HDP'li Figen Yüksekdağ'dan özerklik mesajı!
Abone olHDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Demokratik Toplum Kongresi'nden çıkan öz yönetim metni hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ,
partisinin grup toplantısında konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun HDP ile olan randevusunu iptal etmesini eleştiren Yüksekdağ, "Söyleyecek sözünüz kaldıysa gelin konuşalım. Halkın karşısında tartışalım. 30 yıldan beri söyledikleri söylemi tekrar ederek sorunu çözebileceklerini galibiyet ilan edeceklerini, kuvvet gösterisi yapacaklarını sanıyorlar. Neymiş bölünme çerçevesini açıklamış HDP ve dört kurum DTK ve diğer kurumlar. DTK'nın yayınladığı ve bizim ortaklaştığımız metin Türkiye'nin 21. yüzyılda birleşmesinin Türkiye halklarının birleşmesinin harcıdır temelidir. Bölünen bu halkları birleştirmek için bir şans ve tartışma zemini sunuyoruz. Sudan, çaydan, çerden çöpten bahaneler tartışmaya niyetleri yok. Siyasi iktidar, bu kaosun, çatışmanın devam etmesini istiyor. Bu şiddet ve baskı politikası üzerinden bir seçim kazandılar. Yine bu şiddet politikasını sürdürerek rejim değiştireceklerini düşünüyorlar bunun hesaplarını yapıyorlar" dedi.
"TÜRKİYE'DE KATLİAMLARIN ÖNÜ AÇILACAK"
Yüksekdağ, "Roboski katliamının üzerinden 4 yıl geçti. 4 yıl boyunca sorulmamış hesabın verilmemiş hesabın acısını ve sonuçlarını bütün Türkiye halkaları dibine kadar yaşadı. Bu katliamın sorumluları açığa çıkarılmayıp cezalandırılmadığı sürece Türkiye bir ölümler coğrafyasına dönüşecek. Türkiye'de katliamların önü açılacak. Ne yazık ki bütün bu uyarı ve mücadelelilerimize rağmen Roboski ailelerin verdiği mücadeleye rağmen sorumlular açığa çıkmadı. Siyasi sorumlular gayet açıkta olmasına rağmen hesap vermedi yeni ölümlerin önü açıldı. Roboski analarından Besna Öncü, kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi hesabı sorulmayan verilemeyen her katliamın ardından analarımız kahrından ölüyor. Bu siyasi iktidar kendi yurttaşlarını ya doğrudan şiddet ve öldürme politikaları ile ortadan kaldırıyor ya da adaletsizliğin, hukuksuzluğun açığa çıkardığı bu kahır düzen, siyasetinin kurbanı haline getiriyor" diye konuştu.
"ROBOSKİ'NİN SORUMLULARI DA AÇIĞA ÇIKMAYACAK"
Yüksekdağ, "Bu şiddet siyasi ortadan kalkmadığı sürece
Roboski katlamanın sorumlularının da açığa çıkmayacağını ve hesap
vermeyeceğini çok iyi biliyoruz. Adalet için direnişimizi her yerde
sürdürmekte kararlıyız" dedi.
Yüksekdağ, "Şimdi tanklarla sivil yerleşim alanlarına
giriyorlar. Evleri, tanklarla helikopterlerle vuruyorlar.
Türkiye'de 7 ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve ortaya
çıkan şiddet artık bir vahşet düzeyine ulaşmış durumda"
ifadesini kullandı.
"ÖZ YÖNETİM TALEP EDENLER CANLI HEDEF HALİNE GETİRİLİYOR"
Yüksekdağ, "Siyasi iktidar, kendi yurttaşlarına karşı dilinde nefret söylemi, elinde silah enstrümanlarından başka hiçbir ilişki biçimini tanımıyor. Özyönetim talebini, iddiasını, iradesini dile getiren o 7 ilçedeki haklarımız canlı hedef haline getiriliyor" dedi.
"10 BİN KİŞİLİK ORDU GÜCÜ İLE, GENELKURMAY BAŞKANLARI İLE..."
Yüksekdağ, "Ordunun sokaklara salınması ve siyasette bir güç olarak kullanılmasına karşı vaaz verenler, bugün 10 bin kişilik ordu gücü ile, generalleri, genelkurmay başkanları ile 7 küçücük ilçeye karşı bir hareket düzenliyor. Askeri vesayetin, sistemler ve anlayışla halka boyun eğdirmenin sivil siyasetin tam tersi olarak şiddet ve militarizm politikalarının zirve yaptığı tarihi bir süreç yaşıyoruz" diye konuştu.
