olarak. O polemiğe cevaben, o polemiğin
hatırlatılması, polemiğin gündeme gelmesi üzerinden yapılmış bir
değerlendirmedir. Buradan genel bir sonucun çıkarılması öncelikle
yanlış. Ve oradaki röportajın ve Selahattin beyin ortaya
koyduğu söylemin çarpıtılması yada daha iyi niyetli bir ifadeyle
yanlış yorumlanması anlamına geliyor.
"HENDEKLER BİÇİMİNDE BİR YÖNTEMİ BİZLERDE ONAYLAMIYORUZ
AMA HENDEK SONUÇTUR"
"Şu an geldiğimiz noktanın artık hendekleri, hendeklerin sınırını,
çapını çok aştığını gayet net biçimde söyleyebiliriz. Belki bundan
önceki süreçte hendekler ekseninde yapılan tartışmaların bir nebze
karşılığı olabilirdi. Ama ben konuşmamda da ifade ettim. Önemli
olan siyasi hendekleri kapatabilmek, mesele bu. Siyasi hendekleri
kapatamadığınız, siyasi çukurları dolduramadığınız koşullar
içerisinde, siyasi zemini stabilize hale getiremezsiniz.
Siyasi zemini stabil hale getirmek de siyaset kurumunun görevidir. Her şeyden önce de yürütmenin başındaki hükümetin ve merkezi iktidarın görevidir. Ama geride bıraktığımız süreç içerisinde o kadar çukur açıldı ki, siyasetin önünde o kadar hendek açıldı ki, o kadar zemin elverişsiz, yürümeye, ilerleme hale getirildi ki, 7 Haziran'dan sonraki sürece şöyle dönüp bakın; 28 Şubat sürecine şöyle bir dönüp bakın. O zaman gerçek anlamda bir hendek gündemi mi vardı Türkiye'nin? Çok lokal, çok münferit çeşitli gündemler, sorunlar karşımıza çıkabiliyordu. Ama o zaman Türkiye bütün kamuoyu olarak, gözünü barışın kalıcılaşma olanağına dikmişti. Ancak ondan sonraki süreç içerisinde sorunun başladığı yer, ilk çukurun açıldığı yer 28 şubat mutabakatının giriş hareketinin yok farz edilmesi olmuştur. Biz dönüp ısrarla bunu anlatıyoruz. Hendek bir sonuçtur sadece. Ama Olmasaydı? Olmasını hendekler biçiminde bir mücadele yönteminin uygulanmasını bizler de onaylamıyoruz. Ama hendek denilen şey bir sonuçtur sadece. Siyasette esas hendek 28 Şubat mutabakatı yok farz edildikten sonra, yok hükmünde sayıldıktan sonra açıldı. Bunu çok net görmemiz gerekiyor. Hendek konusu, gündeminin ötesinde halkın çok net bir itirazı var. Benim irademi yok saydın, yok farz ettin, ne demek benim irademi yok saydın itirazı ne anlama geliyor bu? Çözüm iradesini yok saydın, barış masasını yok saydın. Birinci itiraz bunadır, bunu unutmamak lazım. Bugün burada yaşanan hareket, burada yaşanan süreç çözüm sürecinin hükümet tarafından bitirilmesinden sonra başlamıştır.