HDP'li firari Başkan, Papa'ya gidip Türkiye'yi şikayet etti! Bakan Papa'dan ne istedi?
Abone olDİYARBAKIR'ın Sur ilçesi belediye başkan olarak görev yaparken hakkında 'silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' iddiasıyla dava açılan Abdullah Demirbaş, yurtdışına kaçmıştı. HDP'li eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Vatikan'da görüştüğü Papa Franciscus'a verdiği mektupta Türkiye'yi şikayet etti.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde iki dönem belediye başkanlığı
yapan HDP'li Abdullah Demirbaş, hakkında açılan terör davaları
nedeniyle yurt dışına kaçmıştı. Avrupa'da yaşayan Demirbaş,
Katolik Hristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devlet
Başkanı Papa Franciscus ile görüştü. Demirbaş, görüşme
sırasında Papa'dan Kürt sorununun barışçıl çözümü için dua etmesini
isterken, Papa'ya bir mektup verdi.
Dört ülkenin boyunduruğu altındaki Kürt...
Demirbaş'ın mektubunda şu ifadelerin yer aldığı öğrenildi: "Dört ayrı ülkenin (Türkiye, Irak, İran, Suriye) boyunduruğu altında yaşayan Kürt halkı tarih boyunca çeşitli acılara maruz kalmıştır."
Hazreti İsa'nın çarmıha gerilmesi gibi...
"Hazreti İsa nasıl Tanrı tarafından kendisine bahşedilen yüksek mertebenin misyonunu yayma uğruna çarmıha gerilmeyi göze aldıysa Kürt halkı da kendisine Tanrı tarafından bahşedilen bir kimlik ve bu kimliğin bir sonucu olarak kendi diline ve kültürüne sahip çıkmak uğruna tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlanmıştır."
UNESCO Dünya mirası listesi istedi...
Demirbaş mektubunda Kültür Bakanlığı "2013
yılı Diyarbakır Surları Yılı Olsun" kampanyasına da karşı
çıkarak şu ifadeleri kullandı: "Yine Roma
İmparatorluğu döneminde yapılan ve yaklaşık 9000 yılı aşkın
bir geçmişe sahip olan Diyarbakır Surları dini ve
kültürel diyaloğa tanıklık etmiş ve ihtişamlı bir şekilde günümüze
bu değerleri taşımıştır.
Bunun öneminin farkında olarak geçtiğimiz yıl içinde Diyarbakır'ın önde gelen Sivil Toplum Örgütleri ve Belediyeleri olarak 2013 yılı Diyarbakır Surları Yılı Olsun kampanyası ile bu kadim değerin UNESCO Dünya Mirası kapsamına alınması gereğini zatı alinizle paylaşmak isterim.
Böylesine önemli ve kadim bir değerin bir devletin ulusal politikalarına terk edilmekten ziyade kendine has kimliğiyle uluslarüstü bir değer taşıması gerektiği inancındayım."