Yüksekdağ, "Bu siyasi iktidar, bu kaosun, çatışmanın devam etmesini istiyor. Bu şiddet ve baskı politikası üzerinden bir seçim kazandılar. Yine bu şiddet politikasını sürdürerek rejim değiştireceklerini düşünüyorlar bunun hesaplarını yapıyorlar. Şiddetin çatışmanın sona ermesini istemiyorlar bu topraklarda kalıcı barışın önünün açılmasını istemiyorlar" dedi.
"7 İLÇEDE 129 SİVİL YAŞAMINI YİTİRDİ"
Yüksekdağ, "Öz yönetim ve sokağa çıkma yasaklarının
olduğu alanlarda 7 ilçede 129 sivil yurttaşımız yaşamını yitirdi.
7 Haziran'dan, 20 Temmuz'dan bu yana sürdürülen şiddet
siyasetinin sonucu olarak 360 sivil yurttaşımız katledildi. 61'i
çocuk, 73'ü kadındı" dedi.
"HALKA KARŞI BİR DARBE DÜZENLİYORSUNUZ"
Yüksekdağ, "Halka karşı bir darbe düzenliyorsunuz. Kendi yurttaşınıza savaş açıyorsunuz dediğinizde, bağırıp çağırıyorlar bizi linç etmeye kalkıyorlar. Bu soğuk rakamlar bile ne kadar sıcak bir savaş ve çatışıma gerçeğini ortaya çıkarıyor. Bu 360 insan sivil. İlan edilmiş bir savaşta dahi bu kadar sivil yaşamını kaybetmiyor. Bugün karşımızdaki uygulama bir özel savaş konseptidir. Bilinçli ve sistematik olarak halka karşı uygulanan bir özel savaş konsepti. İnsanlığın ve bugünkü siyasetin yüz karası olacak manzaralar ortaya çıkıyor" ifadelerini kullandı.
"DTK'NIN YAYINLADIĞI METİN HALKLARIN BİRLEŞMESİNİN TEMELİDİR"
Yüksekdağ, "Söyleyecek sözünüz kaldıysa gelin konuşalım. Halkın karşısında tartışalım. Açık olmadıklarını bir kez daha ifade ettiler. 30 yıldan beri söyledikleri söylemi tekrar ederek sorunu çözebileceklerini galibiyet ilan edeceklerini, kuvvet gösterisi yapacaklarını sanıyorlar. Neymiş bölünme çerçevesini açıklamış HDP ve dört kurum DTK ve diğer kurumlar. DTK'nın yayınladığı ve bizim ortaklaştığımız metin Türkiye'nin 21. yüzyılda birleşmesinin Türkiye halklarının birleşmesinin harcıdır temelidir. Kimsenin unutmaması gerekir. Kim böldü yıllarca bu halkı, Kürt ve Türk olarak siz böldünüz. Bu siyasi iktidar böldü. Yardınız ortadan ikiye. Bölünen bu halkları birleştirmek için bir şans ve tartışma zemini sunuyoruz" açıklamasında bulundu.
"BAŞBAKANIN SİYASİ İRADESİ KALMAMIŞTIR"
Yüksekdağ, "Tartışmaya niyetleri yok. Sudan, çaydan, çerden çöpten bahaneler. Bu seferde bir görüşme olanağını da sudan, çaydan, bahaneyle hükümet ve başbakan ortadan kaldırdı. Tam bir siyasi ciddiyetsizlik, aymazlık örneği. Bu görüşme iptal edildi. Çünkü Başbakanın, hükümetin bir randevu, görüşme yapacak kadar bir siyasi iradesi kalmamıştır. Böyle bir iradesi yok. Dolmabahçe mutabakat masasını kim devirdiyse, ondan sonraki süreçte masada yok çözüm de yok diye kim dediyse, HDP ile yapılacak görüşme de aynı merkez tarafından engellenmiştir. Sarayın hükümet üzerindeki vesayeti, resmi, meşru olmayan hakimiyeti, siyaset kurumunun olağan işleyişinin önüne geçirilmiştir. Görüşmeye müdahale edilmiştir. Randevu kararının arkasında duramıyorlar" diye konuştu.